SELAM GENÇLER! Evet, biliyorum herkese pazar günü atacağım dedim ama sürpriz yapmak istedim.
İlk olarak hepinizin yeni yılı kutlu olsun. 🎉🎉
Ve hala izlemeyen varsa tanıtım videom youtube'da. Kitabın adını arama motoruna aratarak izleyebilirsiniz.
İYİ OKUMALAR! OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM^^
------------------------------------------
Erdem'in arabayı durdurmasıyla beraber kapıdan çıktım. Bugün salıydı ve ben salı günlerinden nefret ederdim. Aslına bakılırsa sevdiğim tek gün çarşamba ve bunun hiçbir sebebi yok.
Bu sefer ben de havalılığı bir kenara bırakıp öğrencilerle beraber girdim. O sırada tam merdivenlere yönelecekken bir ses kulaklarıma ulaştı.
''Elif?''
Elif ismimi pek kullanmazdım. Anneannemin ismiymiş. Sadece annem bana Elif derdi. Merakla arkama döndüğümde açık kahve saçlı bir oğlan elinde ''Elif'' yazan bilekliğimi tutuyordu.
''Senin mi?'' dedi bilekliği göstererek. Başımı evet anlamında yavaşça salladım. Gülümsedi ve bana doğru gelip bilekliğimi uzattı.
''Buyur. Bir daha, daha dikkatli ol Elif.'' Hayatımda daha önce bu kadar kibar bir erkek görmemiştim.
''Tuana.'' dedim gözlerimi gözlerinden ayırmadan. ''Adım Tuana.'' dedim ve elinden bilekliğimi aldım. Arkamı dönerken bana adımla seslenip kolumu tuttu. Kolumdaki eline imalı imalı bakınca ellerini gevşetti, ardından da bıraktı.
''Rahatsız olduysan özür dilerim.'' bu oğlan gerçekten kibar ve saygılı biri olmalı. Çünkü bu zamana kadar tanıdığım tüm erkekler ne zaman buna benzer bir olay yaşasak,
''Numaranı da söyle tam olsun güzellik!'' derlerdi ağızlarını yaya yaya. Aslında bu çocuktan da öyle bir hamle bekliyordum. Az önce bana seslendiğini hatırlayıp ve söyleyeceği şeyi de az buçuk merak ettiğimden,
''Evet, seni dinliyorum.'' dedim.
''Ben bu okulda yeniyim de... 12/D sınıfı nerede söyler misin? Okula 10 dakika erken geldim ama yine de bulamadım.'' dedi kibar sesiyle.
''Ben de 12/D'deyim. İstersen beni takip edebilirsin.'' dedikten sonra cevabını beklemeden beraber merdivenleri tırmandık. 10. sınıfların olduğu katı çıkarken ne kadar süredir bu okulda olduğumu sordu. Bende duygusuzca ve laf sokarcasına ''1'' deyince şaşırdı ama yorumda bulunmadı.
Sınıfa vardığımızda benimle alakasız bir yere oturdu ve bende dün oturduğum sıraya oturdum. Bu gün üzerime ince bir ceket giymiştim. Çünkü kollarımda birkaç yara bandı vardı ve bende zaten bu ceket üzerime nasıl olacak diye merak etmiştim. Saçlarımı da klasik atkuyruğu yapmıştım.
Belma ilk derse biraz gecikmişti. Boş yerler olmasına rağmen benim yanıma oturdu. Bu beni hafiften mutlu etti ama tabii ki de çaktırmadım. İlk ders bitince zil çaldıktan neredeyse 5 saniye sonra nöbetçi öğrenci sınıfa girdi ve,
''Ayaz Kerpiç, Selin Durak, Elif Tuana Şahsoy. Teneffüs bitince spor salonuna inin.'' dedi ve ardından da kapıyı çarparak çıktı. Olayı idrak edemeyip kaşlarımı çattım. Belma bana doğru eğilip,
''Seçmeli ders olarak basketbolu mu seçtin?'' deyince evet anlamında başımı salladım ve olayı çözdüm anında. Olay büyük ihtimalle şu: Salı günleri iki ve üçüncü dersler seçmeli ders saati. Ve her öğrenci seçtiği derse göre sınıflara ayrılıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVUKAT KIZI
Teen Fiction''Kısa bir süre düşün... Ölen bir annen var... Annenin ölümünden seni sorumlu tutan, Türkiye'nin en meşhur avukatlarından biri olan baban... Babanın senden çok sevdiği, sinir bozucu bir neşesi olan üvey bir abin... Tam 13 yıl sonra değiştirdiğin 34...