seungmin'le gülüşerek aşağı indik ve yerlerimize oturduk. karşımdaki minho hyung hafif gülümsemesiyle bana bakarken bakışlarımı ona çevirdim ve ben de gülümsedim. bu bakışları anlatmak zordu çünkü söyleyemediği sözleri gözleriyle anlatıyordu. changbin hyung bir bana bir minho hyunga baktı ve güldü.
"sanırım daha fazla oyun oynamaya gerek kalmadı, hm?"herkes onu onayladı ve changbin hyung ayaklanıp gerindi. herkes yerden kalkıp minderleri toparladı koltuklara geçti. hızlıca minho hyungun yanındaki boşluğa oturdum. aslında hala utanıyordum ama bu ona yaklaşmama engel değildi. kolunu boynumun arkasından geçirdi ve elini onun uzağında kalan omzumda gezdirdi. kafamı arkamda kalan kola yasladım ve karşımdaki seungmin'e gülümseyip sohbete katıldım.
-
saat ilerlediğinde herkes birbiriyle vedalaşmış ve evlere dağılmıştı. yorgunlukla seungmin'den sonra eve girdim ve gözlerimi kaşıyıp esnedim. üstümdeki ceketi çıkarıp sıyrılıp karnımı açıkta bırakan kazağa baktım ve burnumdan sinirle bir nefes verip seungmin'e döndüm.
"bir daha sana kıyafet konusunda güvenmeyeceğim."seungmin dediklerimi sesini incelterek taklit etti ve dil çıkardı.
"bıraksaydım da gömlek pantolonla gitseydin keşke."
gözlerimi kısıp ona baktım ve ceketi ona fırlatıp gülerek birkaç adım geriye çekildim. seungmin sakince ceketi yan tarafa bıraktı ve bir anda üstüme koşmaya başladı.
"gel buraya jisung, bu sefer cidden bittin!"minik bir çığlık attım ve hızlıca merdivenlerden çıkıp koridorun sonuna kadar koştum. sonunda kaçacak yerim kalmadığında nefes nefese ona baktım ve ellerimi bir suçlu gibi kaldırıp güldüm.
"affet beni seungminnie."seungmin de güldü ve ağır adımlarla bana yaklaştı. iki taraftan parmaklarını bel boşluğuma bastırdığında onu iteklemeyi denesem de gülmekten başaramadım. en son dizlerim üstüne çöküp iki elimi bel boşluğuma koydum ve derin nefesler almaya başladım. seungmin tekrar bana yaklaşmaya yeltendiğinde onu bir şekilde itekledim ve ayağa kalkıp kafasına sert olmayan bir yumruk geçirdim.
"böbreğime kadar soktun yeter be!"seungmin kahkaha atıp saçlarımı karıştırdı ve beni de peşinden sürükleyerek odasının önüne geldi.
"minho hyungla uyuyacaksınız değil mi?"
omzunun üstünden imalı imalı bana bakıp sırıttı ve kapıyı açıp ışığı yaktı.
"gel sana pijama vereyim onunkiler sana büyük gelir."peşinden odaya girdim ve bana uzattığı pijama takımını alıp ona arkamı dönerek giyindim. seungmin'in neden bebek mavisi ve üstünde sevimli bulutlar olan bir pijama takımı olduğunu sorgulama işini sonraya bıraktım. masanın üstündeki pamuğa biraz makyaj temizleyici döktüm ve yüzümde az da olsa kalan makyajı temizlemeye başladım. göz makyajımı temizlerken gözüme kaçan makyaj temizleme suyuyla yüzümü buruşturdum, yakıyordu. pamuğu rastgele bir yere fırlatıp gözümü yıkadım ve yaptıklarımı gülerek izleyen seungmin'e dil çıkarıp iyi geceler dileyerek odadan çıktım.
minho hyungun odasının önüne gittim ve derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım. birkaç adım sesi duydum ve kapıyı açıp önce yüzüme sonra da üstümdekilere bakıp gülümsedi.
"gel bakalım içeri."
gülümsedim ve içeri girip kısaca etrafa ve minho hyunga baktım, üstünde sıradan bir eşofman ve sweat vardı."pijamaların güzelmiş sung."
yanıma geldi ve saçlarımı karıştırıp yanağıma bir öpücük bıraktı. gülümsedim ve teşekkür edip yatağa ilerledim. beni tekrar duvar kenarına yatırdı ve kendi de yanıma yatıp bana döndü. şu an ikimiz de tek kelime etmeden hafif gülümsemeler eşliğinde birbirimize bakıyorduk. elimi yavaşça yanağına attım ve gülümseyerek baş parmağımla okşamaya başladım.elini elimin üstüne koydu ve kafasını biraz yukarı çevirerek avuç içime bir öpücük bıraktı. bu beklemediğim hareketten dolayı hafif kızaran yanaklarımla utangaçça gülümseyip kafamı ona yaklaştırdım. dudaklarımızın arasında milimler varken dudaklarımı ıslattım ve gözlerimi kapatarak dudaklarına yaklaştım. dudaklarım dudaklarını bulduğunda öpücüğü çok uzun tutmadan geri çekildim ve gözlerimi hafifçe aralayıp ona baktım, gülümsüyordu.
elimi saçlarına çıkarıp önüne gelen saçlarını geriye doğru taradım. dudaklarından minik bir öpücük daha çalıp onun sırtüstü yatmasını sağlayarak kafamı kalbinin üstüne koydum ve bir parmağımla göğsünün üstüne hayali daireler çizerken düzensiz ve hızlı kalp atışlarını dinleyerek gülümsedim.
bir eliyle saçlarımı okşarken boşta kalan eliyle göğsünde dolanan elimi tuttu ve parmaklarımızı iç içe geçirip ellerimizi tekrar göğsünün üstüne koydu.
gülümsedim ve kafamı kaldırıp çenemi göğsüne yaslayıp ona baktım. ona yaklaşıp dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım. beni tamamen üstüne çekip sıkıca sarıldı ve saçlarıma birkaç öpücük bıraktı.
"seni seviyorum, iyi uykular.""ben de seni seviyorum hyung, sana da iyi uykular."
kafamı boyun girintisine koyup gülümsedim ve kollarımı boynuna doladım. bir süre öyle kaldıktan sonra ondan uzaklaşmadan yan tarafa yattım ve örtüyü üzerimize çekip gözlerimi kapattım, uzun bir süre sonra ilk defa yüzümdeki silinmeyen minik gülümsemeyle uykuya daldım.finale yaklaşıyoruz :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seven in heaven;minsung✔️
Fanfictionen yakın arkadaşıma ders çalışmaya gittiğimde abisine aşık olacağımı nereden bilebilirdim ki? 281120/120221