-
"Bence en doğru kararı verdin kookie."
Kafamı sallayarak geçiştirdim.
O günden sonra bazı şeyleri kararlaştırmıştım. Ha sahi o gün ne mi olmuştu? Uyandığımda kolumda bir serum vardı ve Yoongi ile Jimin başımda bekliyordu. Ne olduğunu sorduğumda açlıktan bayıldığımı ve bu konuda vücudumun çok hassas olduğunu söylemişlerdi. Bay Kim ise ben uyanmadan beş dakika önce gitmişti onların söylediğine göre.Yoongi hyungun söylediğine göre hatta bayıldığımdan beri başımdan ayrılmamıştı. Bu beni çok değişik hissettirmişti ama bu değişiklik hayra alamet değildi. Şimdilik sadece derslerime odaklanacaktım. Üniversite sınavları yavaş yavaş yaklaşıyordu ve sadece yapmam gereken ders çalışmaktı. Bunun dışında başka gerçeklerin farkına varmıştım. Sanırım Bay Kim'den hoşlanıyordum. Evet sanırım diyordum çünkü aynı zamanda ondan nefret ediyordum.
Kafam ve kalbim karma karışık durumdaydı. Bu gün ise hoşlandığım ama aynı zamanda nefret ettiğim ukala ve yakışıklı psikoloğumdan ders çalışmak için bir ay izin isteyecektim. Kavga ettiğimiz süre boyunca derslere pek önem vermediğim için bazı konular hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Normalde derslere çok katılan bir öğrenci iken, bir anda umursamaz bir çocuğa dönüşmüştüm ve bu durumu düzeltmem gerekiyordu.
Ayrıca bu süre Bay Kim'e olan duygularımı da adlandırabileceğim bir süreydi. Ondan hoşlanmayı kaldırabilecek miydim bilmiyordum ama karar vermem gerekiyordu. Düşüncelerimden kurtulup benim için üzülen Jimin'e baktım. Hala onlarda kalıyordum. Babası ve annesi beni tanıdığı ve çok sevdiği için hiç bir şey söylemiyorlardı. Jimin deseniz dünden razıydı çünkü üniversitede aynı evi tutmak gibi bir hayalimiz vardı.
"Sence kızar mı?"
Sinirle kaşlarını çatıp tatlı sesiyle konuşmaya başladı. Sinirlenince bebek gibi oluyordu ve bu beni çok güldürüyordu.
"Saçmalama neden kızsın? Bu senin en doğal hakkın."
"Ya ailen izin verdi mi diye sorarsa?"
Gözlerini devirip tekrar suratıma baktı.
"İzin verdi dersin bir şey olmaz."
Biraz durduktan sonra kafamı salladım. O ise telefonundan saate bakıp hızla ayaklandı.
"Senin saatin gelmiş. Ben de gideyim sevgili flörtcüğüm ne yapıyormuş?"
"Çocuğa aşkım bile diyorsun neden hala flörtsünüz?"
Omuzlarını silkerek kaşlarını çattı.
"Bana ne o pis kedi bana doğru düzgün çıkma teklifi etmedi."
Yine kıkırdadığımda o da gülümseyip minik elleri ile el salladı ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Ben de stresle saatime bakıp yeniden toparlandım. Kapı açıldığında hızla o tarafa baktım. Kapıdan geçen hafta gördüğümüz küçük çocuk ve Bay Kim el ele çıkmıştı. Annesi ise kapıda bekliyordu. Çocuk annesini görünce koşarak yanına gidip sıkı sıkı sarıldı. Bay Kim ise onları gülerek izliyordu.
Çocuk annesinden ayrıldıktan sonra koşarak Bay Kim'e sarıldı. Bu görüntü beni ağlatacak kadar güzeldi. Ayrıldıktan sonra Bay Kim çocuğu yanağından öpüp kulağına bir şeyler söyledi. Çocuk kıkırdayarak annesinin yanına koştu. Onlar gittiğinde Bay Kim ayağa kalkmış olan beni yeni fark etmişti. Ağzını açtı ama bir şey söylemedi. Sonra hızlıca bana yaklaşmaya başladı. Geriye doğru gitsem de benden daha hızlıydı. Elimi tutup hiçbir şey söylemeden kendi odasına doğru çekti. Kapıdan girdikten sonra hızla kapıyı çekip bana baktı.
"Jeongguk biliyorum tek yapabildiğim bu ama ben özür dilerim. Senin de duyguların olduğunu unutmuş bir aptalım ama anla beni lütfen.. Bu aralar o kadar karışık hissediyorum ki. Bu arada şey nasıl oldun?"
Dedikleriyle afallayarak suratına bakmaya devam ettim ve hiç bir şey söylemedim. Cümlelerimi toparlayıp konuşmam lazımdı ama ona baktıkça tüm söyleyeceklerimi unutuyordum. Derin bir nefes alarak kendim olmaya karar verdim.
"Merak etmeyin gayet iyiyim. Ben sizden bir ay izin almak için gelmiştim."
Anlık şok ile ağzı açılıp kaşları çatılmıştı.
"Ne? Ne izninden bahsediyorsun?"
"Ben şey.. Üniversite sınavları yaklaşıyor ve bildiğiniz üzere son sınıfım. Bu yüzden derslerime odaklanmam lazım. Sadece bir ay.. "
Bakışlarını yere çevirip düşünmeye başladı ve ardından kafasını salladı. Kafasından geçenleri gerçekten merak ediyordum.
"P-Pekala.. Sadece bir ay. Sorun olmaz. Derslerine çalışmalısın haklısın."
Sertçe ve sesli bir şekilde yutkunarak kafamı salladım. Nedensizce bu adamın yanında kendimi gergin hissediyordum.
"Imm.. Ben gideyim o zaman."
"Bekle!"
Aniden sesini duymamla birlikte döndüm. Tedirgin bir şekilde dudaklarını yaladı ardından konuşmaya başladı.
"Veda etmeyecek misin?"
Kendi bedenini gösterdiğinde yumruklarımı sıkarak kendimi konuşmaya zorladım.
"Bunun için kendinizi zorlamayın. İstemediğinizi biliyorum.. Görüşürüz Bay Kim."
Tekrar kapıya yönelip kapının kulpundan tutup çekeceğim sırada aniden belimden çekildiğimi hissettim. Gözlerimi açtığımda Bay Kim'in kollarında olduğumu gördüm. Ellerimi sırtına çıkartıp ben de sarılmasına karşılık verdim.
Beni koklar gibi nefesini çektiğinde kalbimin aşırı hızlandığını hissediyordum. Ayrıldığımızda utançla Bay Kim'e baktığımda yavaşça yaklaşmaya başladı. Kalbim yerinden çıkacak kadar atıyordu. Kulağıma doğru yaklaştı.
"Görüşürüz güzelim."
İşte şimdi kalbimin çıktığını hissediyordum. Bana güzelim demişti. Gözlerimi kocaman açmış hala yoğun ve kalın sesinin etkisi altındaydım. O ise kollarını birbirine kenetlemiş bir şekilde beni izliyordu. Elimi ikinci denememde kapı kulpuna atınca hızlıca çekip yavaşça odadan çıktım ve her tarafım yanıyordu.
Kapıyı kapattığım gibi kapıya sırtımı vererek yavaşça yere oturdum. Kafamı kapıya yaslayarak gülümsemeye başladım. Korktuğum başıma gelmişti. Sanırım nefret ettiğim, ukala ve yakışıklı olan psikoloğumdan hoşlanıyordum. Hem de baya..
-
