"Odun."
Yukarlarda kalan bedenden herhangi bir özür veya söz işitemeyince başımı yavaşça pahalı ayakkabılarından kaldırdım. 'Oldukça iyi giyinimli, önemli biriydi kesin!' iç sesime söverken sonunda yüzüne bakabilmiştim.Karamel tonlarda saçları, kahve renginin en koyu tonlarındaki irisleri,(Yn:burnunu övmek içimden gelmedi sanırım ldmdldn)şekilli burnu ve kiraz rengi dudaklarıyla bir erkeğin yönelimini değiştirecek potansiyelde yakışıklıydı. Tüm bunları birkaç saniyede düşünmüştüm. Vay be!
"Önüne bakması gerekenin sen olduğunu düşünüyorum? "Tam cevap verecektim ki arkadan bir bayanın sözümü keserek söyledikleri ile donakaldım."Bay Jeon,seçim için toplantı salonunda bekliyorlar.Gelseniz iyi olur. " Kesinlikle işe alınmayacaksın Jimin, şansın varsa da şu andan itibaren kaybettin tebrikler! Ben az önce ona odun mu demiştim? Eğer öyleyse gidip ölmek için sebeplerim listeme ekleyeyim"B-Bay Jeon mu ?"Ve beni duymazdan gelerek yanımdan ayrılmıştı.
Salona girdiğimde olabilecek en ücra yere geçip beklemeye başlamıştım. Bir süre sonra da kapı açılmış ve içeri Bay Jeon olduğunu yeni öğrendiğim gelmeyecekteki patronum, yüzlerinin yarısı estetik, diğer yarısı makyaj olan ve her açıdan 'Ben sürtüğüm !' adlı sloganı bağıran ojeli ve ejderha toynağı gibi elleri ile sıkı sıkı dosyalarını tutan iki kadın, ve bir de yüzü esmer olmasına rağmen kıpkırmızı olan bir adam girmişti. Adam da denmez ya, benden birkaç yaş büyük gösteriyordu sadece.
"Sıraya geçin lütfen."Herkes aldığı komutla yana yana dizilmiş bekliyordu. En sona geçmiştim,aslında neden buraya geldiğim hakkında zerre kadar fikrim yoktu.Yardımcısı olmak için geldiğim kişiye odun demiştim ben yaa!? Aslında gitsem fena olmazdı. Zaten alınmayacaktım. Ben saf saf düşünürken çoktan sıra benden üç kişi önde olan kıza gelmişti.Bay Jeon konuşurken eğlenmiş gözüküyordu ve gülüyordu.O sırada yanındaki kırmızı suratlı olan yüksek sayılabilecek seviyede bir sesle bağırmıştı. "Ben neyine yetmiyorum Jungkook! Ne gerek var buna ?Senin yanında kimseyi görmek istemiyorum! "Herkes şaşkınca ona ve Bay Jeon'a bakarken o sakince konuştu. "Şirkette bana ismimle hitap etme Taehyung, hoşlanmıyorum. Ayrıca buna ben karar veririm." Çocuk suspus olmuş ve başını eğmişti. Acaba bu Jeon gaydi de bu sevgilisi olduğu için mi kıskanıyor lan? Lanet olası düşünce alemim omzumdan dürtülmemle son bulmuştu. Yanımdakine 'Ne var? 'bakışı atarken önüme bakmamı söyledi, bakmaz olaydım. Bana olabildiğine sert bakan bir adet Bay Jeon ile kalakalmıştım.
"Adın ne senin? "Beni her daim şaşırtmayıp kızaran yanaklarımın şaşırtması için tanrı'ya dua ederken cevapladım. "J-Jimin. Park Jimin efendim"Bir insanın kekelemesi niye hiç bitmezdi ki? Kaşları daha da çatılmıştı. "Park mı? Nefret ederim bu soyaddan. "Sinir kat seviyem giderek artıyordu. Yine de sadece yumruğumu sıkmakla yetindim ve başımla onayladım. "Kaç yaşındasın peki, Park Jimin? " sakince cevapladım. "20 yaşındayım efendim."Memnun olmuşcasına gülümsedi.Yardımcım olursan ek olarak geceleri kalman gereken günler olacak, mesailerin de uzayabilir? " "Sorun değil. "Başıyla onaylayıp arkasını döndü. Rahat bir nefes verdim. Rahattım, onca kabahatten sonra seçilmeyeceğime de emin- "Park Jimin'i seçiyorum. "
Ben şaşkınca kafamı kaldırırken kırmızı suratlı olan yanıma yaklaşmaya başlsmış,ardından fısıldamıştı. "Burayı sana dar edeceğim Park Jimin, sen siktir olup gidene kadar."Ne olduğunu anlamaya çalışırken kolumu sertçe sıkmıştı.Ardından da hışımla salondan çıkıp gitmişti...Tae hakkında o kadar çok fikrim var ki ldndkdjd
İşin şakası bu tabii, Vmin'in kardeşliğine, ruh öküzlüğüne sığınıyorum ben o yüzden sevin uzaylımı ldjdldj
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurt / JIKOOK (Devam Edecek)
FanfictionVe siz Bay Jeon, acı çığlıklarımı duymanıza rağmen beni üvey kardeşinizin yanına göndermeye devam ettiniz.