-
Dersin bitmesine yedi dakika kalmıştı. Dersin başından beri elimdeki telefon ile kararsızlıkla bakışıyordum.
Annem:
Jeongguk
Özür dilerim
Artık eve dönebilirsin
görüldü
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum gerçi ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyordum. Her şeyin eskiye döneceğini bilsem düşünmeden gidebilirdim ama annemin sinirinin geçtiğinden emin değildim. Evden gitmeme o sebep olmuşken şimdi beni eve çağırıyordu. Ondan asla böyle bir şey beklemezdim. Zilin çalması ile birlikte çantamı toparlarken bir yandan gelen mesajları Yugyeom ve Jimin'e anlatıyordum.
Çantamı sırtıma aldıktan sonra koridora çıktık. Onlara fikirlerini sorduğumda ikisi de gitmemi söylemişti. Jimin her ne kadar üzülse de ailem ile aramı düzeltmemi istiyordu. İkimiz de birbirimize çok alışmıştık. Geceleri birlikte uyumak, ders çalışmak, sohbet etmek, bir şeyler içmek gerçekten güzeldi. Yugyeom ile vedalaşıp -beni şaşırtarak dudağıma çok yakın bir yerden öpmüştü- Jimin ile eve yürümeye başladık. Tekrar Bay Kim konusunu açınca açılmayı düşündüğümü söyleyerek geçiştirmiştim.
Hızlı adımlarımız ve Jiminlerin evinin okula yakın olması sayesinde hızlıca eve gelmiştik. Merdivenlerden çıkarken Jimin sık sık gelmemi yoksa beni pataklayacağını söylüyordu. Kıkırdayarak kapıya ulaştık. Hızla zile bastım. Bayan Park ile duygusal bir vedalaşma sonunda işte olan Bay Park'a selamlarımı iletip, büyük sırt çantamı sırtıma taktım. Jimin ile sıkı sıkı sarılırken kulağıma şans dilediğini söylemişti. Son kez onlara gülümseyip aşağı inmeye başladım. Dış kapıdan geçtikten sonra artık dışardaydım.
Kulağıma kulaklığımı takıp yürümeye başladım. Tek düşündüğüm şey eve gidince ne olacağıydı. Kavga etmemeyi umarak adımlarımı hızlandırdım ve şarkıyı dinlemeye başladım.
"Took you like a shot.
Thought that I could chase you with a cold evening.
Let a couple years water down how I'm feeling about you.
And every time we talk,
Every single word builds up to this moment,
And I gotta convince myself I don't want it.
Even though I do..
You could break my heart in two,
But when it heals, it beats for you.
I know it's forward, but it's true
I wanna hold you when I'm not supposed to.
When I'm lying close to someone else.
You're stuck in my head and I can't get you out of it.
If I could do it all again.
I know I'd go back to you.."
Şarkı sözlerine eşlik ederken gülümsedim. Bay Kim'den hoşlanmaya başladığımdan beri ne zaman bu şarkıyı dinlesem aklıma o ve gülüşü geliyordu. Bunu sadece Jimin'e anlatmıştım ve çok romantik olduğunu söylemişti. Bir gün ona bu şarkıyı canlı söylemek istiyordum. Hatta beraber bile söyleyebilirdik. Tabi eğer beni kabul ederse.. Yol boyu bu şarkıyı başa sarıp sarıp dinlemişti.
Beni özgüvenli hissettiriyordu. Evimizin önüne geldiğimde kulaklıklarımı çıkartıp pantolonumun arka cebine koydum. Derin nefes alıp tereddüt ile zile bastıktan sonra saçlarımı düzeltip beklemeye başladım. Çok geçmeden kapı açıldı. Annem donuk bir suratla kapıyı açtıktan sonra beni görmesi ile şaşkınlıkla gülümseyerek boynuma atladı. Ben ise şaşkınlıkla gülerek karşılık verdim. İşte bunu beklemiyordum.