Sessizlik. Beni bu dünyadan alıp götüren bir kavram olduğunu söylemiştim. Normal zamanlarda düşündükçe hissizleşsemde şimdi tamamen hüzün sularına kapılmıştım.
Ve en kötüsü de bana yüzme öğretecek kimsenin olmamasıydı.
O olayın üzerinden geçen bir haftada ciddi bir şekilde çökmüştüm. Doğru düzgün bir şey yemiyordum ve yemem için ısrar eden biriside yoktu.
Çalışıyor, çalışıyor ve çalışıyordum.
Elbette bunu öyle sebepsiz yere yapmıyorum. Kral Kim bu olayı Taehyung'a anlatmış ve canım dostumda Yoongi'ye söylemişti.
Yani Yoongi'ye söylediğini kendisi söylemesede Yoongi'nin değişen tavırlarından çokça belli oluyordu.
Beni görünce yönünü değiştiriyor, yüzüme bakmıyor ve sohbet etmeye çalıştığımda kısa cevaplar veriyordu.
Muhtemelen böyle bir düşüncesizlik yaptığım için bana kızgındı. Ki gayet haklıydı da. Yaptığım şey tamamen saçmalıktı.
Ne bekliyordum ki, koşa koşa bana geleceğini mi?
Küçüklüğümden kalan sorunlar işte tam burada gün yüzüne çıkıyordu. Mesela böyle durumlarda ne yapmam gerektiği hakkında nasihatler veren büyüklerim olmamıştı.
Benim odaklandığım tek şeyde kendi ayaklarım üstünde durup güçlü olduğumu göstermekti. Aslında başarmıştım da. İstediğimi elde etmiş ve kraliyet soyundan sonra en saygı gören mevkiye gelmiştim.
Ama benim sorunum hep duygularda olmuştu. Hangi durumda nasıl hissedeceğimi öğrenememiştim ben.
Şimdi de o boşluk yüzünden ne yapacağımı bile bilmiyordum. Sadece keskin bir utanç ve hüzün hakimdi.
Karlar erise bile hala soğuk olan havada, kapımın önünde üzerime hiç bir şey almadan oturuyordum. Belkide amacım kendimi cezalandırmak, bilmiyorum.
Şimdi şöyle bir düşününce yanımda olan tek isim Taehyung olurdu. Ama tam şimdi ben tektim. O da kendi hayatını kuruyor ve ilerliyordu. Peki ben?
Yirmi altı yaşına gelmiştim ama hayatımda Taehyung'tan başka kimsem yoktu. Diyorum ya düşününce çoğu şeyi geçte olsa farkediyordun. Ve bu bazen berbat olabiliyordu. Şimdi ki gibi.
Tamamen yalnız olduğun bir tokat gibi yüzüne çarpıyordu. Ve ne kadar güçlü olursan ol bu gerçek seni küçük bir böcekmiş gibi ezebiliyordu.
Mevkim ne olursa olsun böyle durumlarda bana katkısı olmamıştı.
Ağaçtan düşen yaprakta olan bakışlarım ve soğuktan kızaran ellerim ile oturuyordum. Sonra tıpkı ilk gün gibi Yoongi belirdi biraz ilerde.
Bu tarafa dönmeden elindeki sepet ile seri adımlar atarak geçip gitti. İstemsiz dikeldiğimi fark ettim o an.
Eskiden de bu kapı önünde çok otururdum. Ama bu sefer duygularım da benimleydi.
Kelebeğim avuçlarım arasından gidiyordu ve bunu önlemeye çalışırsam kanatlarına zarar verecektim.
Ve ben bunu hiç istemiyordum.
* * *
Bir hafta daha geçmişti. Arada yanıma Taehyung gelip sorun olmadığını söylesede vardı, büyük bir sorun vardı.
Ve harekete geçmem gerektiğinin farkına varmıştım. Şimdi ise elimde kardan adamdan kalan kömürler ve şekerlemelerin olduğu bir kavanoz ve çay ile çiçekçiye ilerliyordum.
Bunu yapma sebebim Taehyung'un onun şeker sevdiğini söylemesi ve bizzat kendisinin bana o çayı sevdiğini söylemesiydi.
Dik duruşum ile ilerlerken çiçekçinin önüne gelince hafif saklanmış ve camın ardında ne yaptığını izlemeye başlamıştım.
Yine çiçekler ile ilgileniyordu, bir farkla. Geçen sefer tamamen işine odaklı olsada şimdi dalgındı. Benim yüzümdense de kendimden nefret etmek için güzel bir sebepti.
Bir süre onu izlesemde dikkat çekmemek için kapının önüne kavanozları koyup zili çalmıştım.
Bir köşede açmasını izlerken çevrede beni farkeden var mı diye de kontrol ediyordum.
Kapıyı meraklı bir ifade ile açmış ve sonra yerde duran kavanozları geçte olsa fark etmişti. Eğilip yerden almış ve çevreye bakınıyordu.
Kimseyi göremeyince içeriye geçmişti ancak hareketleri hala camdan gözüküyordu.
Bir süre onları inceledikten sonra aniden gülümsemeye başladı, eli ise yine kulağına gitmişti.
O an kelebeğimin, kanatlarının görkemini bana tekrar göstermeye başladığını fark ettim.
Ve bende onun güzel gülümsemesine eşlik etmeye başlamıştım.
Kısa bir bölüm oldu çünkü geçiş bölümü gibi bir şey oldu 🥺 Hatam varsa şimdiden özür diliyor ve gidiyorum 💝
-Lorah
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drugelis ‡ Yoonmin
Romance"Bir kelebek kadar zarifsiniz efendim, ancak tıpkı onlar gibi de kırılgansınız. Size dokunurken, hatta bakarken bile incineceksiniz diye içim gidiyor."