-
O sabah uyandığımızda gerçekten çok utanıyordum ama Taehyung'un rahatlığı sayesinde utanmam geçmişti. Jiminler kahvaltıya gelmişlerdi. Hep birlikte mutlu bir şekilde kahvaltı yapmıştık ve sonrasında konuşup bol bol gülmüştük. Sonrasında ben de onlarla birlikte eve dönmüştüm. O günden sonra Taehyung ile her akşam saatlerce telefonda konuşuyorduk. Genelde okul çıkışı o beni almaya geliyordu ve dışarı çıkacak olsam hemen ona yazıyordum. Gerçekten ilişkimiz iyi gidiyordu.
Şimdi ise Jimin'i kütüphaneye bırakıp bahçeye doğru yürümeye başlamıştım. Yoongi işi bitince Jimin'i alacağını söylemişti. Bahçeye çıktığım gibi beyaz ceketimin önünü kapattım. İlkbaharın ortasında olmamıza rağmen hava esiyordu. Yürürken düşünmeye başladım. Zaman ne kadar hızlı geçmişti. Kış ne çabuk bitmişti. Taehyung ile birbirimize ne kadar alışmıştık. Taehyung beni ne zaman bu kadar sevmeye başlamıştı.
Her şey çok hızlıydı. Üniversite sınavna bile azıcık kalmıştı. Bölümüme karar vermiş sayılırdım ve bu gün Taehyung'a söyleyecektim. Duyduğum korna sesi ile camda bana gülümseyen Taehyung'a baktım. Onu gördüğüm anda programlanmış bir robot gibi otomatik olarak sırıtıyordum. Sırıtarak koşar adımlarla arabanın ön kapısını açıp oturdum. Oturur oturmaz direkt kollarımı açıp ona kocaman sarıldım.
O da karşılık vererek elleriyle belimi sıkıca sarıyordu. Bunu her zaman yapıyordu ve çok hoşuma gidiyordu. Sanki orası ona özelmiş gibi geliyordu. Gülümseyerek ayrılırken boynuma minik bir öpücük kondurdu.
"Nasılmış benim tavşanım?"
Sırıtarak cevap verdim. Bana "tavşanım" demeyi çok seviyordu. Bu benim de çok hoşuma gidiyordu.
"Yorgun.. ya sen?"
Arabayı çalıştırırken yanıt verdi.
"Ben de aynı şekilde.. Eve gidip duş almak istiyorum."
Kafamı sallayıp arabayı kullanan Taehyung'ı izlemeye başladım. Gülümseyerek bana baktı ve ardından göz kırptı. Göz kırpması ile kalbim teklerken arka koltuğu işaret etti.
"Ah arkadaki paketi alabilir misin acaba?"
Sırt çantamdan dolayı zorlanarak arkamı döndüm ve merakla beyaz paketi elime aldım.
"Kocaman gözlerini daha da kocaman yapacağına paketi açmaya ne dersin?"
İşte şimdi gözlerim daha da büyümüştü. Gözlerimin kocaman olduğunu biliyordum ve çok kötü bir şeydi. Ama şu an bunu sorgulayamayacak kadar meraklıydım. Ellerim ile paketi ucundan yırtıp açtım. İçindekileri görmem ile minik bir çığlık atmam bir olmuştu.
Paketin içinden tavşanlı bir pijama takımı çıkmıştı. Şortu kısa ve pembeydi ama bir sorun olmazdı. Üstü ise yine pembeydi ve üzerinde minik tavşanlar vardı. Ben gülümseyerek pijamayı incelerken Taehyung tepkime gülümseyerek bakıyordu.
"Eee beğendin mi tavşancık?"
Çok beğenmiştim. Çok çok beğenmiştim.
"Taetae bu çoook güzel. O kadar güzel ki asla üstümden çıkarmayacağım!"
Araba kullanmasına aldırmadan kollarımı açıp hızla üstüne atladım ve sıkıca ona sarıldım. O ise kahkaha atıyordu.
"Jeongguk dur bebeğim kaza yapacağız. Bu kadar beğeneceğini bilsem farklı renklerinden de alırdım."
Yanağına uzun, sulu bir öpücük bırakıp geri çekildim ve pijamamı çantama özenle koydum. İçimden "alsana" demek geçse de hiçbir şey söylemeden sırıtarak ona baktım.
