1. BÖLÜM - BİR DİLEK TUT ERİN!

4.2K 273 446
                                    

"Biraz acele edemez misin Critza?" dedim kanatlarıyla bir sokak kedisini sevmekle meşgul periye. "Carmen geç kalınmasından hiç hoşlanmıyor. Biliyorsun."

"Carmen'den hoşlandığım söylenemez," diye karşılık verdi Critza hiç istifini bozmadan. "O kızda bir şey var. Beni görebildiğine yemin edebilirim."

"Hadi ya, ne demezsin." Gözlerimi devirdim. Dünya'nın en dramatik insanı yanımda uçuşan bir peri kızı görecek ve bu konuda tek kelime etmeyecekti, ha? "Onunla olan arkadaşlığınızı kıskanıyorum demiyorsun da..."

Sonunda Critza'nın ilgisini çekebilmiştim. "Seninle arkadaş olmak istemediğimi söylemiştim."

Evet, diye geçirdim içimden. Söylemiştin. Olabilecek en rahatsız edici şekilde hem de.

Bir gün duş alırken Critza içeri dalmıştı.

"Critza! Bu konu hakkında konuşmuştuk," diye haykırmıştım.

"Üzgünüm. Kafama takıldı da... Yani, artık söz konusu bir savaşçı genç olmayınca..." diye başlamıştı sırtı dönük şekilde. Kanatları istemsiz seğirmelerle arkasında dalgalanmıştı. "Bu aramızda bir şeylerin ilerleyebileceği anlamına mı geliyor?"

"Hayır, Critza. Biz sadece arkadaşız," demiştim ben çığlık atmamak için büyük bir mücadele verirken.

Critza'ysa, "Seninle arkadaş olmak istemediğime karar verdim. Sen korkunç bir arkadaşsın," deyip üç günlüğüne ortadan kaybolmuştu. Tabii, gitmeden duşun suyunu donma derecesine düşürmüş ve bana zoraki bir ice bucket challenge yaşatmıştı. Anneme neden duş borumuzun buz tuttuğunu anlatana kadar canım çıkmıştı.

Critza hakkındaki tedirginliklerimin haklı olduğu ortadaydı. Ama ona da kızamadığımı fark etmiştim. Gerçekten beni anlamaya çalışıyordu ve olası cüretkârlıklarını törpülüyordu. Zamanla hırçınlaşıp çekilmez davranması normaldi.

"Critza! Hadi dedim," diyerek koluna asıldım. Şu an beni artık her kim havayla boğuşurken görüyorsa umurumda değildi. Critza'yı en son başıboş bıraktığımda kadimlerden oluşan bir çete evimize çay içmeye gelmişti. Bu annem için çok İngiliz ve aşırı cadıvariydi. Çayına attığı şekeri bile büyüyle karıştıran, sonuna kadar sihre bulanmış kadınlardan bahsediyoruz burada.

"Carmen'e geç kalmayı o kadar istemiyorsan kütüphane ziyaretini ertelemeyi deneyebilirsin."

"Tabii, sonra Saralondé'den bin laf işiteyim. Kitap teslim günleri konusunda çok hassas."

Sara için kitabın bir büyü kitabı olmasına gerek yoktu. Hatta daha önce dolabına canavarlık yaptığı cadılardan ödeme olarak aldığı büyü kitaplarından fazlasıyla sıkılmıştı. Evdeki küçük kitaplığımla tanışınca o kadar sevinmişti ki bir süreliğine onları döne döne okuyarak ödeme talep etmemişti bile. Fakat bu sonrasında daha talepkar olmasına yol açmış ve Şikago Merkez Kütüphanesi'nden destek almam gerekmişti. İnanır mısınız, bu sayede şehrin göbeğinde, kütüphanenin içinde bir büyü arşivi olduğunu öğrenmiştik. O kadar çok akademisyen girip çıkıyordu ki... Kim bilir kaç kez çarpıp kuru bir affedersinizle sıyrıldığım ve ölmediğim garip iblisler, cinler olmuştu burada.

"Hem ben neden senin sokak arasında boş boş oyalanmanı bekleyeceğim diye planlarımı aksatıyorum ki?" diye tısladım.

Bir anda rahatlamış gibi görünen Critza üstüme atıldı ve gözlerimi kapadı. Kanatlarının karşı konulamaz gücüyle beni caddeye iteklerken konuştu. "Çünkü beklediğin ben değilim." Ardından gözlerimi açtı. "SÜRPRİZ!"

Deniz Kızı Ağladığında - KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin