POYRAZDAN
Öykü o kadar üzülmüştü ki hemen uyudu. Uyuyana kadar ağlayışını dinledim. Her ne olursa olsun o benim kardeşim. Zaten kardeş olmak için aynı kan bağına sahip olmak gerekmez. Sen onun yanında mutluysan iyi vakit geçiriyorsan onunla sırlarını paylaşıyorsan ve ona canını bile verebiliyorsan o zaten senin canından bir parça kardeşin olmuştur. Bundan sonra ne olacak hiç bilmiyorum. Sırf onu üzmemek için bilmeme rağmen ona söylememiştim belki de aramıza soğukluk girmesini istemediğim için bencillik etmiş bile olabilirim.
Bir süre böyle düşünür iken birden kapı sesi geldi büyük ihtimalle Öykü uyanmış ve lavaboya girmişti. Bende sırf o iyimi diye su içmeye kalkmaya karar verdim. Mutfağa geçip onu beklemeye başladım oda mutfağın karşısında olan lavabodan çıktı. Yüzünün ağlamaktan kıpkırmızı oluşu bembeyaz teninden belli oluyordu. Kızıl uzun saçları karışmış o kadar dalgın gözüküyordu ki beni bile görmedi. Bir süre lavabonun kapısında bekledikten sonra merdivenlere yürüdü tutuna tutuna çıkmaya başladı karşısına bile çıkamaya utanıyordum. Bende o çıktıktan sonra yavaşça yukarı çıkıp onun odasının yanındaki odama girdim.
Annemin onu neden kayırdığını bilmiyordum. Hep bana farklı ona farklı davranıyordu hatta ben yokken Öykünün bana anlattığı kadarıyla bazen okula gitmesine bile izin vermiyormuş. Annem çok otoriter ve dobra bir kadındır ona of bile diyemezdik bizi de o şekilde eğitti. Öykü annemin istediği gibi biri değildi daha çok konuşkan esprili cana yakın ve saf biriydi. Anneme göre bir kız çok konuşmaz çok gülmez erkeklerle arkadaşlık etmez başı yerde gezer gece dışarı çıkmaz geceyi bile geçtim akşam ezanından sonra dışarda olursa onun için hiç iyi olmaz. Gerçekten annemin düşüncesi çok eski kafalı. Öyküde olmadığı biri gibi davranmaktan bıkmıştır.
….
Küçükken hep beraberdik aynı tabaktan yerdik çikolatamızı paylaşırdık tabi o çok sevdiğinden o daha fazla yerdi bende bir şey demezdim. Küçükken saçlarını uzatmak isterdi ama annem izin vermezdi bende bir gün onu evden kaçırdım ve tanıdığımız kuaföre gittik ve sadece on dakika için bir peruk istedik ablada bize kızıl dalgalı bir peruk verdi. Öykü çok tatlıydı hiç unutmam o günü o kadar mutlu olmuştu ki havalara uçuyordu. Biz bu güne kadar hiç kavga etmedik onun yanında oldum onu korudum. Hiç arkadaşı yoktu annem dışarı çıkmasına izin vermediğinden onu okulda hep ezik gördüler zorbalık yaptılar hatta iftira bile attılar. Bir ben birde Ragamuffin cinsi kedisi. Beyaz tüylerinin arasında kahve tüyler vardı.ÖYKÜDEN
Sabah olmuştu ne çabuk… Hiç kalkmak istemiyordum ama yataktan kalkıp dolaptan bir kot pantolon, kazak ve iç çamaşırlarımı alıp banyoya indim. Annem mutfaktaydı ona baktım bir şey demeden banyoya girdim. Güzelce duşumu alıp giyindim aynanın karşısına geçip saçlarımı taradım kurutmadan banyodan çıktım. Sakızın acıktığını düşündüm mutfaktan mamasını almaya gittim. Mutfak tezgahının altındaki dolaptaydı annemle konuşmadan hemen alıp yukarı çıktım. Sakız çok acıkmıştı hemen mamasını verdim verince miyavlayıp yemeye başladı. Ona masum masum bakarken odamın kapısı çaldı. Girebilirsin dedim. Gelen Babamdı.
