Size Süpriz bölüm paylaşmak istedim. 💕
AKINDAN
Öykü telefonu alıp kaçınca o kadar sinirlenmiştim ki kalkıp koşturmaya başladım yakalasam mahvedecektim. Volkan ve Kaan’ın bağırışlarını takmadan yakalayacaktım onu. Tam kolunu tutacaktım ki arkasına bakmasıyla beni görüp yere yığılması bir olmuştu. Donup kaldım. Taşa mı takıldı diye düşündüm ama yerde taş yoktu. Yerde hareket etmiyordu ama nefes alıyordu. Nasıl olurda böyle bir anda yere yığıla bilir? Kafamı şaşkın şaşkın yerden kaldırdığımda karşımda babası çok endişeli görünüyordu. Öykü diye bağırmaya başlamıştı etrafına bakınmasıyla beni görmesi bir oldu. Bana sen kimsin der gibi baktı ama bunu söylemedi. Hemen yerdeki kızını ayıltmaya çalıştı kolonya varmı kolonya diye bağırıyordu. Bende omuz silkip arkamı dönecektim ki bana "oğlum bana kolonya getirir misin" dedi restoranı göstererek. Oğlum sözcüğünü o kadar uzun zamandır duymuyordum ki donup kaldım. Sonra benden hayır gelmeyeceğini anlayınca kızının boynunun altına nazikçe geçirdi elini diğer elinde bacaklarına ve yerden kucağına kaldırdı.Hem ağlıyordu hem yürüyordu. Nasıl bir baba böyle ağlayabilir. Benim babam asla gözyaşı dökmez bütün babalar taş kalplidir bununda timsah gözyaşı olduğuna eminim. Arkamı döndüm Volkan aşırı sinirliydi şuan onun gözündeki öfkeyi görüyordum yanıma geldi ve bana bağırmaya başladı onu takmadan yanından geçip gittim. Oda arkamdan koşarak geldi tekrar ve bu sefer bağırmadan bir yumruk çaktı. Ben duruşumu değiştirmedim bile. Sadece güldüm çünkü çok komikti. Vuruşları acıtmıyordu hatta hiç kimse canımı acıtamıyordu. Babam hariç.-Sen bu savunmasız kıza neler yaptığının farkında mısın? Onun ne yaşadığını bilmeden nasıl böyle bir aptallık yaparsın sen?
O ne biliyordu ki de bana Öyküden bahsediyordu ne yaşamış olabilir ki bu kız. En fazla oyuncak alınmayınca ağlamıştır. Diye düşündüm. Yüzüne dönüp. "bitti mi gidiyorum iyi geceler ha şunuda unutma kimse kimsenin ne yaşadığını bilemez aynı senin benimkini bilmediğin gibi" dedim ve uzaklaştım. Bu ona biliyorum koyardı, içine kesin öküz otururdu ama o kızı koruması hoşuma gitmiyordu. O kız aramıza girecekti bizi ayıracaktı sonunda. Buna engel olmalıydım.Tamam haklı olabilirdi çok güçsüz kırılgan bir kız olduğu her halinden belliydi. Ne yaşadı merak ediyordum ama Tabiki sormayacaktım ve umrumda değildi o kız cezasını çekecekti. Eğer Volkan araya girmeseydi bir iki şaka yapıp bırakırdım aynı Melise yaptığım gibi ama Volkan onu korumayı seçmiş ve aramıza girmişti şimdi daha beter olacaktı. Öyküyü diğer kızlardan ayıran neydide onu koruyordu. Bir yandan sinir olmuştum yakın olmalarına neden takıyorum ki bu kadar onu da bilmiyordum. Ne olursa olsun.
Bu düşüncelere dalmışım ki eve geldim bile. Kapıyı açtığımda babam gene buradaydı. Bu aralar çok sık geliyordu. Ne olduğunu sorduğumda yüzüme bile bakmıyordu.
Baksa ne olacaktı ki bağırıp gidecekti hep öyle yapardı bir kez olsun ağzından iyi bir laf duymadım ya beni cezalandırır yada döverdi. Bunların dışında bir kez olsun karşıma geçip oğlum deyip sohpet etmedik. Tek yaptığı emir verir bagırır döver söver. Bunun dışında konuşmazdık. İyi geceler deyip odama çıktım.Bu gün o adam bana oğlum dediğinde içim burkulmuştu. Mutlu mu olmuştum ben. Hayır ben mutlu olamazdım. Mutluluk güçsüzlük ve düşmanlara karşı bir açıklıktır. Beni bekleyen kocaman bir masa var ve bu masada bir sürü düşman var. Bu yüzden asla olmazdı. Mutlu olamazdım. Uykuya dalmak için gözlerimi kapattığımda Öykünün son bakışı geldi gözümün önüne ne olmuş olacak ki o kadar kötü bakmış olabilir. Ona vurmadım,bağırmadım neden öyle baktı ve kaçmaya başladı aklımda soru işaretleri çağalırken kendimi onu düşünürken bulunca kızdım ne alaka şimdi gözlerinin rengi? Sonra kendi kendime güldüm. Sanırım haplarımı içmeye başlamalıyım yine kafamda düşünceler oluşmaya başladı.
Ben düşündükçe kendime sinirlenen sinirlenince evin içinde tek sağlam bile eşya bırakmayan bir insandım. Bunun bütün sebebi babamdı böyle oluşumda benimle gurur duyar ama sakin durunca yada birine acıyınca bana bağırır veya döverdi. Bunu fark etmemesi için elimden geleni yapardım ama fark ederdi. Bunu kim bilir kimse.
Daha küçükken başlamıştı ilk dayağımı yemiştim annem öldüğü için ağladığımda. Çünkü Ağlamak Zayıflıktır.
Şuan düşündüm de bir çok şeye zayıflık diyerek dövmüştü.
Oyun oynardım ve gülerdim kahkaha attığımı duyan babam oyun oynamak hele ki kahkaha atmak zayıflıktır dedi dövdü.Sınavdan yüz aldım mutlu oldum. Yine dövdü mutlu olmak zayıflıktır.
İlk dayağımı yedim orta okulda bide üstüne dövdü dayak yemek zayıflıktır. Hemen beni dövüş kursuna yazdırdı. Önce savunma dersi aldım sonra dövüş, kurslar bitince de babam fitness e gönderdi orda kas yapmam gerektiğini söyledi. Çok ağır koşullar altında çalıştım.
Köpekleri severdim. Sevgi göstermek sevmek zayıflıktır dedi sövdü.
Hayal kurardım iyi bir iş sahibi olup babamdan kurtulacaktım derslerime iyi çalışıyordum sınavlarımın daha iyileştiğini gören babam başarımın nedenini sordu bende ona söyledim Mimar olmak istiyorum baba bu yüzden çalışıyorum dediğimde. Senin zaten işin var. Şirketin başına geçeceksin gerek yok. Deyip cezalandırdı 2 ay okula gitmedim ve o yıl zar zor geçtim derslerden. Babamın emri üzerine öğretmenler notlarımı düşük verdi.
En güvendiğim arkadaşım vardı ismi TARIK. Babam güven zayıflıktır dedi. Ertesi gün Tarık'a arabaatptı ve öldü. Çarpan sa bulunamadı. Babamın yaptırdığını yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
Daha o kadar çok şey vardı ki ben zamanla mutlu olmayı, gülmeyi, acımayı, sevmeyi, güvenmeyi, ağlamayı zayıflık olarak gördüm ve bıraktım. Bazen oldupu olmuyor değil mi oluyor Ondada babam fark edip dövüyor zaten. Düşüncelerime daldığım görünce kalktım ve odamdaki aynanın önüne geçtim.
Kendi kendime sırıttım ben babam sayesinde güçlüyüm ve beni kimse üzemiyordu canımı acıtamıyordu. Belki bir sürü şeyden mahrum kaldım ama bu iyi bişeydi üzülmektense sinirlenip kırıp döktüğüm göstermek daha iyiydi bana kimse yaklaşamaz ve üzemezdi.Ama kendi kendimede sormuyor değilim tüm duygular zayıflıksa neden sinirlenmek zayıflık değil, Öfke zayıflık değil?
Sanırım az çok biliyordum bunlardan insanlar korkardı ve korkmak bir zayıflıktır kokunun esiri olmuş insanları korkutmak daha iyiydi korkmaktansa. Kesinlikle babam haklıydı. Sinirlenmeye başlamıştım. Kalbim çarpmaya başlamıştı nedensiz yere. Bu düşünceler geldikçe herzaman delirirdim. Sakinleşmeye çalışıyordum. Ama olmuyordu. Ne yapacaktım ben şimdi. Çaresiz olduğumu hissetmiştim ama neden. Ve çaresizlikten bir zayıflıktır. Bu son düşünceyle duvara yumruk attım. Sonra aynaya. Sonra herşeyi yıkıp kırmaya başladım. Duramıyorum ama durmak istiyordum. İşte bu en büyük zayıflığımdı çaresizlikti.bunu düşünddükçe daha çok sinirlenmiştim. Bağırmaya başladım isyanlarımı duyan babam odaya girdi.Ve iyiki de geldi elindeki iğneyi boynuma vurmasıyla sakinleşmem bir olmuştu. Bu iğneyle bağlıyım ben. Bu da zayıflıktır bişeye bağlı olmak. Babam beni yatağıma oturtup gözlerime baktı. Onu duymadığımı sanıyordu sanırım.
Son çümlesini duymuştum ama ne olduğunu anlamamıştım bu Ne demekti.
"işte senden bir canavar yarattım bu en büyük başarım"
Babamı sanırım ilk ve son kez gülerek görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Okul (GÖLGE)
Teen FictionYAZARDAN "En ummadığın kişi ortaya çıkartır sırlarını derindekinin. Sen herkesi kör, evreni sersem mi sanırsın?" Her sır elbet çıkacaktır ortaya. ÖYKÜDEN Ben Öykü size acı veren tüm insanlara ne demek isterdiniz. Benim şimdiki aklım olsa bana tün...