15-"şans getiren yıldızlar"

9.2K 772 324
                                    

Bff jikook'a bayılıyorum.

-

Jimin ile uzun ders çalışmamızdan sonra onların terasında sıcak çikolata içerek sohbet ediyorduk. Hava kararmak üzereydi. Bir yandan ona Bay Kim'e karşı hissettiklerimi anlatmak için cesaretimi toplamaya çalışıyordum. Bildiğini çok iyi biliyordum ama asla çaktırmıyordu.

Sıcak çikolatamdan bir yudum alıp sarı, uzun kollu, civcivli pijaması ile tatlı bir şekilde gök yüzünü izleyen Jimin'e baktım. Benim üzerimde ise uzun kollu lacivert bir sweat ve beyaz eşofmanım vardı. Derin bir nefes gökyüzüne baktım. Ardından konuşmaya başladım.

"Jimin ben.."

"Taehyung'dan hoşlanıyorsun biliyorum."

Anlık kaşlarımı çatarak hiç bir şey yokmuş gibi gülümseyen Jimin'e baktım.

"Hayır, hoşlanmıyorum.. Yani ne hissettiğimi bilmiyorum. Çok karmaşık bir duygu. Aslında ondan hoşlanmak istemiyorum çünkü o homofobik işte."

"Aşık oldun o zaman."

Tek elimi yanağıma koyup kolumu tahta masaya yasladım.

"Hayır, öyle bir şey yok. Sadece.. sadecesi bile yok aslında. Sen Yoongi hyunga karşı böyle hissetmiş miydin?"

Gülümseyerek saçlarıyla oynamaya başladı. Jimin, Yoongi hyungu gerçekten çok seviyordu.

"Evet ve ben ona direkt tutulmuştum. Ah benim mavi kedim.. Çok özledim onu."

Gözlerimi devirerek cevap verdim ve elimdeki kupayla oynamaya başladım.

"Daha üç gün önce ona kalmaya gittin ve ayrıca ben Bay Kim'e aşık değilim. Olsam bile kaldıramam ve o bana asla karşılık vermez."

Jimin büyük bir kahkaha atarken ben de sinirle onu izliyordum.

"Jeongguk sen ona aşıksın. O da sana aşık. Bunu anlamayacak kadar saf olamazsın. Onun sana olan bakışlarından bile aşk akıyor."

"P-Peki neden bana böyle davranıyor?"

Bana düşünceli bir şekilde bakarak konuşmaya devam etti.

"O kadarını bilmiyorum. Belki de onu o kadar tanımadığım içindir ama adam cidden sana aşık olmasa bile senden net hoşlanıyor. Belki homofobik rolü yapıyordur? "

"Jimin.. Bana boşuna ümit vermez misin lütfen? Sonra üzüldüğümü biliyorsun."

Jimin sinirle nefesini verip eli ile kafama bir şaplak attı. İnleyerek elimle kafamı okşamaya başladım.

"Neden vuruyorsun be?!"

"Belki beynin yerine gelir diye her neyse. Bu şerefsiz adam her ne kadar seni üzse de senden hoşlanıyor ve şaka yapmıyorum artık şunu boş kafana sok yoksa ikinci şaplağı atacağım!"

Hızla geriye çekildiğimde kaşlarını çatarak bana bakıyordu ama ben hala anlamıyordum.

Madem beni seviyordu o zaman neden beni üzüyordu? İnsan sevdiğini üzmezdi ki. İnsan sevdiğine kötü söz söylemezdi. Oflayarak tekrar Jimin'e baktığımda tanrıdan sabır dilercesine gökyüzüne bakıyordu.

"Ama Jiminie.. Yoongi sana böyle davransa nasıl hissederdin?"

"Sonucu ne olursa olsun gider ona açılırdım. İçimde tutmaktansa bilmesi daha iyi bence ki Taehyung'un seni sevdiği bariz bir şekilde ortada iken senin açılmaman tamamen saçmalık. Bir şansını denemelisin bence. Olmazsa zaten kibarca reddeder."

Tek nefeste söylediği şeyleri sindirmeye çalışıyordum ama bana imkansız geliyordu. Aklıma gelen fikir ile hemen öne atıldım.

"Yoongi hyunga sorsak. Hem o ve Bay Kim çocukluk arkadaşı değil mi? Sahi Bay Kim homofobik ama eşcinsel arkadaşı var.. İlginç."

"Sırf bu yüzden kaç kez kavga etmişler biliyor musun?"

Duyduklarımla gözlerimi büyütüp devam etmesi için hiçbir şey söylemedim.

"Yoongi'ye sorma işine gelirsek. Bence o da benim gibi düşünüyor ama işin ucunda aşkımla buluşmak varsa tabi ki evet!"

Ellerini çırparak heyecanlı bir çocuk gibi söylediği şeyle kafamı iki yana sallayarak kıkırdadım. Bu çocuk şapşal bir aşıktı.

"Ara o zaman yarın müsait ise buluşalım."

Gülümseyerek masanın üzerindeki telefonunu aldı.

"Tamam dur bakalım.. aha buldum. Sevdiceğim aranıyor!"

Hoparlörü açıp masanın üzerine tekrar koyduğunda nasıl kaydettiğine bakarak kahkaha atmaya başladım. "Sevdiceğim" yazıp bir sürü kalp ve kedi koymuştu. Ben hala gülerken Jimin burun kıvırarak telefonuna döndü. Telefon biraz çaldıktan sonra açıldı.

"Alo sevgilim?"

Jimin heyecanla ve gülümseyerek yanıt verdi.

"Bir tanem şimdi Jeongguk aptalı yanımda. Sana bir şey sorucaz."

"Dinliyorum."

Kaşlarımla Jimin'in söylemesini işaret ettiğimde Jimin minik bir gülücükle konuşmaya devam etti.

"Şey.. Yarın müsait isen buluşalım mı? Jeongguk, Taehyung hakkında biraz konuşmak istiyor ama Taehyung'a bir şey söyleme sakın."

Heyecanla cevabını beklerken Jimin de benim kadar heyecanlıydı.

"Tamam, olur bebeğim. Yarın öğle molasında hastanenin yanındaki kafeye gelin. Hem bir şeyler atıştırırız. Ama beni çok tutmayın."

Jimin ve ben sevinçle aynı anda bağırdığımızda Yoongi hyung kıkırdamıştı.

"Oley be! Neyse aşkım seni çok özledim zaten tutmayayım."

"Ben de seni çok özledim."

"Bari burada yapmayın."

Söylendiğim sırada ikisi de kıkırdadı ve ardından veda edip telefonu kapattılar. Kapattıkları anda Jimin bağırarak bana koşup sarılmıştı. Gülümseyerek sarılmasına karşılık verdim ve ayrılıp yanıma oturdu.

"Yarın ne olacak çok merak ediyorum."

Kafamı sallayarak karşılık verdim. Gerçekten ben de merak ediyordum. Tek umduğum şey yarın beni güzel şeylerin beklemesiydi. Gökyüzüne baktığımda hava kararmış sayılırdı ve yıldızlar hafif belli oluyordu. Hafif gülümseyerek Jimin'e gökyüzüne bakmasını söyledim. O da baktığında ikimizde birbirimize bakarak gülümsedik. Jimin annesinin ona seslenmesi üzere içeri girerken son kez gökyüzüne bakarak fısıldadım.

"Bize şans getirin yıldızlar."

-

back to you Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin