On beşinci Bölüm

31K 1.7K 1.5K
                                    

İyi okumalar :D

•••

"Ne zaman büyüyüp bu sorumsuzca davranışlarınızdan kurtulacaksınız?! Karakola düşmek ne demek?! Hele sen yaprak..." poyraz abim ateş saçan bakışlarını bana çevirdi.

"Hasta olmana rağmen uslu duracağına inandığım için gitmene izin verdim. Şu haline bak! Yüzün bembeyaz olmuş yine, iyileşmen gerekirken iyice hasta ettin kendini!" O sinirle yüzünü sıvazlarken ben de yanımda oturan toprağa iyice yaklaştım.

Sen bir de bana sor istersen yüzün hastalıktan mı yoksa geldiğimizden beri bağırıp çağırmamdan mı bembeyaz diye.

Maalesef ki poyraz abim, polis bey amcadan her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmiş ve eve gelir gelmez bizi karşısına alarak her zaman ki azar seansına başlamıştı fakat bu sefer ki diğerlerine göre daha şiddetli geçiyordu.

Fazla sinirliydi. Sanırım endişelendiği içindi. Normalde benim yanımda sinirini fazla göstermezdi ama şu an aşırı dereceye katı, sert ve sinirli duruyordu.

Korkmuyor değildim. Hatta deli gibi korkuyorda olabilirdim.

Gerginlikle dudaklarımı çiğnemeye başladım. Poyraz abim sinirli bakışlarını bu sefer yanımda benim gibi gergince oturan toprağa çevirdi. "Peki sen, toprak?! Kardeşin yanındayken nasıl kavga edersin? Ya ona bir zarar gelseydi? Ya sana bir zarar gelseydi?" Diye adeta kükredi.

Hafifçe yerimden sıçradım. Bakışları saniyelik olarak bana dönmüştü. Sinirle bir nefes alarak arkasına döndü. Toprak yavaşça sırtımı okşadı.

Öyle bir bağırmıştı ki, boşluğuma gelmişti bir an.

"Abi, sakin ol istersen." Diye konuşmuştu rüzgar abim. Tedirgince bize bakıyordu.

Ediz abimse hiçbir şey umrunda değilmiş gibi oturduğu koltukta iyice yayıldı. "Valla ben takdir ettim. Helal olsun benim kardeşlerime! İyi yapmışsınız, bir de benim yerime yapıştırsaydınız puştlara." Dedi sırıtarak.

Bir anda bütün gerginliğimi uçup giderken, içim gülme isteği ile dolmuştu.

Poyraz abim bir tarafta kavga etmenin kötülükleriyle ilgili nutuk çekerken, diğer tarafta ediz abim kavgayı bana 'sürtük' dedikleri için çıkarttığımızdan dolayı bizi takdir ediyordu.

Çünkü o an orda olsaydı tam olarak yapacağı ilk şey çocuğun sülalesine kadar sövüp, öldüresiye dövmek olurdu heralde. Gerçi olayı duyduktan sonra çocuğun sülalesine kadar zaten sövmüştüde...

"Ediz!" Diye uyarı dolu sesiyle gecikmemişti poyraz abim. Bakışlarımı ona çevirdiğimde az öncekine göre daha sakin duruyordu. Sinirle gözlerimin içine baktı. "Yaprak yanıma gel!" Dedi sertçe.

Gözlerimi büyüttüm. "Kalsın, canıma susamadım herhalde." Dedim toprağa birazdaha yaklaşarak.

Fakat bu abimi daha da sinirlendirmiş olacak ki yüzü kasıldı. "Yaprak, bir daha söylemeyeceğim, hemen yanıma gel!"

Ulan adam beni öldürecek bu sefer ciddi ciddi ya.

Dudaklarımı dişleyerek yavaşça topraktan ayrılıp ayağa kalktım. Gitmesem mi? Tedirginlikle suratına baktım. "Sakinsin değil mi? Geliyorum bak..." dedim.

𝗗𝗶𝗸𝗸𝗮𝘁: 𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗩𝗮𝗿!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin