1 hafta sonra
Deva
Eve yavaş yavaş taşınırken bu kadar yorulacağımı hiç düşünmemiştim ve Gece bu süre zarfında annemlerde kalmıştı.
O günün sabahı ilk işim zaman kaybetmemek için ev sahibini aramak olmuştu.
Aklımdaki bütün soruları ona sormuştum ve ikimizde iyi anlaşmıştık.
Kısacası evi tutmuştum ve işten geldiğim zaman ev düzenini yavaş yavaş ayarlıyordum ve son olarak Gece'nin odası kalmıştı, o odayı da Gece ile beraber hazırlayacaktık.
"Ooo yerleşmişsin kolay gelsin." Arkamdan gelen ses ile korku ile irkilip kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirmiştim.
Kolu alçıya alınmış Yalın'ı gördüğüm zaman istemsizce ona acıyan bir bakışla bakmıştım.
Aslında bakışlarım daha bir yumuşak olması gerekirken karşımdaki insan ne yazık ki bunları hak etmiyordu ve ben bir türlü ona ısınamamıştım.
Evet askerlik arkadaşıydık ve çok az muhabbetimiz olsa da ortak arkadaşlarımız bir hayli fazlaydı ama ben nedense bir türlü Yalın'ı sevemiyordum.
Nedensiz bir şekilde içimde ona karşı büyük bir nefret vardı ve ondan uzak kalmalıymışım gibi hissediyordum. Oysaki adamın bana karşı hiçbir yanlışı olmamıştı ve eminim ki bu kuruntularım oldukça yersizdi...
"Neden öyle bakıyorsun?" Yalın'ın derinden gelen erkeksi sesi ile düşüncelerimden sıyrılıp mahçup olmuş bir ifadeyle ona bakmıştım.
Yakalanmanın mı yoksa aptallığımın mı korkusu üzerime sinmişti onu çözememiştim ama kendimi kötü hissetmiştim.
"Nasıl bakıyormuşum?" Sesimi her ne kadar masum çıkartmaya çalışsam da hiç de masum çıkmadığını biliyordum ve ne yaparsa yapsın bana kötü olan her şeyi nasılsa inkar edecektim.
Mesleğimin verdiği kötü bir alışkanlıktı ve insanları kolaylıkla manipüle edebiliyordum. Evet bu biraz hainlik gibi görünse de kendimi tehlikeye atmaktan kaçınırdım. Sonuçta benim bakımıma muhtaç bir kızım vardı ve onu düşünmek zorundaydım.
-Küçümser bir ifade ile bakıyorsun Deva.
"Sana öyle gelmiş Yalın." Gülümsemeye başladığım zaman bana ilk önce kuşku ile bakmış sonrasında o da 32 diş sırıtmıştı.
Onun da masum olduğunu söyleyemezdim, şeytanın önde gideniydi ve zeki kişileri severdim.
Tabii Yalın hariçti.
Ciddi ciddi onda, beni huzursuz eden, adını koyamadığım bir şey vardı ve ben ne olduğunu tam olarak bilmiyordum.
"Sen öyle diyorsan öyledir. Yardım lazım mı?" Yüzsüzlüğü tekrar gün yüzüne çıkarken sabırlı kalmak için derin bir nefes almıştım, bir daha dış kapıyı açık bırakmayacaktım.
-Hayır lazım değil, bitti her şey. Yine de sorduğun için teşekkür ederim.
Bana baş selamı verip çıkacağı sırada
" Koluma ne oldu? " diye sorunca onun adımları durup, tekrar bana bakmıştı.Fazla meraklı biriydim ve bu yüzden de avukat olmuştum, her şeye burnumu sokuyordum, başım da dertten kurtulmak bilmiyordu.
-Uçaktan inerken Sercan'ın üzerine düştüm ve kolum kırıldı her zamanki şeyler.
Elini bir şey yokmuş gibi sallarken onu es geçip kaşlarım istemsizce çatılmıştı.
Yalın, benim umrumda bile değildi. Öylesine sormuştum.
-Sercan iyi mi?
Sesim istemsizce korku dolu çıktığı zaman bu değişime ben de şaşırmıştım ama Yalın, sanırım daha çok şaşırmıştı.
Sercan ile askerde yakın arkadaştık ve benim olaylarımın farkına varınca ister istemez herkes ile arama mesafe koyup her şeyimi değiştirmiştim.
"İyi, bir şeyi yok. Hadi sana kolay gelsin." Yalın, buz gibi bir sesle konuşup beni şaşırtırken onun neden böyle davrandığını anlamamıştım.
Ağzımı açacağım sırada hızlı adımlar ile evden çıkıp gittiğine karşın sinirlerim ufaktan bozulmuştu.
İyi de şimdi ben ne yapmıştım?