"Bunu herkesin yanında giymeyi düşünmüyorsun değil mi?"
Kıskandığını anlayıp sinsice gülümsedim ve masum rolü yapmaya karar verdim.
"Imm.. Giyeceğim de neden ki?"
Söylediği şeyi duyması ile kaşlarını çatması ve direksiyondaki elinin sıkılaşması bir olmuştu.
"Bebeğim o şortun ne kadar kısa olduğunun farkında mısın? Sadece evde giy diye aldım onu. Saçmalama istersen."
Hızlı hızlı konuştuğunda gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ama dayanamayarak kahkahamı salıverdim. O ise yaptığım şeyi anlamış gibi gülümsüyordu. Gülmemi durdurduğumda evime giden sokağa girdiğimizi fark ettim. Araba yavaşlamıştı. Taehyung ise sıkılmış gibi dudakların yalıyordu.
"Jeongguk sana bir şey soracağım."
Ciddileşmesi ile yutkundum.
"Sorabilirsin tabi ki Taetae.."
Gözlerini yoldan ayırıp bana baktı ve evimizin bir kaç ev ötesinde arabayı durdurdu. Genelde annem görmesin diye buradan inerdim. Bunalmış gibi kemerini çıkardı ve kafasını geriye attı. Tekrar bana baktığında kötü bir şey söylememesini diliyordum. Neden kötü bir şey söylesin ki. Kötü bir şey söyleyecek olsa bana hediye almazdı ki.
"Yarın kuzenim Sana'nın düğünü var. Büyük ihtimalle annem de orada olacak ve... durumu biliyorsun. Sana'yı çok sevdiğim için gitmek zorundayım. Gitmezsem çok kırılır... Yalnız gitmek istemiyorum. Benimle gelmek ister misin?"
Duyduklarım ile hüzünle gülümsedim ve elimi ellerinin üzerine koydum.
"Tabi ki gelirim Taetae. Ama insan şimdi mi haber verir ne giyeceğim ben yarın? Ah şaka gibi... Ailen ile tanışacağım ve bana bunu şimdi söylüyorsun. Üstelik giyecek hiçbir şeyim yok. Ah Tanrım rezil olacağım. Beni hiç sevmeyecekler. Senin yanına yakıştırmayacaklar. Ayrılmamızı isteyecekler. Ama Taehyung ben sana çok alıştım seni bırakamam ki. Yoksa sen beni bırakır mısın? Bırakmazsın değil mi Taehyung?"
Tek bir nefeste söylediğim şeyler karşısında Taehyung ifadesizce bakıyordu.
"Kook... Sen ne saçmalıyorsun?"
Tekrar konuşmaya başlayacağım sırada arkadan siyah bir kutu çıkardı ve kucağıma verdi.
"Sana zaten bedenine göre takım elbise almıştım. Ayrıca birisi ayrılmamızı istese bile onu asla takmam. Benim şu an hayatımdaki en değerli şey sensin. Kimsenin düşünceleri beni etkileyemez anlıyor musun?"
Yavaşça kafamı salladım. Ben bu adamı hak edecek ne yaptım hiç biliyordum.
"Taehyung bana sürekli hediye alıyorsun ve ben sana derslerimden dolayı hiçbir şey alamıyorum..."
"Jeongguk aramızda paranın, hediyenin lafı bile olmaz. Saçmalamayı bırak artık. Böyle yaparak beni üzüyorsun."
Ellerimi boynuna dolayıp dudaklarımızı birleştirdim. Ayrıldığımızda ikimizin de gözleri parlıyordu.
"Şimdi eve giriyorsun. Takım elbiseyi ve pijamayı deneyip bana fotoğraf atıyorsun. Sonra da ders çalışıyorsun."
Gülümseyerek kafamı salladım ve emniyet kemerimi açtım. Ardından kutuyu iki elim ile sıkı sıkı tutarak ayağa kalktım. Arabanın kapısını kapatmadan önce kafamı yavaşça içeri sokup gülümsedim.
"Görüşürüz sevgilim."
Aynı şekilde karşılık verdi.
"Görüşürüz bir tanem."
Kapıyı kapatıp koşar adımlar ile eve ilerledim. Eve girmemi bekleyen Taehyung'a el sallayıp hızlıca eve doğru yöneldim. Çabucak aldıklarını deneyip ona yollamak istiyordum. Özellikle de tavşanlı pijamayı.
-