Deva
-Bebeğim, uyandırdık mı seni?
Venüs'ün sesini dış kapıdan işittiğim zaman Yalın'ı öpmeyi bırakıp istemeye istemeye düz bir şekilde hızlıca doğrulmuştum.
Çok fena kızardığımı hissediyordum ve nefesim düzensizleşmişti, çaktırmadan Yalın'a baktığım zaman o da benden farklı değildi ve kafasını yere doğru eğmişti.
Daha birkaç ay öncesine bakacak olursak, onu görmeye tahammül edemeyen benken, şimdiyse onu öpmek için can atar hale gelmiştim ve olur olmadık yerlerde dikelmem de bu işin bonusuydu.
Bu dikelmelerim yüzünden bir gün çok fena patlayacaktım, dün bile zar zor işimi halletmiştim çünkü Yalın'ı tek bırakmak zorunda kalmıştım ve onun uyumaması gerektiği için bu olay beni bir hayli zorlamıştı.
Daha önce birine karşı hiç bu kadar istekli bir o kadar da küçük düşürücü olmamıştım ve bu konuda ne yapmam gerektiğini ciddi anlamda bilmiyordum...
Nefesim düzene girsin diye elimle yüzüme hava yapıp sehpada duran bardaktaki suyu içmeye başladığım zaman salona uykulu gözlerle Gece girmiş onun hemen arkasında da Sercan ve Venüs girmişti.
"Geceyi okula hazırlamaya gelmiştim malum uykusuz kaldın, aradım ama açmadın." Venüs, neden geldiğini açıkladığı zaman tek kaşımı kaldırarak Sercan'a bakmıştım.
Yalın'ın dün dediğine göre Sercan askeriyede yirmi dört nöbet dönmüştü ve şu an burada değil onun evde uyuyor olması gerekiyordu.
Bir de Yalın'ın hastane olayını ona kimse söylememişti.
Sercan, sıranın kendisine geldiğini anladığı zaman elindeki dosyaları sallayıp gülümsemişti.
"Yalın'a son operasyonun tutanaklarını getirmiştim de ziline basarken Venüs ayak üstü durumu açıkladı." Sercan, Yalın'a doğru ilerleyip Yalın'ın yanaklarını avuç içlerine alarak kafasını yavaşca kaldırdığında "İyi misin?" diye sormayı da ihmal etmemişti.
Çok yakın arkadaş olduklarını biliyordum ama bu durum cidden sinirimi bozmuştu.
-Ben, Geceyi okula hazırlayayım sonra kahvaltı hazırlarım yemek yer yatarsın Deva'm.
Venüs, bana bakarak sırıtarak konuştuğu zaman keyfim yerine gelmemiş daha çok bozulmuştu çünkü dün geceden bu yana somurtan Yalın paşa, Sercan hazretlerini görür görmez gülmeye başlamıştı.
İkisinin bu yakın hali benim iyice moralimi bozarken başlarında dikilmeyi kesip Venüs ve Gece'nin yanına geçmiştim.
Venüs, Gece'nin okul kıyafetlerini çoktan giydirmişti ve bir anne edasıyla yavaşça saçlarını tarıyordu.
"Ne oldu?" Elindeki tarağı bırakıp sağ eline geçirdiği tokayı Gece'nin saçına bağlarken konuştuğunda söyleyip söylememek arasında kalmıştım.
"Çok fazla yakınlar ve sinirim bozuldu, sanırım kıskanıyorum ya da uykusuz olduğum için daha çok gerildim bu yüzden de ikisinin en ufak hareketine sinirleniyorum." Gece yanıma gelip bacaklarıma sarıldığı zaman onun yanına eğilip saçlarını öperek kokusunu içime çekmiştim.
" Çok güzel olmuşsun prensesim, hadi sen içeriye geç biz de hemen gelip kahvaltı hazırlayacağız. "Tekrar saçlarını öpüp Gece'nin bir şey demesine fırsat vermeden onu odadan çıkması için iteklediğim zaman Gece ve Venüs aynı anda kıkırdamıştı.
" Sen bitmişsin be oğlum." Venüs, tarağı yatağın üzerinden alıp çekmecenin içine koyup kapağını kapattığı zaman tekrar bana dönmüştü.
Akıl hocam kendisiydi ve şu an ondan başka kimsem de yoktu.
"Deva'm, sen iste Yalın itini kıskançlıktan ağlatayım ve bu arada Sercan olayına fazla takılma derim, sonuçta sen yokken o vardı ve siz bir nevi devre sayılırsınız tabii onlar hâlâ devam ediyor... Eh bir de askeriyede 7/24 beraber olabilirler seninle ben gibi o yüzden kıskanman yersiz diye düşünüyorum. " oldukça mantıklı konuştuğu zaman onu başımla onayladım.
Gerçi hâlâ içimde kötü bir his vardı...
*******
