Sanki gökyüzü, simsiyah olan dünyam gibi.karanlık, ıssız, yalnız ve çokça sessiz. Sanki uyumak bana haram, ellerim soğuk, kimsesiz. Yorgun, uykusuz, suskun, ruhsuz ama çokça kırgın, kırgınım anne. İçimde fırtınalar kopuyor, ağlayamıyorum, sadece susuyorum. Yalnız, yapayalnız bir şekilde susuyorum. Sonra etrafıma bakıyorum, el ele, kol kola nede mutlular. Nasılda gülüp eğleniyorlar, ben mi ? Bekliyorum anne, geleceğin günü, saati, salisesine kadar bekliyorum. Uyurken bile uykusuz ve yorgunum, hep bir yanım boşluk. Her insanı boş verip hayatımdan sildim teker, teker. Bir sen anne, bir senin hasretin bitmedi yüreğim de. Her gün, her gece ağladım. Ama ne tenini hissettim ellerimin arasında, ne sıcaklığını yüreğim de. Ama ne sesini işitti kulaklarım, ne de kokunu soludu ciğerlerim. Kalbim yok yerinde, koca bir boşluk var sadece. Adını dışarı haykıramadığım, annemin ne denli değerli olduğunu, Kim bile bilir ki. kimi zaman ölmek istedim, yok olmak, ama olmadı yapamadım. Çünkü, senin hayalin geldi anne, beni sensiz bırakma diyip, göz yaşı döken, engelim oldu anne. Ölümle arama duvar ördü gözyaşların. Bana anneni anlat deseler anlatamam anne. Seni anlatmaya ne mürekkep yeter nede kağıt demeyi, çok isterdim. Ama düşünüyorum da, senin hakkın da bildiklerim, bir kağıt'ın yarısını doldurmaz. Tecrübesizim anne, senin hakkında çok tecrübesizim. Eğer bir gün hangi çocuk annesini tanımaz ki, diye bir soru sorulursa, beni anlatın. Çünkü ben seni, tanımıyorum anne. Ama isterdim, seni tanımayı çok isterdim. En azından annesini tanımayan bir çocuk olarak ölmek istemem. Seninle ilgili içimde o kadar çok şey var ki, ağır geliyor artık taşıyamıyorum. Seninle birlikte bana ağır gelen, bütün yüklerimden kurtulmak istiyorum anne. Keşke.. keşke zamanı geri alabilsem anne. Her saniye sana sarılıp, kokunu doya doya içime çekerdim. Her üşüdüğümde kollarının arasın da ısınır. Tek bir an bile yanından ayrılmazdım....