Yazarın notu:
Selammm. Bölüme başlamadan size ufak bir bilgilendirme geçmem lazım. Geçen bölümde bu kısımlarda tıkanıp atladığımı söylemiştim, hatırlıyorsunuz değil mi? Evet, bir sebebi varmış hahah. Anladığım kadarıyla bu bölümün okuduğunuz dokuzuncu bölümden önce gelip tamamlanması gerekiyor. Ben buna göre kitap dosyasında gerekli düzenlemeleri yaptım ama tabii siz işin arka mutfağında olduğunuz için ufak kazaları gözlemleyebiliyorsunuz sksksk
Neyse bitmemiş kitap sonuçta, olur böyle şeyler. Biz asıl işimize bakalım. Güzel bölüm oldu valla.
Keyifli okumalar.
Ben daha fazla yazmaya ve bunun gibi başka açıkları kapatmaya koşuyorum.
Öpüldünüz,
Ekin
Göz açıp kapayıncaya kadar karma konsey günü geldi çattı. Cadı türüne mensup olmayan birçok büyülü varlıklarla yapacağımız diplomasi görüşmeleriydi bunlar. Kimse yine ne yapacağını bilmiyordu ama ne yapmayacaklarını biliyorlardı. Kimliğimin öğrenilmesinden gerçek anlamda korkuyorlardı. Korkunun duyular tarafından somut hissedilmesi normal değildi ama kadimlerle girdiğim oda korkuyla dolup taşıyordu.
Biraz pudra odasında zaman öldürüp o korkuyla dolu odadan uzak durmaya çalışıyordum ki kadimlerin maiyetindeki genç cadılardan biri beni çağırdı. "Kızıl Cadım, kıyafetleriniz geldi."
Derin bir nefes alıp saklandığım yerden çıkmaya hazırlandım. Moda beni biraz olsun sakinleştirebilirdi. Kapıyı açtım ve açmamla üstüme bir şey sıçradı. Bunun bir insan bedeni olduğunu çevikliği ve kıvraklığı yüzünden anlayamamıştım. Ancak bana uzun uzun sarıldıktan sonra gerileyen ve görüş açıma giren Gwendoline Rebelleiche'yi tanıyınca her şey mantıklı gelmeye başladı. O garip büyülü hiperaktivitesiyle içerideki onlarca kadime rağmen şovunu yapmaktan kaçınmamıştı.
"Erin! Güzelim. Seni görmeyeli yıllar olmuş gibi hissediyorum," dedi sevinçle.
"Tam bir yıl oldu aslında."
"Fiona'ya kaç defa söyledim. Getir şu kızı, iki lafın belini kıralım, diye. Ah, ama neler olmuş bebeğim? Ben anlamıştım zaten. Daha başı böyleyse..." Sanki yalnızmışız ve yetişmemiz gereken bir konsey yokmuş gibi sakin davranıyordu.
"Evet, demiştin. Ben de hak vermiştim ve o daha buz dağının görünen kısmıymış Gwen," diyerek gülümsemedim ben de umursamama kararı alırken. Kendimi konsere çıkmak üzere olan bir mega star gibi hissetmiştim. Onu bekleyen binlerce insanı kulisinden lak lak ederek bekletebilecek kadar önemli biriymişim gibi...
"Korkunç şeyler... Korkunç. Ama iyi yanından bak güzelim. O asil duruşunun hakkını verecek bir pozisyondasın artık."
Biz lafa kendimizi kaptırmış konuşurken kadimlerden birisi boğazını temizledi ve ikimizin de ona dönmesini bekledi. "Yalnız Bayan Rebelleiche, Kızıl Cadımızı çok tutmasak... Az vaktimiz kaldı."
Gwen gözlerini devirdi. "Aman yemedik cadınızı. Getirdim istediğiniz şeyi işte. Daha ne konuşuyorsunuz? Bulabiliyorsanız bulun bakalım başka Giz Kumaşçısı daha." Kaşını tehditkâr bir edayla kaldırıp birkaç kadime baktı. Sonra tekrar bana dönüp onları hiç saymaya devam etti. "Bak görüyor musun? Bana alışverişe bile gelmeyen burnu havada cadalozlar nasıl da kapımda bitti istedikleri simya kumaşları başka hiçbir tasarımcıda olmayınca."
"Terzi," diye düzeltti arkadan birisi.
Gwen iki kaşını birden kaldırıp büzdüğü dudaklarıyla arkasına döndü. "Tabii... Sizin gibi en son ortaçağda bir pazar alanından alışveriş yapmış fosiller için moda ve tasarım çok yabancı geliyor olabilir. Normal. Fakat pek değerli hanımefendi, ben bu işin lisanını okudum. Yetmedi büyüyle sentez bilimine giriştim. Teoride olan pek çok şeyi de hayata geçirdim. Yani, o zevksiz giyimini de, sarkmış gıdığını da benden uzak tut ve git başka yerde homurdan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kızı Ağladığında - Kitap
FantasyVHARTLOX CADI AKADEMİSİ SERİSİ - 2. KİTAP 🔮 💫 Erin serbest bıraktığı gücün büyüklüğünden bihaberdir. Aslına bakılırsa tüm cadılar neyle karşı karşıya olduklarını gerçekte bilmiyordur. Oysa baksalar tanrısal varlıkların tir tir titreyişine, kıyamet...