Dünyanın en mütüşmel en tatlı en işte güzel falan iyi sıfatlar içeren yazarından
Jimin elindeki kahveyi masaya bıraktı. Kısa süre önce sahiplendiği kedisini kucağına aldı ve gülümsedi. Sıcacık beyaz tüylerini okşarken Houston'ın eşsiz ve sakin sokaklarından birini izliyordu. Kendini buraya ait hissediyordu. 4 yıldır yaşadığı bu güzel şehri benimsemişti. Kendine özel uğraşlar bulmuştu, şirketlerini yönetmek için gerekli eğitimini de tamamlamıştı. Düzenli olarak bağış yapıyor, gönüllü olarak barınaklarda çalışıyordu. İnsanların onun Kore'nin en zengin insanlarından biri olduğunu bilmesini istemiyordu ve bu yüzden sade bir yaşam şeklini benimsemişti. Kendine en değerlisi Yoongi'nin zorlaması ile bir günlük tatil ilan etmişti ve şimdi de bu sabah sessizliğin tadını çıkarıyordu.
Bir süre sonra kedisine tatlı tatlı gülümsedi.
"Moa, biraz gezelim mi güzelim ?" Ardından da üstünü giymiş ve omuzlarından geçirdiği bandı sağlamlaştırıp Moa'yı içine bırakmıştı. Bahçeden çıktığı anda tempolu bir yürüyüşe başlamıştı. Moa'yı fazla sarsmamak için koşmuyordu. Sevimli kedi arka bacaklarının felçli olmasının eksikliğini hiç duymuyordu. Babası onun için her yere yürürdü.
Bir saat sonra Jimin eve dönerken Yoongi aramış ve kısa süre içinde eve geleceğini haber vermişti.
Eve döndüğünde Yoongi'nin salonda uzandığını gördü.
" Min mükemmel Yoongi yoruldu mu ? Gözlerime inanamıyorum." Bir yandan da Moa'yı yürütece oturtmuştu. Güzel kedisi içeriye doğru giderken Yoongi'ye döndü. "Jimin bebeğim bir toplantıya katılmamız gerekiyor.""Yani... Bu çok normal bir olay. Neden bu kadar gergin görünüyorsun ki ?"
Yoongi derin bir nefesi içine çekmiş ve sıkıntıyla konuşmaya başlamıştı."Toplantı... Bir şirket ortaklığı için atılacak ilk adım aslında. Ama işin aslı, şirket Kore'de ve bizim toplantı için Kore'ye gitmemiz gerekiyor Min. Bir süre orada kalmamız gerekebilir." Jimin afallamıştı. Kore'ye gitmek onun için oldukça uzaklarda bir fikirdi.
Nasıl bir teklif olduğunu bilemezdi iş açısından fakat kelimenin tam anlamıyla isteksizlik yüzünden akıyordu. "Bensiz git. Buna hazır değilim Hyung."
Yoongi beklediği yanıt ile çözüm aramaya başladı. Fakat bir çözümü olmayacağını iyi biliyordu.
"Orada olman gerektiğini biliyorsun Min. Böyle bir kararı tek başıma veremem. Uzaktan bana yardımcı olamazsın. Lütfen..." Jimin eksi yaşantısı ile ilgili anılarını çoktan silmişti belki ama yine de o harabelerin ortasına düşme gibi bir isteği de yoktu. "Bana biraz zaman ver Hyung. Ben... Düşüneceğim. Ne zaman peki ?"
"Pazar günü yola çıkmamız gerekiyor. Yani 2 gün sonra. Jimin, Jin ile konuşmaya ne dersin ? Ona durumu anlattım, sana karar vermende yardımcı olabilir."
Jimin başıyla onaylamış ve odasına çıkacağına dair ağzından birkaç kelime çıkarmış ve gitmişti.Jimin tam olarak hararetli bir tartışmanın içerisindeydi. Artık ona Yoongi ve Baek kadar yakın olan Jin saatlerdir onu ikna etmeye çalışıyordu. Ediyordu da.
"Tanrım Jimin değiştiğini biliyorum ama bunu bilen dünya üzerinde 4 kişi falan var maksimum. Biliyorum neler yaşadığını ve neler düşündüğünü. Bu ne kadar güçlü olduğunu kanıtlamak için bir fırsat. Neden gerildiğini çok iyi biliyorum ama belki de onunla yüzleşmenin vakti çoktan gelmiştir ? Artık kendini göstermelisin."
Jimin sıkıntıyla oflamıştı. Jin'in kelimesi kelimesine haklı olduğunu biliyordu. Yapacak mıydı peki ?
"İyi tamam. Hepinize eski Jimin'in öldüğünü kanıtlamaya geleceğim. Oldu mu ?"
Jin'in çığlık ve öğüt içerikli 10 dakikalık konuşmasından sonra telefonu kapatmış ve Yoongi'ye haber vermek için aşağı inmişti."O aptala kim olduğumu göstereceğim. " Bavullarını hazırlarken bu cümleyi kendine çokça hatırlatmıştı.
Artık saklanmasına gerek yoktu.
Artık hasta değildi, olmayacaktı.
Artık ne Jungkook ne de Taehyung onu korkutabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurt / JIKOOK (Devam Edecek)
FanfictionVe siz Bay Jeon, acı çığlıklarımı duymanıza rağmen beni üvey kardeşinizin yanına göndermeye devam ettiniz.