" Sessizlik!"
Devasa duruşma salonundaki uğultu, tokmağın tahtayla buluştuğu an çıkardığı boğuk sesle yavaş yavaş yok oldu. Geriye sadece rahatsız edici bir sessizlik kaldı.
Tabii herkes için bu sessizligin anlamı farklıydı. En azından arka sıralardan birinde gergince oturan Ron Weasley için böyleydi. Mesela herkesin görebileceği şekilde oturan sihir bakanı Gellert Owen için can sıkıcıydı. Her daim sıkılmış ve uykuya ihtiyacı varmış gibi yarı açık duran gözleri şu duruşma bitse de eve gitsek der dibi bakıyordu. En sağında oturan baş seherbaz Shacklebolt için bu sessizliğin anlamı gerginlikti. Çünkü yüzünde Ron nun daha önce hiç görmediği kadar karanlık ifadeler geziyordu.
Bakan Owen nın solunda oturan Helen Terra içinse bu bir zafer olmalıydı. Evet, Ron onun hakkında kesinlikle böyle düşünüyordu. Haftalardır kadının bu anın gelmesini beklediğini biliyordu. Koyu kahverengi gözleri, duruşma salonunun ortasındaki sandalyede elleri kolları bağlı oturan Ginny nin üzerindeydi. Ron, etrafındaki kafese bakarken bile kalbi sıkışıyorken kadının bunu nasıl yapabildiğine şaşırıyordu.
Neyseki Ginny nin arkasında kalıyordu. Gözlerine bakmaya cesareti yoktu çünkü ne kendine ne de cebinde duran asasına güvenmiyordu. Hermione bir haftadır kayıptı... Artık Ginny nin gözlerine yumruklarını sıkmadan bakabileceğini sanmıyordu.
Acaba duruşmadaki bu sessizlik Ginny için ne anlama geliyordu?
Zafer?
Can sıkıntısı?
Korku?
Duruşmada bulunan tek Weasley kendisiydi. Ailesi, Ginny Azkaban a girene kadar - aksi imkansızdı - gözetim altında tutulacaktı. Uzun ısrarlar ve çenesini kapalı tutacağına dair verdiği yeminler sonucu Kingsley i katılmaya ikna etmeyi başarmıştı Ron.
" Ben sihir bakanı Gellert Owen, 4 Eylül, 2002 tarihinde açılan Ginevra Molly Weasley davasında tamamen tarafsız olacağıma yemin ediyor ve duruşmayı başlatıyorum." Mr. Owen, isteksizce tokmağa vurdu. Uykulu gözlerini Ginny e çevirdi. " Sen kızım, doğruları söyleyeceğine yemin ediyor musun?"
Ginny etrafında oturan kalabalık salona baktı. Herkesin meraklı bakışları kendisinin üzerindeydi. Sanki hepsi ona bir canavarmış gibi bakıyordu. Dağınık topuzu ve uykusuzluktan şişen göz torbalarıyla tam bir piskopat imajı veriyor olmalıydı. Kalbinin korkuyla atması gerekirdi ama hiçbir şey hissetmiyordu Ginny. Sadece bu duruşmanın bitmesini ve yalnız bırakılmayı arzuluyordu. Artık ne olacaksa olsun... Bellatrix yine onu yalnız bırakmıştı. Eger bir piskopat gibi davransaydı her şey onun için daha kolay olurdu çünkü. Başını yavaşça olumlu anlamda salladı.
" Yemin ediyorum."
" Bugün buraya Narcissa, Lucius Malfoy ve Harry Potter ın cinayetlerinden suçlandığın için çıkarıldın." dedi bakan. " Savunman ya da eklemek istediğin bir şey var mı?"
Ginny başını iki yana salladı.
" Evet veya hayır şeklinde cevap vermen gerekiyor." dedi Mr. Owen.
" Hayır." dedi Ginny.
Ron gözlerini yumdu. Işte bu, ona en mantıksız gelen şeydi. Nasıl oluyor da Ginny onları öldürme planları yapıp içine şeytan kaçmış gibi savranırken ertesi gün çaresiz ve kırılgan görünebiliyordu? Eğer Harry ve Hermione ye zarar vermediğini bilseydi, neredeyse ona acıyacaktı. Yoksa rol mü yapıyordu? Artık bu ikilemlerden gına gelmişti.
" Bu suçlandığın cinayetleri üstlendiğin anlamına mı geliyor?"
Ginny yanıt vermedi. Etrafında sarılı duran parmaklardan birine başını dayadı. " Size hayır desem bile bunu kanıtlayamam..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Murderer [ Harry Potter ]
FanfictionLord Voldemort her geçen gün ölüme biraz daha yaklaştığını biliyordu. Ruhlarının parçalarının o küçümsediği on yedi yaşındaki oğlan tarafından birer birer yok edildiğini hissetmek, ölümsüzlüğüne olan tam inancının sarsılmasına neden olmuştu. Savaşı...