P- Neden?

37 5 5
                                    

Elsa telaşla arabasını çalıştırdı. Kafası oldukça karışıktı.  Phoenix'i üç yıldır tanıyordu ve o ilk defa böyle tuhaf davranıyordu. Elsa telefonu açtığında,
"Lütfen eve gelir misin Elsa?"demiş ve başka bir şey söylemeden kapatmıştı.

Elsa'dan  "eve gelmesini" istemişti.

Elsa'ya "lütfen" demişti.

Tanıştıklarından beri ilk kez ağzından bu kelimeyi duyduğuna inanamadı. Neden onu çağırmıştı ki? Yanında o kadınla gitmişti. Acaba akşam yemeğini hazırlamaları için gönderdiği ekip sorun mu çıkarmıştı? Yol geçmek bilmiyordu. Yaklaştıkça kafasında ilginç senaryolar kuruyordu. Şimdi eve girecek, ve yemek masası bomboş olacaktı belki sonra Phoenix onu azarlayacak  ve o buz gibi sesiyle bu gün bu ikinci hatan Elsa ! deyip kovacaktı. Ya da o kadın bir hırsızdı ve Phoenix'i bayıltıp her şeyi alıp kaçmıştı. Kendi düşüncelerine göz devirdi. Saçmalama Elsa, kadının adası var ne hırsızlığı? 
Gerçekten endişeli olduğu durumlarda beyni var mı yok mu pek emin olamıyordu. Ufak tefek işleri halletmek ya da eve birkaç dosya götürmek dışında Phoenix'in evine gitmezdi. Bir kere patronuna ulaşamamış ve çat kapı gitmek zorunda kalmıştı. İçeriye girdiğinde yüzü kızarmış ve kusura bakmayın efendim gelmek zorunda kaldım demişti. Çünkü moda dergilerinden fırlamış gibi bir kadın yarı çıplak bir halde merdivenlerden iniyordu . Phoenix kadına hemen evden çık diye emir vermişti.  Kadın ikiletmeden çıkmıştı.

Gördüklerine anlam verememişti ama zamanla şirkette ki kızlardan duyduklarıyla,hatta magazin haberlerinde okuduklarıyla patronunun nasıl biri olduğu hakkında fikir edindiği söylenebilirdi. Phoenix hakkında herkesin bir fikri vardı ama kimse tam olarak kim olduğunu bilmiyordu. Elsa da onlardan biriydi.

Elsa kapı ziline bastı. Kapı otomatiğinden Phoenix'in sesi duyuldu.
- Elsa sen misin?
- Evet efendim.
Kapı açıldı. Ve içeriye girdi. Elsa'ya göre bu ev insanın içinde bir mağara'da sıkışmış hissi uyandırıyordu. Evin mimarisi oldukça ilginçti, tasarımı, eşyaları rengi her şeyiyle  mükemmel bir eser gibi görünüyordu. Aslında bu modern evin onda bu tür bir his uyandırması muhtemelen Phoenix'e içten içe acıması ve eve her geldiğinde bir an önce  çıkmak için can atmasıyla ilgiliydi. Evin giriş katı oturma alanı ve mutfaktan oluşuyordu. Koridor da ki tablo Elsa'nın her zaman dikkatini çekerdi. Siyah beyaz çizgilerin iç içe geçmesiyle sonu gelmeyen bir tünel oluşturulmuştu.Perspektif kullanılarak çizilmiş bir tabloydu ve o tünelin çıkışında küçük bir ahşap kapı aralanmış bir şekilde duruyordu. Kapının ardından aleve benzeyen bir ışık süzülüyordu. Bu tabloyu Phoenix yapmıştı. Altında imzası vardı. Adam her anlamda nasıl bu kadar mükemmel olabilir diye düşünmeden edemedi.

Yatak odası üst kattaydı muhtemelen çünkü gördüğü o moda dergisinden fırlama kadın yukarıdan gelmişti. Bu düşüncesi yüzünden kendine kızdı.
- Sanane Elsa?   Yatak odası neredeyse nerede!
Bu arada Phoenix neredeydi? Mutfakta olsun ya da olmasın yemekle ilgili bir sıkıntı var mı diye bakmak için mutfağa gidecekti. Tedirgin adımlarla mutfağa doğru yürüdü. Yemek masası doluydu. Hatta hiç dokunulmamıştı. O sırada karnının acıktığını farketti. Ah şu zenginler! Böyle bir masa nasıl bırakılırdı. Gerçi kadının tipine bakılırsa yemek yer gibi bi hali yoktu. Ayrıca nasıl önemli ve acil bir işleri varsa yemek masasına uğramadıkları kesindi.

O sırada aşağıdan Phoenix'in sesi geldi.
- Elsa buradayım. Aşağıya gelir misin.
Elsa o an aşağıya hiç inmediğini farketti. Evin o kısmının ne için ayrıldığını bilmiyordu. Ufaktan bir ürperti hissetti. Bu adam oldukça tuhaf birisiydi ve bir pisikopat çıkarsa hiç şaşırmazdı. Merdivenlerden indi. Burası siyahtı. Yani tamam bütün ev siyahtı ama burası en koyusuydu. Neredeyse karanlık denilecek kadar koyu. Üstelik kırmızı ışıklarla loş bir ortam yaratılmıştı. Biraz daha ilerleyince duvarın dibinde büzülmüş Phoenix'i gördü. Bir bacağını uzatmış, diğerini bükmüş ve başını dizinin üzerinde ki koluna gömmüştü.  Elsa onu tanımasa perişan göründüğünü düşünebilirdi. O kırmızılı kadın neredeydi? Burda ne oluyor ya! Diye çığlık atmak istedi.
-Efendim iyi misiniz?
- Elsa iyi değilim. İlacım bitmiş. Şöförü bu gün göndermiştim. Çocuğunun doğum günüymüş. Kimi arasam bilemedim özür dilerim. İlacın kutusu şurada, masanın üzerinde. Cüzdanımda yukarıda girişte asılı ceketin içinde. Lütfen acele et.
Phoenix bunları söylerken Elsa onun bir çeşit kriz geçirdiğini düşündü. Adam terden sırılsıklamdı. Yaklaşıp ateşini kontrol edemese de şuan 40 derece vardır diye düşündü. Bu adam hasta mıydı ki? Üç yıldır onu bu halde hiç görmemişti. Kafası bu düşüncelerle doluyken gayet hızlı hareket etmiş ve çoktan sokağa fırlamıştı. Eczaneden ilacı aldı. Oldukça yüklü bir ödeme yaptıktan sonra şaşırdı ama bir şey sormadan eczaneden çıktı. Çıkar çıkmaz geri dönüp bu ilacın ne işe yaradığını sormamak için kendini zor tuttu. Adam orada ölüyor Elsa sonra merak et! Koşarak eve döndü.

KOBAY GEN -P53Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin