Deva
"Saçınıza sakız yapışmış Yalın Bey, izin verin Deva sakız olan yeri kessin."Venüs sakızını patlata patlata konuştuğu zaman bıkkınlıkla iç çekmiştim.
Oysaki o sakızı yapıştırmak için daha yirmi dakika önce Yalın'ın bilerek üzerine düşmüştüm ve işler hiç de beklediğim gibi gitmemişti.
Biz, o gün sözleştiğimiz gibi pikniğe gelmiştik ve yalnız olacağımı düşünürken Sercan da, Yalın'ın peşinden gelmişti...
Sercan'a bir garezim yoktu, aksine kendisi, bana aşırı derecede samimi geliyordu ve onunla çok iyi anlaşıyordum. Fakat şu an onu, burada istediğim pek söylenemezdi.
İkisi geldiği zaman Yalın'ın, peşinden bir kere bile ayrılmamışlardı ve Venüs ile atışıp durmaları da benim hafiften sinirimi bozmaya başlamıştı.
Gece, Yalın ve Sercan sabahtan bu yana üçü beraber oyun oynuyorlardı, onları gören tam bir aile olduklarını söylerlerken Venüs, kenarda beni sakinleştirmekle meşguldü.
Ben kızımı kıskanan bir adamdım ve onu da yanımda getirmek zorunda kalmıştım, bu tür olaylara maruz kalsam da yine de sonuna kadar sevdiğim insanı çatlayana kadar kıskanırdım.
Diğer bir yandan da buraya geldiğimizde bu yana Sercan ile Venüs, en ufacık sudan sebeplerle kavga ediyorlardı...
"Yok teşekkür ederim, Sercan o yeri keser." Yalın, yapmacık yapmacık konuşup bana küçümseyici bakışlar attığı zaman yüzüne mahçup bir şekilde bakmıştım.
Eh böyle demekle haklıydı çünkü adamın az kalsın canını çıkartıyordum...
Diğer kolunu da ben kendi emeklerim ile kırıyordum ve adam benden vebalıymışım gibi kaçıyordu.
Alçısı yeni çıkmıştı ama tabii tekrar kırılacağından korkuyordu. Onu da anlıyordum ama bu halde bana böyle muamele yapması kalbimi kırıyordu.
Benim ondan kaçmam gerekirken o benim yüzüme bakmıyordu ulan.
Sercan, makası alıp sakızlı yeri kestiği zaman sakıza yapışmış saçlara gözüm takılmıştı, ne kadar iğrenirsem iğreneyim onlara ihtiyacım vardı ve Sercan çöpe atarsa bir de fare gibi çöp deşmek zorunda kalacaktım.
"Maganda gibi onu yere atmayacaksınız sanırım? Hayvanlar yemek sanıp yer ve canlarına mâl olur. Alın bu poşete koyun ben çöpe atarım size güvenmiyorum." Venüs, elindeki minik poşeti gözümüzün önünde salladığı zaman arkadaşımı kalkıp öpesim gelmişti.
Krizi fırsata çevirmekte üzerine yoktu ve insanları sinirden kudurtmayı da bir ayrı başarıyordu.
Sercan, gözlerini devirip kestiği sakızlı saçı, Venüs'ün uzattığı poşetin içine atıp bize geri uzattığı zaman zafer kazanmış bir şekilde gülümsemiştim.
"Yalın abi Sercan amca hadi biraz daha oynayalım, lütfenn.". Gece, çantasından çıkardığı ipi çıkartıp bize masum masum bakarak konuştuğu zaman kıskançlıkla kaşlarımı çatmıştım.
Sabahtan bu yana zaten ikisi ile oynuyordu, aile gibi oldukları iyice sinirimi bozmuştu.
Hele bir de Sercan resmen çocuğumu kullanarak Yalın itine iyice yapışması...
"Onlar yorulmuştur hayatım, hadi gel biz ikimiz atlayalım." aç köpek gibi onlardan önce ben lafa atlayıp Geceyi yanıma çektiğim zaman Venüs, bu halime kahkaha atıp bağladığı poşeti çantasına atmıştı.
"Yorulmadım, ben de sizinle ip atlayabilirim." Yalın, sırıtarak konuşup ayağa kalktığında trip atar gibi kafamı başka yöne çekmiştim.
-Gerçi top da oynayabiliriz, ya da saklambaç.
Yalın heyecanlı heyecanlı konuşmasını devam ettirirken Gece yerinde zıplayıp Yalın ile bir beşlik çakmıştı.
Venüs ve Sercan'a uzaklaştığımız zaman Yalın'ın, Gece ile ne kadar güzel ilgilendiğini birdaha fark etmiştim.
"Bence direkt olarak evcilik oynayabiliriz, Yalın da benim babam olsun ve biz ayrı piknik yapalım lütfen lütfen!" Gece, birden bire olduğu yerde tepinip ağlamaya başladığı zaman canavarlaşan çocuğuma şok içinde bakmaya başlamıştım.
Numaradan ağladığını biliyordum ama Yalın bunu bilmiyordu...
" Hayır. " Gece'nin susması için bağırdığım zaman Gece, susmayıp sesini daha çok yükseltmişti.
-Tamam tamam ağlama, baban ile evnebilirim de.
Yalın, ürkek bir şekilde konuşup Geceyi susturmaya çalışırken duyduğum şey ile tüylerim diken diken olmuştu.
Düşüncesi bile beni bu hale getirirken gerçeği kim bilir nasıl bir etki bırakabilirdi?..