''Nasıl yaparsın?!'' Diye bağırdı Efendi Yosef. Sesini çok net bir biçimde seçebilmiştim. ''Sana verdiğim, sana sunduğum onca şeyden sonra, sana olan tüm güvenim ve sadakatimden sonra, nasıl yaparsın?! Beni hayal kırıklığına uğrattın!''
''Sen neden bahsediyorsun, Baba?!'' Diye karşılık olan bağıran kişi ise kesinlikle Kont Jeon'du.
''Bana salak numarası yapma!'' Diye geri bağırdı Efendi Yosef. ''Neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun! Harrison, Theodore'un boynunda ısırık izlerini görmüş! Son günlerde sürekli senin odandaydı ve Tanrı bilir ne halt yiyorsun?!''
''Theodore mu?'' Diye sordu Kont Jeon sanki garipser gibi. O an, sadece ses tonlamasına karşın, kaşlarım havalanmış, gözlerimi kısmıştım. Bedenimi duvara yasladığım sırada, hafifçe eğildim. ''Ne yapmışım ki ben, Theodore ile? Isırık izi mi?'' Kocaman bir kahkaha patlattı.
Efendi Yosef sinirle hırlar gibi bir ses çıkarttı. ''Dalga mı geçiyorsun sen benimle?!''
''Benimle dalga geçen sen olmayasın, baba? Böyle bir şeyi nasıl benden bekleyebilirsin? Benim en başta bir sevgilim var. Öte yandan Theodore'un odamda olma sebebi ise hizmetkarım olması. İşlerimi yapıyor işte.''
''Şimdi çıldıracağım!'' Dedi Efendi Yosef isyan eder gibi. ''Bu lanet ısırığı senden başka kim yapabilir?!''
''Nereden bilebilirim ki? Belki Julius yapmıştır.'' Dedi Kont Jeon. İşte o an, omurgamdan tüm vücuduma doğru yükselen korkunç bir karıncalanma ve kaynar sular dökülme hissiyatini tecrübe etmiştim.
''Daha önce onunla olduğunu görmüştüm. Kim bilir neler yapıyorlar? Eh, Theodore da tanıdığım kadarıyla arzularının yönlendirilmesi ile yaşayan,
iradesiz bir kimse. Daha önce burada işe başlayan hizmetkarlarda hep yaşanan bir durum, Theodore'da da nüksetmesi çok muhtemel. Belki hayatımı kurtarırım diye, kendini Julius'a yamamaya çalışıyordur.''Kelimeler, Leydi Carmilla'nın söylediği gibi, belki de sadece kelime değildi. Ben hayatım boyunca tenimi bıçak gibi kesebilecek kadar keskin kelimeleri hiç işitmemiştim. Göğüs kafesim öyle ağır bir sıkışmaya girmiş, bedenimi öylesi bir titreme almıştı ki, ellerimi buz kesmiş, sanki vücudumdaki tüm kan, beynime doğru toparlanıp sıçramıştı. Devamında gözlerimi bir kararma ele geçirdi. Binlerce fişek ve yıldız, görüşümü gerçek anlamda karartırken, kör oldum resmen. Kulaklarım çınlıyor, biri adeta kapanıp sağırlaşıyordu. Midemi bir bulantı ele geçirdi ve ben, dengemi sağlamak için duvara tutunmak zorunda kaldım. Kalp atışlarımı artık duyamıyordum bile.
ah theodoreum... böyle kısa kısa yerler paylaşmayı hiç sevmiyorum, devamını paylasamadigim icin sahnenin ortasinda kesmek zorunda kaliyorum... keske raven ve saint izin verse de tamamini paylasabilsem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Servant | Taekook
Fanfictionkısa alıntılar kitabın bütün hakları @/poeticadreary'e aittir.