Jimin
Bay Jeon'un tahmin dahi edemeyeceğim hareketi üzerine garip hissediyordum. O günden sonra Bay Kim'i hiç görmemek ise merak etmeme sebep oluyordu.
Ama şimdi birkaç saat sonra yola çıkacağımız için hazırlanıyordum.
Bay Jeon... O oldukça arkadaş canlısı davranıyordu ve sanırım ona güvenmiştim. Israrları sonucu servisle değil kendi arabası ile gidecektim ve işim erken bitince zaten bende olan arabanın anahtarı sayesinde binmiştim.
Canım sıkılmaya başlamıştı. Dudaklarımı büzüp beklerken telefonuma gelen mesaj ile dikkatimi vermiştim.Bilinmeyen : Ona dokunduğun her yerini, mahvedeceğim Park Jimin.
Şüphesiz Bay Kim'di. Bu adamın derdi neydi ve nasıl her şeyden anında haberi olabiliyordu?
Tedirginlik ile dudaklarımı kemirmeye başlamıştım. Ne yazabilirdim ki?Siz: Benden ne istiyorsunuz? Lütfen peşimi bırakın.
Bilinmeyen: Kardeşine sahip çık Park Jimin. Çünkü yakın zamanda ona hiç iyi şeyler olmayacak.
Korkuyla ekrana baktım. Yapmazdı, değil mi? Bay Jeon'un dediği gibi sadece olmayacak bir tehditti bu?
Ellerim titremeye başlamıştı. Eğer bu iş gezisine katılmıyorsa, burada kalırdı ve Jihyun'a zarar verebilme ihtimali... Oldukça yüksekti.
Tanrım onsuz olmazdı,yapamazdım.Ben sözümü tutardım, tutmalıydım.Onu,Jihyun'u korumalıydım.Ne kadar da basit oysa, bir insanı kardeşi ile tehdit etmek. Kapıyı açıp içeriye yerleşen bedeni farketmem uzun sürse de olabildiğine yüzümü gizlemiştim.
"M-Merhaba Bay Jeon."
Telefonda uğraşması işime gelmişti, rahatça ağlayabilirdim hem...
Yarım saattir yoldaydık ve Bay Jeon sürekli birileri ile görüşüyor, benimle pek bir iletişime geçmiyordu. İşime gelmişti. Jihyun'a Jin Hyung'ta kalmasını, okul çıkışı da Yugyeom'un arabası ile gitmesini yazmıştım. Ve birkaç dakika sonra bir mesaj daha gelmiştiBilinmeyen: Aptal çocuk, araba ile gitmesi işime gelir.
Korkuyordum, ya Jihyun'u izliyor ya da telefondaki her hareketimi takip ediyordu. Nasıl bir belaya bulaşmıştım ben?
"Lanet olsun, tanrım... "Bozulan sinirlerim ile gürültülü bir şekilde ağlamaya başlamıştım. Bay Jeon anında konuşmasını durdurmuş ve muhtemelen uyarıcakken ağlamam ile susmuştu.
"Birazdan tekrar arayacağım... İyi günler. "Arabayı kenara çekmiş ve bedenimi kendine döndürmüştü. "Tanrım ağlama... Neler oluyor Jimin, anlat lütfen. "Güven verircesine ellerimi tutmuştu. Bense sadece ağlamamı şiddetlendirmiştim. "Y-Yalvarırım size onu durdurun. Kardeşim... Ona z-zarar verecek ."Uzun bir nefes bırakmıştı. "Bir şey yapamaz..."Sinirle tıslamıştım. "Şunu söylemeyi keser misin?! Her adımını takip ediyor, neden anlamak istemiyorsun?! "Ben ne yaptığımı yeni yeni izah edip en yaratıcı özürlerimi dileyecekken çalan telefonum ve ekrandaki 'Bilinmeyen' yazısı ile hızlıca telefonu açtım. "Selam Jimin, arkadaşı hiç iyi araba kullanamıyor. Onunla konuşmak ister misin? " Kahkahası esnasında Bay Jeon'un sesini aç komutu ile dediğini yapmıştım.
"Konuş! ... Hadisene !"Vurma ve tanıdık çığlık sesleri ile gözüm kararmaya başlamıştı.
Titreyen ellerim telefonu tutamazken bulanan miğdem ile kapıdan fırlamıştım. Bay Jeon'un keskin bağırtıları yankılanmaya başlamıştı. Yere yığılmayı beklemiştim ama düştüğüm yer yol değil sıcak ve kaslı kollardı...Gözlerimi yavaşça açtığımda arka koltukta uzandığımı farketmem biraz zaman almıştı, kendime gelmem ise,birkaç saniye...
Hızlıca yerimden kalkmış telefonumu bulmaya çalışmıştım. Arabada kimse yoktu, daha sonra Bay Jeon'u merak edebilirdim.Telefonum çalmaya başladığında telaşla ekrana baktım, Jin Hyung...
"Tanrım, Jimin! Jihyun eve 4 saat gecikti ve hala gelmedi, ben ne yapacağımı bilmiyorum..."Sessizce mırıldanmıştım. "Kaçırıldı Hyung, hepsi benim yüzümden... "
"Ne? Jimin anlayamıyorum ?"
"Kapatmam gerek Hyung, onu bulacağım..." Telefonu kapatıp arabadan indim.Etrafta kimseyi göremiyordum ve hava kararmaya başlamıştı. Ve lanet telefonum,çekmiyordu... Tekerleğin yanına çömelip beklemeye başladım. Gözlerim yavaşça kapanırken bekledim, saatlerce...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurt / JIKOOK (Devam Edecek)
FanficVe siz Bay Jeon, acı çığlıklarımı duymanıza rağmen beni üvey kardeşinizin yanına göndermeye devam ettiniz.