Üstündeki takımının eteklerini çekiştirdi küçük çocuk. Baştan aşağıya siyah ve oldukça kaliteli bir takım giymişti. Ceketinin yakasında özenle yerleştirilmiş M harfi bulunan bir broş vardı. Dünyanın en asil şeyiymiş gibi gururla taşıyordu o broşu.
Trene daha yeni binmişti. Oturacak bir yer arıyordu. Birkaç kompartıman geçti fakat yer bulamadı. Sonunda esmer bir çocuğun tek başına oturduğu bir kompartıman buldu ve kapısını yavaşça açtı.
-Merhaba, burası boş mu acaba?
Çocuk hemen cevap verdi.
-Tabiki de.
Draco içeri girdi ve kapıyı kapattı. Yerine oturmadan önce esmer çocuğa yaklaştı ve elini uzattı.
-Ben Draco Malfoy. Memnun oldum.
-Ben de Blaise Zabini, ben de memnun oldum. Malfoyları tanıyorum sanırım, annem ve babam konuşurken duymuştum.
-Evet ben de Zabini soyadını hatırlıyorum belki de ailelerimiz birbirini tanıyordur.
-Haklı olabilirsin.
İkisi de gülümsedi ve Draco yerine oturdu. Biraz sessizlik oldu, sonra Blaise konuşmaya başladı.
-Heyecanlı mısın? Ben çok heyecanlıyım dostum.
Küçük çocuk omuzlarını silkti.
-Hiç heyecanlı değilim ben, zaten bir Malfoy her zaman kendine güvenli olmalı.
Draco'nun söylediklerini duymamış gibi devam etti.
-Acaba hangi binaya seçileceğiz?
Draco güldü. Çocukça düşünceleri için çok havalı bir gülüştü.
-Tabiki Slytherin akıllım, bir Malfoy başka hangi binada olabilir ki.
Onlar böyle konuşurken kompartımanın kapısı birden açıldı. Kapıda kabarık saçlı bir kız göründü.
-Birinci sınıflardan Neville kurbağasını kaybetmiş gören oldu mu?
Draco kızın saçlarına baktı, gerçekten çalı süpürgesi kadar kabarıklardı ayrıca tavşan gibi ön dişleri ve sarı çilleri vardı bunlara rağmen kız Draco'ya çok tatlı görünmüştü. Blaise cevap verdi.
-Hayır, ben görmedim.
Draco da katıldı.
-Ben de görmedim.
Kız Draco'ya baktığında birkaç saniye öylece durdu. Sonra merakla sordu.
-Saçın.. daha önce bu kadar beyaz bir saç rengi görmemiştim, saçların doğal mı?
Draco gururla doğruldu.
-Tabiki doğal, bu Malfoyların bir mirasıdır.
-Malfoy? Bir soyadı mı?
Küçük çocuk afalladı.
-Malfoyları tanımıyor musun? Biz büyücülük dünyasının en saygın ailelerinden biriyizdir, bütün büyücüler bizi tanır.
-Benim anne ve babam büyücü değil yani büyücü dünyasında yaşamıyorum.
Draco afalladı ve yüzünü buruşturdu.
-Yani sen bir bulanık mısın?
Blaise gözlerini büyüterek Draco'ya baktı. Ama Draco hala tiksintiyle Hermione'ye bakıyordu. Küçük kızın gözleri dolmuştu. Görmemeleri için arkasını dönüp gözlerini sildi. Son bir kez arkasını dönüp Draco'ya kırgın ve kızgın bir bakış attı ve bir şey söylemeden kompartımandan çıktı.
Kız gider gitmez Blaise konuştu.
-Böyle bir şey söylemeye hakkın yoktu dostum, bu çok ağır bir hakaret.
-Neden ağır olsun ki gerçekleri söylüyorum. Hem babam her zaman onlara bulanık der ve büyücülük dünyasında olmayı hak etmediklerini söyler.
Draco yanlış bir şey yapmadığını kendine sürekli hatırlatmaya çalışsa da kızın kırgın gözlerini unutamıyordu. Belki de yanlış bir şey yapmıştı. Çok yanlış.
------------------
Yorum ve yıldızlar için teşekkür ederim.🎇♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine De ? |Dramione
Fanfiction'' Asosyallikte bir sınır yok mu Granger. Seninki sınırsız gibi duruyor da.'' '' Beyinsizlikte bir sınır yok mu Malfoy. Senink...'' '' Evet Granger evet. 1. sınıfa gidiyorsak bana çok fena laf soktun tebrikler.'' '' Seninle uğraşarak vaktimi harcaya...