5. BÖLÜM - DENİZ KIZI AĞLARSA

1.6K 151 78
                                    

Sıra geldi kitaba adını veren bölüme. Yine wattpadde ilk haliyle okumuş olanlarınıza tanıdık gelebilecek bir bölüm. Onlar için de ilk kitabı bu şekilde okuduktan sonra bakalım ne hisler uyandıracak...

Yorumlarınızı bekliyorum.

Yazarınız: Ekin S Koch


Suyun üstündeydi. Altından çıkınca bir daha içine giresi gelmemişti. Ama denizlerden, göller ya da akarsulardan kopamamıştı. Bu mümkün değildi. Hem topraklarda göreceklerinden hala ölesiye korkuyorken kendine biraz zaman tanıması iyiydi. Evet, bir an önce işe koyulmalıydı, zamanı kısıtlıydı; bunu biliyordu. Ne yazık ki yabancısı olduğu bir dünyada her ne kadar her adımını önceden düşünmüş olsa da yeterince cesur olamıyordu. Yapacağını yapmıştı hem, işler beklediği gibi gitmese de lehine gitmişti. O halde kendine biraz zaman tanıması en doğal hakkıydı.

Suyun üstünde bir eko gibi seke seke, varlığının ve yokluğunun arasındaki ince çizgi seçilmez bir şekilde ilerliyordu. Bir oradaydı, bir parmak uçlarının suya değdiği yüzeyden dalgalar yayılırken metrelerce ötesinde... Yanıp sönen bir ışık gibi zamanın algısını bozuyordu. Bunu da sırf insanların zayıf bedeniyle sınırlı olmadığını gösterip Titan egosunun tadını çıkarmak için yapıyordu. Her şeyden önce özgürlüğünü tüm benliğinde hissedebiliyordu bu gereksiz oyunuyla. Olasılıkların artık ona açık olduğunu, varlığının ve doğrularının sınırlarının olmadığını net bir şekilde görmesini sağlıyordu.

Tethys sonunda nihai uyanışına erdiğinde, kabuğunu bulup yekpare bir bedene sahip olduğunda, dünyaya ve gerçeklerine bir göz atmış ve neler görmüştü neler. Ama yeterli değildi. Tamamen anladığı söylenemezdi. Doğayı anlamış, hissetmiş ve yaşamıştı. Ne acılar çektiğini, nasıl katledilip insan ırkına oyuncak olduğunu kendi gözleriyle görmüştü. Biliyordu, artık güzel çok az şey kalmıştı. Olanı çarçur etmiş, usanmadan tüketmişlerdi.

Ezeli Suyun Tanrıçası, onlara ve Dünya'larına ilk defa merhametle dokunan kişi, buna öylesine hınçlanmış, öylesine delirmişti ki denizler son birkaç gün huzursuzdu. Dalgaları kudurup köpürmemişti. Bahsettiği huzursuzluk öyle bir şey değildi. Tethys'in ne gücü, ne de ruh hali denizleri, okyanusları kontrol etmeye yetmezdi. Bu kocasının yapabileceği bir şeydi. Tethys'in gücü bakımdı, ehlileştirmekti; güzelleştirmek, iyileştirmekti. O öfkeliyse, o huzursuzsa doğa da öyleydi. Öyle de olmalıydı. Bu ahmak insan evlatlarının adam olması için fena bir derse ihtiyacı vardı. Orası kesindi.

Sanki düşünceleriyle dalga geçmek ister gibi, nispeten yapar gibi...

Tethys birden irkildi. Suyun dinginliği iğrenç bir vuruşla darmadağın olmuştu. Çarşaf gibi olmuş denizin üstünde az önce atılan şişenin tam düştüğü yerden sitemkâr dalgalar genişliyordu. Şişenin içinde kalmış alkollü sıvı denize yayılıp suyun enginliğinde silinse de bir süre yüzeyde kalıp ağır ağır derinlere gömülen cam şişe doğayı kirletecekti.

Burnundan soluyan kızgın bir Tanrıça ikinci adımında sahilin kemik rengi, yuvarlak taşları üstünde bitivermişti. Saçları hafifçe arkasında dalgalanırken şakaklarını okşayan kar beyazı kanatlar hiddetle geriye çekilmiş, gözleri kanayan bir ırmağa dönüşürken görüşünü kesmemek için saçlarının arasına akmıştı.

Sahilde dengelerini bulmakta güçlük çeken bir grup genç dolaşıyordu. Üstlerinde salaş kıyafetler, yarısı arkalarındaki sahile bırakılmış, ellerinde insanların bira dediği uyuşturucu sıvı, şarkıdan kırma bir şeyler mırıldanıyorlardı. Ara ara birisi yanındakini dürtüyor, bağıra çağıra düşük bir espri yapıp rezil bir kahkahayla da buna eşlik ediyorlardı. Dakikalar öncesine kadar ne güzel, sessiz ve sakin bir geceydi bu.

Deniz Kızı Ağladığında - KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin