Sabah olmuştu bile alarmımı sabah 7 ye kurmuştum. Hemen kalkıp kahvaltımı ettim Sakızı doyurdum sanki kedi değil öküz. Kendi kendime güldükten sonra kahvaltımı topladım. Sakızın kabına biraz daha yedek mama koydum okuldayken acıkırsa yer diye su kabını da doldurduktan sonra. Odama gidip siyah kotumu ve kırmızı boyunlu kazağımı girdikten sonra saçımı taradım ve arkadan bir tutam toplayıp kurdele koydum. Dudağıma naneli dudak koruyucumu sürdüm çantamı hazırlamaya başladım içine de kremimi attım çok soğuk olduğu için ellerim hemen çatlıyordu. Artık okula gitmeye hazırdım. Ayakkabılarımı ve beyaz montumu da giyip kapıdan çıktım. Kapımı 3 kere kilitledim ve merdivenlerden indim. Tam en dış kapıdan çıkarken diğer kapıda açıldı sonra bir kalın ses duydum değişik bir kalındı ama kötü değildi. Duyar duymaz rahatsız bir hisle hemen hızlandım. Okul yürüme mesafesiyle yarım saat uzaklıktaydı. Yürürken acaba babamın bahsettiği o müdürün oğlu muydu? Her neyse dedim içimden ve okula geldiğimi fark ettim.
Okul mavi ve beyaz renklerinin hakim olduğu 4 katlı, kocaman bahçeli, bir voleybol bir futbol birde basketbol sahası olan bir okul. Okul bahçesinde voleybol sahasın da kızlar basketbol ve futbol sahasında da erkekler erkenden gelmiş oynuyorlardı ve çoğunluk grup takılıyordu. Hemen okulun girişine doğru yol aldım. Okulun koridorunda o çarptığım erkeği gördüm. Ben okula girerken o çıkıyordu bende onu görmezden gelip okulun içine girdim. Bu katta 12 ler bir üstte 11 onun üstünde 10 ve en üstte 9 vardı sınıfımın 10\C olduğunu bildiğim için hemen 3. Kata çıkıp sınıfımı buldum. Sınıfımın içine girerken tek yer bomboştu herkes ikili oturmuştu. Girdiğimde bütün gözlerin beni bulduğunu anladım ve sınıftan çıktım birkaç dakika sonra bir kadın bana doğru geldi ‘’merhaba Öykü ben Yeliz sınıf öğretmeninim ve aynı zamanda Türkçe.’’ bu kadın çok güzeldi omuzlarına kadar uzanan dümdüz saçları uçlardan kıvrılıyor, uzun kalem etek ve gri kazak giymişti çok zarif bir kadındı. ‘merhaba’’ dedim. Sınıfa girdik beni sınıfa tanıttı bazı kızlar bana dik dik bakıyordu dönemin ortasında geldiğim için herkes kaynaşmıştı tek yer boştu cam kenarının en arkadan ikinci sırası geçip cam kenarına oturdum ve kitaplarımı çıkardım. Birinci ders bitti ve teneffüs olmuştu bir kız yanıma geldi. Omuzlarından biraz uzun siyah saçlı zayıf bir kız.
+Merhaba Öykü ben Melis. Nasılsın?
-Merhaba iyiyim. Melis sen nasılsın?
+İyiyim. Bende bu okula bu sene geldim.
Dedi ve gülümsedi. Anlaşılan sınıftaki kızların ona bakışını gördüğümde pek sevilmiyordu. Neden diye sormaktan çekindim bende bunu yaşadığım için biliyordum iyi birine benziyordu.
-Tanıştığıma memnun oldum.
+Bende de
Dedi ve devam etti.
+Şuan oturduğun sıra sınıfın en belalı çocuğu yeni geldiğimde bana etmediğini bırakmadı sende dikkat et lütfen ve şu yan sıradaki kızlar var ya iki siyah saçlı ve sarışın olan o kızlarda lanettir. Deyip gülümsedi.
Yani ne yapabilirler diye düşündüm pek takmadım. Sadece gülümsedim ve biraz kızı süzdüm zayıf tı kemikleri belli oluyordu bide kolunda morluk vardı. Pek düşünmedim. Çok susamıştım.
-Kantin nerede gelirken göremedim. Dedim
+Zemin katta yani 12. Sınıfların en altı. Götüreyim mi seni?
‘’Olurrr’’ dedim ve sıradan kalktık kantine gittik kantinde kırmızı masalar kırmızı deri koltuklar ve sandalyeler vardı güzeldi. Suyumu aldım ve yangın merdivenine doğru giderken spor salonunu gördüm kocamandı. Eski okulum bu kadar büyük değildi.+Ve burasıda spor salonumuz spor hocalarımızın odası da burada onlar ikinci kattaki öğretmenler odasına pek gitmezler.
İçeri girdiğimizde masa tenisi masaları vardı öğretmenlerde oradaki odadaydı tam sağ tarafta 2 oda daha vardı. Oraya baktığımda;
+Burası erkek yanındaki de kız soyunma odası.
Soyunma odasına girdik bir sürü kilitli dolap ve açık dolaplar varı duş ve koltuklar vardı hatta giyinmek için kabin bile vardı. Spor salonundan çıkıp yangın merdivenlerine doğru yürüdük oraya gitmeden de WC yazan yerleri gördüm 4 katta da aynı yerdelerdi ve kantinde de vardı. Zil çaldı ve yukarı çıkmaya başladık ne kadar çok merdiven vardı çıkarken canım çıktı resmen.
Sınıfa geldiğimizde çantamın yere atılmış olduğunu gördüm. Masama baktığımda o marketteki çocuk vardı beni gördüğünde şaşırmıştı. Çantama bakınca anladı yeni geldiğimi. Gözlerini sıkılmışçasına kapatıp açtı. Yanına gitim.
+Neden attın çantamı?
-Canım öyle istedi.
+Sabır diyerek ofladım. Başka yer yok deyip çantamı yerden alıp yerime geri attım. Kim oluyor da buna hakkı olduğunu düşünüyordu salak. Yüzüme sertçe baktı mavi gözleri kopkoyu hal almıştı. Ayağa kalkıp üstüme yürümeye başladı bende geriledim kafamı aşarı eğdim. Tam o sırada Yeliz hoca geldi. Onu fark edince ’’otur şimdilik sonra görüşücez seninle’’ dedi bende yüzüne bile bakmadan oturdum.3 ders geçti ve öğlen olmuştu. Melis ile kantine indik ve hamburger ve ayran aldık. Ben pek sevmemde Melis rica edince aldım. Deri koltuklara oturup sohbet ederken yanımız o sabah anlattı adını bilmediği üç kız geldi. Masamıza oturdular. Kızlardan siyah kısa saçlı olan ‘’ben İdil naber’’ bende gülümsedim Melis huzursuzlanmıştı. ‘’iyi sen’’ dedim. ‘’Sanane’ dedi. Peki deyip geçiştirdim. Melise dönüp akşam beraber yürüyelim mii dedim olur dedi.
İdil ve diğerleri gülmeye başladı iki ezik bulmuşsunuz birbirinizi dedi. Gözüm tam karşı masadaki erkek grubuna takıldı. O yanımdaki çocuk ve sınıftan başka biri daha ve bir de başka bir çocuk vardı onu hiç görmemiştim. Çok gıcık biriydi diye düşünürken İdil;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Okul (GÖLGE)
Dla nastolatkówYAZARDAN "En ummadığın kişi ortaya çıkartır sırlarını derindekinin. Sen herkesi kör, evreni sersem mi sanırsın?" Her sır elbet çıkacaktır ortaya. ÖYKÜDEN Ben Öykü size acı veren tüm insanlara ne demek isterdiniz. Benim şimdiki aklım olsa bana tün...