Down The Rabbit Hole

28 5 31
                                    

Sumin'in Bakış Açısı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sumin'in Bakış Açısı

Ciğerlerim patlamak üzereydi, neredeyse bir saattir doğru düzgün dinlenmeden koşuyordum. Dilim damağıma yapışmış, dudaklarım kurumuştu. Yorgun bir hareketle yüzüme yapışan saçlarımı çektim ve daha fazla dayanamayıp bir duvar kenarında durdum,

"Uçmalıydık.." dedim nefes nefese kalmış bir şekilde. Durduğumu gören Jimin birden geri döndü ve tam önümde durarak ellerini dizlerine dayadı,

"O zaman daha çok dikkat çekerdik—"

"Kanatlarını siyaha boyayamaz mıyız?" Yorgunluğum yüzünden kendi gücümü kullanamamanın acısını yaşıyordum, bir an önce dinlenmem gerekiyordu.

Masum sorum karşısında Jimin yorgun bir şekilde gülümsedi, "Daha önce denemedim mi sanıyorsun?"

Hafifçe kıkırdadım, "Kanatlarının bu kadar kaliteli malzemeden yapılması hiç iyi değil—"

"Hişş.." Jimin işaret parmağını dudaklarına götürüp bir süre etrafı dinledikten sonra keskin bir hareketle bana döndü, "KOŞ!"

Bir anda yerimden fırladım ve Jimin'in elini sıkıca tutarak koşmaya başladım. Vücudumdaki her bir kasın ağrısını hissediyordum ama duramazdım. Diğerleriyle buluşmak için önce peşimizdeki gardiyanlardan kurtulmamız gerekiyordu. Ancak o zaman Junmyeon ve Seulgi'yle buluşabilirdik.

"Nereye gidiyoruz?"

"Yakınlarda bir hastane var. Bizi orada aramak kimsenin aklına gelmez, hadi!" dedi ve elimi daha da sıkıca tutarak beni çekti.

Biraz sonra Jimin'in bahsettiği hastane yolun karşısında görünmüştü. Hiç vakit kaybetmeden hastanenin otoparkına girdik ve kolonlardan birinin arkasına saklanıp bekledik.

"Jimin?" Gözlerindeki güçsüz ifade canımı acıtıyordu. Benim için güçlü görünmeye çalışıyordu ama artık onun da yorulduğunu biliyordum ve bu fiziksel bir yorgunluk değildi.

"Lanet olsun." dedi Jimin elimi sıkarak, "Geliyorlar."

Hastaneden içeri girer girmez merdivenlere yöneldik ve koşmaya devam ettik. Birinci kata geldiğimizde Jimin beni omuzlarımdan tutup durdurdu,

"Şu koridora girelim ama solgun dur, hastaymışsın gibi. Yürümemiz gerekecek, dikkat çekmemeliyiz."

Bir şey söylemeden kafamı hızlıca salladım ve Jimin'le beraber yürümeye başladım. Kalabalıkların arasında geçerken Jimin, koridorda bekleyen hemşirenin arabasına uzandı ve bir maske kapıp bana uzattı,

"Bunu tak."

"Ya sen?" diye sordum endişeyle.

Jimin hemen başındaki siyah şapkasını gözlerine indirdi, "Bu beni idare eder. Hadi devam edelim."

Bir üst kata çıkmıştık. Bizi kaybettiklerine yavaş yavaş ikna oluyordum ama yine de tedbiri elden bırakmamak gerekiyordu. Hızlı bakışlarla etrafı kontrol ederken Jimin'e fısıldadım,

victory «book 2»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin