Red Lipstick

4.5K 276 1.1K
                                    

Sınır: 140 oy + 800 yorum


DORA

Bay Malik'in şirketini Styles Holding'e gayet kolay bir şekilde vermesinin ardından bugün saat 11.00'da bir toplantı daha vardı. Harry'ye programını götürdüğümde telefonla biriyle görüştüğü için sadece başıyla onaylamıştı ve ben de oyalanmadan odasından çıkıp masama gelmiştim.

Toplantıda kullanılacak evrakları ayarlarken masamın önündeki deri sandalyeye bir bedenin oturması ile kafamı kağıtlardan kaldırdım. Gördüğüm surat ile derin bir nefes verdim. Kaşlarım istemsizce çatılırken tam ağzımı açacakken masaya konulan karton kahve bardağı ile gözlerim oraya kaydı.

"Sütsüz, şekersiz. Son derece acı, her zamanki gibi." Sırıtan surata yüzümü buruşturarak baktım. Kahvemi nasıl içtiğimi hatırlaması gururlanması gereken bir şeymiş gibi bakıyordu.

"Ne istiyorsun Nicolas?" Önceden bana da masum gelen bakışlarla elini uzatmıştı. Ama dediğim gibi bazı şeyler sadece eskidendi.

"Hadi ama Dora? Yeni bir başlangıç yapabiliriz bence. Hem artık aynı şirkete bağlı sayılırız." Histerik bir kahkaha attım.

"11 ayda baya bir şey öğrenmişsin Nicolas. Paranın köpeği olmak gibi mesela? Öyle ki; nefret ettiğin adamın şirketinde şimdi çalışmaya başladın, yani dolaylı olarak. Paranı Harry veriyordur gerçi Gusto'nun çalışanlarına harcayabileceği bir sermayesi bile kalmayana kadar Styles Holding'e devretti çünkü." Başımı sağ tarafa doğru eğip dudaklarımı büzdükten sonra acıyan gözlerle ona bakmaya başladım. Bu ifadem fazla uzun sürmeden hazırladığım evrakları sağ elime alıp göğsüme yasladım ve masamdan kalktım. Sol elime de getirdiği kahve bardağını alıp masamın önüne yürüdüm ki Nicolas da ayağa kalkmıştı.

"Şimdi müsaadenle, benim de on bir aydır en iyi öğrendiğim şeyi yaparak sevgili patronumun, altına yattığım adamın, yanına gitmem gerekiyor. Toplantı öncesi ön sevişme yapmaya bayılıyoruz da." Fısıldadım ve yanından geçip Harry'nin odasına doğru yürümeye başladım. Elimdeki kahve bardağını iki adım ötedeki çöp konteynırına attığımda Nicolas gözleri kocaman olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Yüzümde hiç samimi olmayan sırıtmam ile ona baktıktan sonra adımlamaya devam ettim.

Nicolas'tan ayrıldığım zamanlar asla ondan böylesine nefret edeceğimi düşünmezdim ama Styles Holding'le ortak çalışmada bulunduğundan beri fazlasıyla sinir bozucu davranıyordu. Harry'ye karşı davranışları, bana karşı davranışları, beni resmen bir orospu yerine koyması, ilişkimize laf etmesi ve Harry ile tartışmamıza sebep olacak saçma sapan hareketleri ile ondan iyice tiksiniyordum. Üstelik benim burada çalışmamı deli gibi sorun ederken şimdi kendi de doğrudan olmasa da dolaylı yoldan buraya bağlıydı ve dediğim gibi paranın köpeği olduğu için onca olay yaşanmasına rağmen Harry ile çalışıyor olmayı sorun etmiyordu. Bu konuda babası gibiydi. Para kazanmak varsa işin ucunda kiminle ve ne şartlarda çalıştığının bir önemi yoktu. Avukattı ama biliyordum ki en alâ yalanı atarak bazı yerlerden para koparmışlığı vardı. Piç herif.

Harry'nin odasına geldiğimde kapıyı tıklattım. Gelen tok sesi ile yüzüme sıcak bir gülümseme yerleşti. İçeriye girdiğimde üzerini tamamen sarmış beyaz gömleğinin kolları dirseğine kadar sıvanmış, masasında bilgisayarında bir şeyler yazan ki klavyede her gezen parmak hareketiyle pazıları sıkılaşıp gömleğin kumaşına baskı yapan, sevgilimi görünce yutkundum. Kaşlarının ortasında oluşan çizgi işine ne kadar odaklandığının göstergesiyken yanına doğru adımlamaya karar vermiştim ama gözlerini bilgisayardan kaldırdığında beni buldu. Alnındaki kırışıklık anında düzeldi.

The Boss | Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin