Tethys
Dalgalanan suyun ardındaki görüntüye baktı. Güneş ışığı içeride binlerce tona kırılarak derinlere dağılırken net görmesi zordu. Yine de taze etin ve sıcak kanın kokusunu alabiliyordu. Kışkırtıcı bir esanstan çok mide bulandırıcı, çürükçül bir yaratık gibiydi O'nun için. İsraf, ilk andan beri böyle demişti.
Ne var ki o yaratığa şimdi hiç olmadığı kadar ihtiyacı vardı.
Suyun içine daldırılan bir ayak kabarcıklar ve köpükler saçarak suyu bulandırdı. Hiç önemi yoktu. Birkaç adım daha ve O'nun olacaktı.
Genç bir kadına ait olduğunu anladığı beden ürkekçe suyun derinlerine doğru yürümeye devam etti. Su bedenini rahatlatsa da onu tedirgin eden bir şey olduğu kesindi. Belki tatlı bir melodi onu rahatlatır diye düşünürken en kuvvetli büyülerinden birini o küçük gölede saldı.
Hiçbir müzikte olmayacak kusursuzluktaki notalar kadının beynine işlediği gibi hareketlerine de yansıdı. Artık kontrolün onda olmadığını biliyordu. Şimdi O'na aitti.
Su kadının kalçalarına gelirken etrafındaki su kabarıp şekillenmeye, tıpkı bir ağ gibi açılmaya başlamıştı. Ama bunun farkında dahi olmadığına emindi. Transa girmiş bir şekilde kucağına koşuyordu çünkü.
Genç kurbanın elleri de suya kendini bırakınca daha fazla bekleyemedi ve parmak uçlarına asılıp onu kendine çekti. Sadece saniyelik geçen bu sürede kadının bedeni suyun dibini boylamıştı. Sığ kıyıda yusyuvarlak taşların üstüne kapaklanmış, çırpınan bedeni kendini kurtarmaktan acizdi.
Sanki vücudundaki her hücre tonluk ağırlıklarla yer değiştirmiş gibi aşağı çekiliyordu. Kadının boğazından yükselen çaresiz bir çığlık boğuk bir ses yayıp hava baloncukları şeklinde yüzeye fışkırdı.
Kendisiyse bu çırpınışla öylesine keyiflenmişti ki onun yüzüne yaklaştı. Çatık kaşları ve acıyla bükülmüş yüzü her şeye rağmen güzel ve çekiciydi. Şanslıydı, düzeltecek çok şey yoktu. O'nu görüp göremediğinden emin değildi ama gözleri ani bir şokla açılmıştı
Belki var olandan daha fazla olmazdı ama artan panikle kendinden geçmişçesine çırpınıyor, etini yırtmak ister gibi kıvranıyordu genç kadın boğulurken. Ciğerlerindeki havanın çoğunu çığlıklarıyla kaybetmişti zaten. Çoktan gözlerinin karardığını, başında neredeyse onu patlatacak bir basıncın varlığını hissediyordu.
Tam genç güzel O'nun saldırısına teslim olup can verecek ve bedenini O'na bırakacakken kuvvetli erkek kolları suya gömülüp kadının kollarını kavradı. Onu sertçe geri çekerken yalnızca bir anlığına kadın kafasını suyun altında çıkarabileceğini düşünmüş, yüzü ani bir umutla aydınlanmıştı.
Ama hayır, O'nun parmakları arasına girmiş kimse ondan kaçamazdı. Çok kısa süre önce olmuş bir istisna dışında tabii. Bu O'nu şaşırtmamıştı. Zaten bekliyordu. Ama hazırlıksız yakalanmıştı işte...
Şimdi bunların sırası değildi. Gücünü toplamak için atılması gereken ilk adımı atıyordu. Sonrası olanca hızıyla gelirdi zaten. Sayılmayacak kadar fazla yılları bunu planlayarak geçmemiş miydi? Gideceği herkesi, atacağı her adımı biliyordu.
Şu ana döndü. Bu aptal adam, yanında olduğu ve belli ki sevdiği kadını kurtaracak değildi. Bir gözleri olsa kısmış olurdu.
Su aniden kaynayacak kadar ısındı, ama ne genç kadın ne de O'nun için. Elleriyle suyun altındaki boyunu aşan o güçle uğraşan adam için. Pes bir erkek çığlığı suyun üstünden varla yok arası duyuldu. Anında geri çekilmişti. Ama hayır, hala pes etmemiş, onu yakacağını bilse de tekrar suya sokmaya çalışmıştı ellerini. Ne yazık ki su, sanki etini kabul etmezmiş gibi dışarıda bırakmıştı. Dalgalanan yüzeyi sert bir zemin kesilmişti bu çaresiz adam için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kızı Ağladığında - Kitap
FantasyVHARTLOX CADI AKADEMİSİ SERİSİ - 2. KİTAP 🔮 💫 Erin serbest bıraktığı gücün büyüklüğünden bihaberdir. Aslına bakılırsa tüm cadılar neyle karşı karşıya olduklarını gerçekte bilmiyordur. Oysa baksalar tanrısal varlıkların tir tir titreyişine, kıyamet...