Soğuk vücuduma işlerken normalde onlara kızıp şöminemin başına, kitap ve sıcak çayıma gitmeliydim. Fakat tam tersine üçünün kahkasına eşlik ediyordum.
Küçük çocuk gibi hevesle kapıma gelmişlerdi ve bu masum görüntüye kızamıyordum. Taehyung gülmekten neredeyse ikiye bükülmüşken Jungkook'un da bakışları onun üzerinde geziniyordu.
Yoongi ise kocaman açtığı gözleri ve masum bir tebessüm bulunan ifadesi ile bana bakıyordu.
Diyordum ya kızamazdım diye. Ama ben de onlardan intikamımı alabilirdim. Bana bakmayı bıraktıkları an yerden karı hızla alıp sert olmayacak şekilde Yoongi'ye atmıştım.
Soğukla direkt temas eden ellerim acıyıp kızarsada o an pek umrumda değildi. Sonuçta onlar bana şaşkınlıkla bakarken kahkaha atan tek kişi bendim.
Akşama kadar orada oynamıştık ve hasta olacağımıza emindim. Dışardan biri bizi görse ne benim komutan olduğuma ne de içimizden iki kişinin prens olduğuna inanırdı. Yinede onlarla eğlenmek çok daha cazipti.
Hava kararıp güneşin yerini ay ve yıldız aldığında onları zorda olsa benim evime sokmuştum.
Önce giyinmeleri için kuru kıyafetler vermiş sonra da sıcak bir meyve çayı yaptıktan sonra şöminenin orada oturup gelmelerini beklemiştim.
Sessizlik, beni alıp başka bir dünyaya götüren kavram. Her zaman beni anlamsız bir hüzüne boğan zaman dilimi.
Yaşayamadığım çocukluğum gelirdi aklıma. Mesela bugün aklıma çok farklı bir şey gelmişti. Eskiden anneleri veya babaları ile kardan adam yapan çocukları izlerdim bir köşede.
Tüm kasaba kar yağdığında sevinç dolduğunda ben hüzünlenirdim. Aynı şekilde Taehyung'ta benimle aynı durumdaydı. Babası ne kadar sevecen olsada başını işlerinden kaldıramaz ve onunla ilgilenemezdi. Annesi ise pek bu işlerin kadını değildi.
O yüzden ikimiz her kış geldiğinde bir köşede buruk gülümsememiz ile mutluluk dolup taşan aileleri izlerdik.
Ama şimdiye dönüp bakınca ilk defa Taehyung ve ben karda mutluyduk. İkimizde ilk defa kartopu savaşı yapmıştık ve şimdi o uzaktan izlediğimiz sıcaklığı yaşıyorduk.
Ve bu çok güzeldi.
"İyi misin?" diyen bir ses duyunca hafif irkilmiş ve sesin geldiği yöne dönmüştüm havaya kalkan kaşlarım ile.
Yoongi'ydi. Üzerine bir battaniyeyi örtmüş meraklı bakışları ile bana bakıyordu.
"Ha?" ağzımdan kaçan mırıltı ile iyice utanmıştım. Fakat çok umurunda değildi bu, omzu ile omzumu dürtüklemiş çatık kaşları ve büzülü dudakları ile konuşmuştu.
"Neyin var diyorum? Yüz ifaden normal değil."
Aslında gayet iyiydim, yaşadığım farkındalık ile mutlu olmuştum. Artık Taehyung ve ben diğerleri gibi kışın geldiğinde mutlu olacaktık.
"Yarın kardan adam yapalım mı?" demiştim bir anda ona dönerken.
Ve bu sefer afallayan kişi oydu. Gözlerini hızlıca kırpıştırmış ve anlamazca bana bakıyordu.
Aramızda süren bakışma ise Taehyung ve Jungkook'un odaya girip yanımıza oturması ile sonlanmıştı.
Sonrasında eski anılarımızdan bahsedip gülüşerek geçmişti.
* * *
Korku. Bedenimde hakimiyet kuran ve damarlarımda akan duygu, korku.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drugelis ‡ Yoonmin
Romance"Bir kelebek kadar zarifsiniz efendim, ancak tıpkı onlar gibi de kırılgansınız. Size dokunurken, hatta bakarken bile incineceksiniz diye içim gidiyor."