-Kızım bu gün cumartesi pazartesi olmadan hemen bir ev bulalım hala gitmek istiyor musun ?
+ Evet artık bu evde kalamam.
-Tamam kızım hadi aşağıya gel kahvaltı edelim. Annen alışverişe gitti kardeşinde seni bekliyor.
+ Tamam baba.
Odamdan çıktı. Kardeşime sinirliydim ama yanımda birine ihtiyacım vardı. Benden saklaması çok kötü bir şey ama bununda vardır bir açıklaması. Her neyse düşüncelerimden ayrılıp sakızın mamasını da alıp mutfağa indim. Mamayı dolaba geri koyduktan sonra masaya geçtim. Babam hemen lafa atıldı.
-Poyraz bu gün Öykü için ev bakmaya gideceğiz gelmek ister misin?
+Baba ben bu gün artık İstanbul’a dönmem gerek ödevlerim çok projeler falan buraya bir günlüğüne gelmiştim. Öykü o evde nasıl tek başına kalacak ya korkarsa.
-Kendisi istedi oğlum zaten burada olacak sadece ilçe biraz uzakta ve küçük bir yer kolejdeki müdür de eskiden arkadaşımdı bu yüzden ona güveniyorum biz orda yokken o Öyküye sahip çıkar sıkıntı etmez. Zaten belki bende oraya tahinimi isterim öyküyle kalırım.
+ Tamam baba bende sizle beraber çıkarım beni de otogara bırakırsın.
Herkes susmuştu kahvaltımızı ettikten sonra beyaz montumu alıp onları bekledim onlarda montlarını alıp geldiler. Hala sessizdik arabaya bindik poyraz yanıma oturdu. Babam da radyoyu açtı radyoda ki sarkı beni daha çok üzmeye başladı. Gözlerim bulanıklaşmaya başlamıştı. Poyraz;
-İyi misin ? sadece kafamı aşağı yukarı sallayarak iyiyim dedim.
Otogara gelmiştik. Arabadan inip babamla sarıldılar bana sadece üzgünce baktı ve bir şey demeden arkasını dönüp otobüse doğru gitti. Çok kötü hissediyordum biz onunla sapı aynı olan kirazlardık şimdi ayrılmıştık ama ben tek kardeşimi canımı kaybedemezdim. Ağlamaya başladım ve Poyraz diye sesim cırtlayana kadar bağırdım. O kadar çok bağırmıştım ki boğazım acımıştı. Arkasını dönmesiyle beraber hemen ona doğru koştum. Bir daha onu ne zaman görürdüm bilmiyorum. Onunda tepkisi gecikmeden bana sarıldı o kadar iyi gelmişti ki bana bu sarılış. Bir süre sarıldıktan sonra kulağıma eğildi.
-Özür dilerim Prenses.
+Gülümsedim sadece neden bana söylemedin?
-Bunu nasıl söyleyeyim sana ama seninle aramıza soğukluk girsin ve seni kaybetmek istemediğim için sustum dedi.
+Anladım dedim. Sen ve babam olmasanız zaten o kadına asla dayanamam. Özellikle sen dedim ve yanağını öptüm.
Gülümseyip kafamı sıvazladı ve uyuz dedim. Gülmüştük. Otobüse geçti ve otobüs giderken gülümsemeye çalışarak el salladım.
Arabaya geri bindiğimizde onu şimdiden özlüyordum çünkü ona şuanda daha da ihtiyacım vardı. Düşüncelerimden arınıp camdan dışarı baktım. Okulu düşündüm acaba oradaki insanlar nasıldı? Bana nasıl davranacaklardı? Tek başıma korkacak mıydım? Heyecanlıydım ve o kadından kurtulduğum için mutluydum. Merak ettim biliyor muydu acaba gideceğimi kesin mutlu olmuştur.
+ Baba, annem biliyor mu taşınacağımı?
-Hayır, bilmiyor.
+Kesin mutlu olur.
-Hiç sanmıyorum kızım sana ne kadar kötü davransa da kendi düşüncesi yüzünden biliyorsun neler düşündüğünü sen onun gibi değilsin çok farklısın. Oda senin onun gibi olmanı istedi ama sevgisini gösteremedi çünkü kendi ailesinden de sevgi görmemişti onun da annesi onun gibiydi hiç izin vermezdi ona hatta döverdi o seni dövmüyor onun yerine ceza veriyor ama bu sevmediği anlamına gelmez .
+Peki okulumu hiç gördün mü? Müdürü tanıyormuşsun kim?
-Hayır hiç görmedim ama müdürü benim yıllar öncesinden üniversiteden tanıdığım bir arkadaş çok yardımımız dokundu birbirimize. Aradım onu kabul etti evrakları getirmen yeterli dedi. İsmi Gökhan aslında sert bir adamdır sözünde durur. Emanete sahip çıkar. Kendine has bir tarzı vardır. En son evlenmiş iki çocuğu varmış öyle konuşmuştuk 3 yıl önce ve bir daha da konuşmamıştık.
Ardından ilçeye gelmiştik küçük havası mayhoş ediyordu. Masmavi gökyüzü. Ağaçlar üşüyormuş gibi duruyorlardı. Arabayı park ettikten sonra biraz yürüdük. Aradan bir sokağa girdik araba giremeyecek kadar dar, evler 2 katlı bahçeliydi. Her bahçede neredeyse bir erik ağacı ya da elma ağacı vardı. Sonra bir eve geldik ev iki katlıydı dış rengi griydi bahçesinde erik ağacı vardı. Babam önden ben arkadan eve geldik ikinci kata çıktığımızda kapıyı açtık ve içeri girdik girdiğimizde salon karşıladı bizi salonda iki tane üçlü iki tane de tekli deri koltuk vardı. Tam ortada TV ünitesi ve köşede de bir küçük masa vardı.
Girişten sağ tarafta mutfak vardı. İçeriye girdim kapısının solunda yemek masası sağında yerde adını bilmediğim geniş yapraklı bir bitki vardı. Kapının tam karşısında tezgah üstünde ocak altında dolaplar ve bulaşık makinası vardı. Bulaşık makinasını görünce o kadar mutlu oldum ki anlatamam. Mutfaktan çıktığımızda tam karşıda bir lavabo vardı lavabonun yanında da oda vardı önce lavaboya girdim klozet küvet ve lavabo vardı. Fayansları turkuaz rengiydi yerdeki fayanslar ise bembeyaz tertemizdi demek ki önceden kullanan kişiler temiz bırakmıştı. Sonra odaya geçtim bir yatak bir beyaz çalışma masası parkeler bile beyazdı bir tanede dolap vardı. Duvar rengi bebek mavisiydi. Çok minnoş tatlı bir evdi babam beğendin mi ? dedi. Baba çok beğendim burayı alabilir miyiz? dedim. Ama bir günde bu evi nasıl bulmuştu anlamadım. Direk buraya gelmiştik.
+Baba burayı nasıl buldun ?
-Kızım Gökhan ayarladı eskiden oğlu için almıştı aramızda anlaştık.
İstemeden de olsa birine tanımadan güvenmiştim. Devam etti.
-Oğlu hiç gelmemiş kalmaya buraya. Ama büyük oğlu alt katta yaşıyor. Kendi eve çıkmak istemiş. Arada son ses müzik dinlermiş rahatsız olabilirmişiz emin misin?
+Beleş müzik nereye ben oraya dedim.
-O zaman anlaştık Pazar günü eşyalarını getiririz.
Yaklaşık iki saat geçti ve eve geldik. Eve gelince o kadın(annem) oturuyordu. Yüzüne bakmadan odama geçip eşyalarımı bavula yerleştirdim. Her şeyi aldığımdan emin olarak uyumaya geçtim. Sakızda yanıma gelince beraber uyuduk mırıltısı huzur veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Okul (GÖLGE)
Teen FictionYAZARDAN "En ummadığın kişi ortaya çıkartır sırlarını derindekinin. Sen herkesi kör, evreni sersem mi sanırsın?" Her sır elbet çıkacaktır ortaya. ÖYKÜDEN Ben Öykü size acı veren tüm insanlara ne demek isterdiniz. Benim şimdiki aklım olsa bana tün...