Yatakta uzanırken aklıma gelen anılar ile yüzümü kaplayan gülümsemeye engel olamadım.
'Hayır, girmeyeceğim.' 'Minho, hadi. Boşuna mı geldik buraya kadar?' 'Size girmem demiştim. Israr eden sizdiniz.' 'Seni içine çekmez, korkma.' 'Deniz bu, çekebilir. Her şey çıkabilir yani güvenemiyorum.' 'Ee, orada karaya vurmuş balina gibi uzanacak mısın?' 'Kes sesini ya.' 'Hadi gel, tutacağım seni.' 'Ya bırakırsan?' 'Derin değil, ölmezsin. Bırakmam, hadi Minho.' 'Söz?' 'Söz.'
⚡
'Küçükken, ortaokulda falan bana çok havalı geliyordun. Hep senin yerinde olmak istiyordum.' 'İnan istemezsin, garip bir hayatım var.' 'Niye, artık her gün beni görüyorsun diye mi?' 'Hayır, o günler güzelleştiriyor.'
⚡
'Jisung... Hani lisenin ikinci senesinde bir sevgilin olmuştu ya, Hyejun olması lazım.' 'Evet?' 'Yani aklıma geçen söylediklerin geldi. Bana karşı hislerin vardı madem, neden onunla çıktın?' 'O olay karışık. Bir ara anlatırım.' 'Peki... Seni hiç öptü mü?' 'Hayır, hâlâ seninler.' 'Hep öyle kalacaklar.'
⚡
'İleride bir gün ayrılırsak beni unutur musun?' 'Unutmam.' 'Söz mü?' 'Seni unutmayacağım, Minho. Yıllar sonra bile zihnimde kazılı olacak her zerren.'
***
'Jisung, annem çağırıyor.'
'Tamam bebeğim.'
'Hadi kalk, sende geliyorsun.'
'O niye?'
'Yemek yiyeceğiz çünkü.'
'Rahatsızlık vermek istemiyorum.'
'Kalkıyor musun kafanı mı ısırayım?'
'Geldim.'
Yerimden kalkıp kapıya adımladım. Neredeyse haftanın her günü gidiyordum. Bir süre sonra cidden rahatsızlık veriyormuş gibi hissetmeye başlamıştım.