Hepinize selam! Son bölüme az yorum gelmişti sanki, lütfen okuyanlar orayı yorumlarıyla çökertebilir mi? Neyse hadi bölüme geçelim...
OY VE YORUMLARINIZI UNUTMAYIN, İYİ OKUMALAR^^
------------------------------------------------------------
Belma'nın gözlerini takip ederek baktığı yeri bulmaya çalıştım. Bulduğumda ise ağzımdan çığlığımın kaçmaması için elimi ağzıma kapadım. Resmen erkek kesiyordu! Belma bi' sen günahsızdın, arık okulda temiz insan kalmadı. Cık cık cık...
Baktığı çocuk Murat'tı. O çocuk benden bile soğuk. Hatta birkaç kere denk geldim, kızlar ona, "Kardan Adam" diyorlar. Arkadaşı yok. Okulda tek takılıyor. Birkaç kızı terslerken görmüştüm daha önce. Kuzey gibi her kıza asılmıyor yani. Umarım Belma o, "Aşk acısı" dedikleri şeyden yaşamaz.
Belma'nın ondan etkilenip etkilenmediğini anlamak için gerçekçi olmaya çalışarak dudaklarımı araladım.
"Senin seçmeli dersin yok mu? Zil çaldı çalacak."
Aslında bugün perşembe. Belma'nın dikkatini ölçüyordum.
"Hı?" Kolundaki kırmızı saate baktı. "Aaa, evet. Geç kalıyorum. Neyse, iyi dersler." Ayağa kalkıyordu ki onu sırasına oturttum. Belma şaşkın bakışlarını bana dikti.
"Ne yapıyorsun Tuana?"
Belma'ya, "Ciddi olamazsın!" bakışımdan yolladım ve kolunu bıraktım.
"Bugün perşembe." Belma birden kendine geldi ve bayağı utandı. Utanmasına gerek yoktu ki zaten. Eğer dalga geçecek olsaydım onu uyarmazdım kalkmaması için. Yüzüme bakmamaya çalışarak,
"Iııh... Ben sınıfa çıkayım. Sana afiyet olsun." dedi zar zor. Ardından da kantinden ayrıldı zaten.
Belma'yı aklımdan çıkarıp yemeğime döndüm. Yemek demişken... İbrahim'in yaptığı yemeği yememizin üzerinden tam iki hafta geçmişti. Bu bende psikolojik bir baskı ya da başka bir şey oluşturdu bilinmez ama saat 20.30 olmadan yemek yemiyorum. Sırf geçenlerde yaşanan olay tekrar yaşanmasın diye.
Yemeğimi bitirmeme birkaç lokma kalmıştı ki Kuzey'in sesi kulaklarıma ulaştı.
"Oturabilir miyim?"
Ona bakmayarak cevap verdim.
"Oturamazsın, desem gidecek misin?" Kendi kendine gülerek karşıma oturdu.
"Sadece emin olmak istedim. Burnumun kırılmasını istemiyorum da."
Tahammülsüzce kafamı kaldırıp, (her zamanki gibi beni şaşırtmayıp sırıtıyordu.) Kuzey'e bakışlarımı diktim.
"Ne söyleyeceksen söyle. Fazla vaktim yok, ders başlayacak."
"Senle konuşabilmek için illa bir şey olması mı gerekiyor? Okulumdan güzel bir kızla konuşamaz mıyım?", diyerek karşısındaki bana daha da yaklaştı. Onunla ilgilenmeyerek yemeğime geri döndüm.
"Elbette konuşabilirsin. O kız benim dışımda biri ise neden olmasın?"
"Peki ya ben sadece seninle konuşmak istiyorsam?" Kısık bir sesle söylediği şeyden sonra elim ve bakışlarım iki saniyeliğine durdu. Başımı oynatmadan sadece bakışlarımı ona çevirdiğimde bana daha da yakındı. Üstelik göz kapaklarını da hafifçe aşağıya indirmişti.
"Emin olmak istercesine kaşlarımı hafifçe havaya kaldırdım ve gözlerimi kıstım.
"Asılıyor musun?", diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVUKAT KIZI
Teen Fiction''Kısa bir süre düşün... Ölen bir annen var... Annenin ölümünden seni sorumlu tutan, Türkiye'nin en meşhur avukatlarından biri olan baban... Babanın senden çok sevdiği, sinir bozucu bir neşesi olan üvey bir abin... Tam 13 yıl sonra değiştirdiğin 34...