Bakışlarım ormanı aydınlatan dolunaya giderken, bedenim hala zangır zangır titriyor ancak bu korkudan ziyade, içimde zorlukla tuttuğum bir şeyi bastırıyormuşum gibi hissettiriyordu.
Bakışlarım dolunaydan çekilip karşıma doğru indiğinde, baktığım yüzleri içten içe tanısam da, tanımıyormuş gibiydim. Bir yerden çıkarıyor gibiydim ama kafamda hiçbir şekilde aslı astarı yerleşmiyordu.
Sadece biri.
Sadece birini hatırlıyordum ve bünyem o kişiyi öyle büyük bir intikam arzusu ile hatırlıyordu ki, kızıl saçlı kızın, ''Theodore...'' Diye titrek bir sesle bana seslenişini bile duymazlıktan gelmiştim. Adımlarım, sadece ona doğru ilerliyor, o ise geri geri yürüyor, gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Elim boğazına sarılıp sırtını kayaya yasladığımda, adeta transtaymışım gibiydim. Elimden kurtulmak için koluma vuruyor, tepiniyor ve ''Bırak beni!'' Diye bağırıyordu. ''Nesin sen böyle?! Bırak beni!''
''Son nefesini verir günahkarlar, seçilmişlerin kanlı avuçları arasında.'' Derken, gözlerimden yanaklarıma yayılan bir şeylerin varlığını hissediyor, tuttuğum iri yarı adam da tam da oraya bakıyor ve korkuyla bağırıyordu. ''Siktir! Bir çeşit ucubesin sen! Kurtarın beni!''
Boynunu sıkarken aynı zamanda dişlerimi sıkıyor, gözlerimin önünde nefes alma yetisini kaybediyordu. Diğerleri üstüme doğru çullanıp beni ondan ayırmaya çalışsa da, kılımı dahi kıpırdatamamışlar, ancak ben kolumun tersini onlara doğru savurduğumda geriye doğru düşüp yuvarlanmışlardı.Boğazını sıkan ellerimden başlayarak bedeni o ten rengini kaybederek solmaya başladığında, başımı arkaya atıp tam üzerimde duran dolunaya doğrukaldırmıştım. İçimden tüm bunların ne olduğunu anlayamayan kısım binlerce soru sorsa da, dışımdan ne yaptığımı bilir bir biçimde hareket ediyordum.
''Beni öldürmeye çalıştın...'' Dedim dişlerimin arasından. Üstüm başım kapkara kan içinde, yara bere dolu fakat, hiç olmadığım dinç ve güçlü hissediyordum.
Ellerimden bedenime akan bir his, göğe kaldırdığım yüzüme doğru hareket ederken, rengini kavrayamadığım koyu bir ışık, yüzümden göğe doğru bir çizgi halinde yansımış, dolunayın önünde belirivermişti. Ellerim arasındaki kalın boynu tek hamlemle rahatsız edici bir sesle kırıldığında, cansız bedeni kayanın üstünde öylece kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Servant | Taekook
Fanfictionkısa alıntılar kitabın bütün hakları @/poeticadreary'e aittir.