You Are All I Want.

4.2K 288 1.7K
                                    

Sınır: 170 oy + 800 yorum


HARRY

Yataktan sıçrayarak kalktım. Yaşananların bir rüya olmadığını idrak ettiğim an neden uyandığımı da gelen yüksek ses ile anladım. Yatağın boş tarafı kalbimin üzerine öyle bir ağırlık yükledi ki odadan nasıl çıktığımı bilmiyordum ama kendimi birkaç saniyede salonda buldum.

Koltukta oturan Dora'yı görünce ise hemen yanına adımladım ve sehpanın üzerindeki kumandaya uzanıp son seste açtığı doğum günü videosunu durdurdum. Birkaç saniye ekrana bakmaya devam edip ardından transtan çıkmış gibi bakışlarını bana çevirdi. O an fark ettiğim bir diğer şey kucağındaki kağıtlar ve sehpanın üzerindeki sarı zarflardı. Dora'nın elinde bir kalem vardı ki yan tarafında bulunan zarfın üzerindeki çizim ile gözlerim açıldı. Bu, bendim?

"Bebeğim?" dedim korkuyla. Daha gün ağarmadan elinde ne olduğunu bilmediğim şeyler ve son ses açtığı video ile ne halt ettiğini anlayamıyordum ve dudaklarından dökülecek her bir kelimeye muhtaç olsam da konuşmasından daha doğrusu söyleyeceği şeylerden korkuyordum.

Bana bakmayı sürdürdü ve dudakları kıvrıldı. Bir şey söylesin diye beklerken ilerleyip yanına oturdum. Etraftaki kırılmış bardak ve vazoyu kaldırmıştı halının üzerindeki pembe leke olduğu gibi duruyordu. Yastığın üzerine koyduğu mavi gülü eline alıp bana uzattı. Gülümsüyordu.

"Çok güzel değil mi hayatım?" Her şey normal gibiydi ama bir o kadar da normal değildi. Gülü elinden alırken fark ettiğim şeyle nefesim kesildi. Elleri kesikler ile doluydu. Hızla iki elini de tuttum ve dehşetle yüzüne baktım.

"Dora?! Ne oldu?" Sorduğumda sadece omuz silkti.

"Cam kırıklarını elinle toparlamadığını söyle bana?" Ellerimdeki ellerini çekip yanağıma götürdü. Ağlamak üzereydim. Kollarından tutup onu sarsmak ve kendine gel demek istiyordum. O kadar sakindi ki bu beni daha da fazla korkutuyordu.

"Canın acımadı mı?" diye sordum ve avuç içlerine dudaklarımı bastırdım. Gözleri doldu, yanaklarımda gezdirdiği elleri durdu. Gözlerini sıkıca kapatıp titrekçe nefesini verdiğinde gözünden bir damla yaş yanağına düştü.

"Benim canım acımadı ama senin canını çok acıttım Harry. Özür dilerim." Bunu neyi hatırlayıp söylediğini bilmiyordum. Belki de bu akşamdan bahsediyordu ama gözlerini açtığında içindeki o saf öfkeyi gördüm. Kaşları çatıldı ve bakışlarını televizyon ekranında duran insanlara çevirdi, Rick ve Mary'e.

"Onlardan nefret ediyorum!" Sesi oldukça öfkeli çıkmıştı. Bakışları tekrar beni buldu.

"Bizi ayırdılar! İkisinden de nefret ediyorum!" Ardından elini saçlarıma çıkardı ve bana biraz daha yaklaştı.

"Seni üzdüm, çok üzdüm değil mi sevgilim?" Sorarken sesi o kadar masumdu ki biraz önceki öfke dolu kadın gitmiş yerine başkası gelmişti sanki. Bu, ailesine karşı nefret besleyip bana sevgi gösteren kadın, ameliyattan önceki son dört aydaki kızla aynı kişiydi. Yine aynı şeylerin olmaması için içimden dua ediyordum.

"Hepsi onlar yüzünden!" Bir anda bağırması ile irkildim. Eline aldığı yastığı tutmasam televizyona fırlatacaktı. İzin vermedim ve ellerini tutup kendime çektim. Kolları gevşerken belime dolandı ve kafasını göğsüme yerleştirdi.

"Tek istediğim sensin." Fısıldadığında istemsizce gülümsedim. Ailesine bu nefreti barındırmasını istemiyordum çünkü ben bile onları affetmiştim ve bir yerde onların amacı da Dora'ya zarar gelmesini engellemekti, yanlış yöntem uygulasalar bile.

The Boss | Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin