OY VE YORUMALARINIZI UNUTMAYINIZ^^ DUYGU YÜKLÜ BİR BÖLÜM İLE DAHA SİZLERLEYİM. İYİ OKUMALAR...
----------------------------------------------------------------------------
Bugün pazar ve ben şu an kedinin kasesine mama dolduruyorum. Kedinin cinsi 'İran Kedisi' ve bakımı beni biraz zorluyor. Tüyleri beyaz ve uzun. Kafası normal kedilere nazaran daha yuvarlak. Kulakları ise tam tepede değil de daha yanlarda. Minicik pembe bir burnu var. Gözleri kahve çekirdeği ile aynı tonda.
Kabına mamasını doldurdum ve mama kutusunu birkaç saniye aralıksız salladım. Kutunun çıkardığı sesi duyar duymaz 24 saat yattığı, ona aldığım minik yatağından hareketlendi. Sadece yemek ve çiş-kaka için hareket ediyordu. Hafiften de kiloluydu.
Ne kadar olumsuz yanları olsa da sevdiğim bir özelliği hepsine galip geliyor. İbrahim odaya ne zaman girse üzerine atlıyor! İbrahim odamı terk ettiğinde ise ironik bir şekilde yatağına geri dönüyor! Bu huyu hoşuma gidiyordu ama... Ona hala bir isim vermemiştim ve ''Şşşt! Kedi gel buraya!'' diye seslenmelerimden ne kadar zevk alıyor? Orası da ayrı bir bilinmezlik içerisinde.
O sırada telefonum komodinin üzerinde titredi. Kedi mamasını yerken kafasını okşadım ve kalkıp komodinin üzerinden telefonumu aldım. Yatağa oturdum ve mesaj kutumu açtım. Numarayı tanımıyordum. Bir fotoğraf vardı. Eski bir fotoğraf. Arkadan çekilmiş bir aile fotoğrafı. Denizin kenarındaki bir kumsaldan çekilmiş fotoğrafımız.
Bir elimden babam tutuyordu, diğer elimden de bir kadın. Hayatın bana sunduğu şey bu işte. Elinden tutan annene ''bir kadın'' diyebilmek. Ötesi değil. İşte ben en çok buna ağlıyorum. Ne annemin ölmesi beni bu kadar üzdü, ne babamın bana olan sevgisizliği, ne de bu fotoğraf... Beni en çok üzen şey birine 'anne' ya da 'baba' diye haykıramamak...
---
36. dakikadan sonra telefonum kapandı. Şarjı bitmiş. Acaba o kadın gerçekten annem miydi? Hafızamı annemi hatırlamaya zorladım. Babam ben altı yaşındayken tüm fotoğraflarımızı yaktığını söylemişti. O zaman bu fotoğraf neydi? Babam anneme çok aşıktı. Bunu Selim Bey, ne zaman gelse bana söylerdi. ''Baban annene çok aşıktı. O yüzden böyle davranıyor. Yoksa senin bir suçun yok.''
Düşüncelerimden sıyrılıp telefonu şarja taktım. Yeterince şarj olunca bilinmeyen numaradan gelen o fotoğrafın çıktısını aldım hızlıca. Telefonumdan da sildim. Eğer telefonda dursaydı İbrahim onu kesin bulurdu. Çıktıyı minicik bir hale getirip kalın bir kitabın arasına sıkıştırdım. Numarayı telefona ''X'' olarak kaydettim.
Gözüm kediye kayınca mamasını ve sütünü çoktan bitirip uyumuş olduğunu gördüm. Ona doğru ilerledim ve kafasını okşadım. Bugün bir işim filan da yoktu. Evde oturup kafayı yemektense sahilde denizi seyretmeyi tercih ederim.
İlk olarak veterinere gittik. Herhangi bir problem olmadığını öğrenince bu sefer veterinere en yakın hayvan bakım merkezine gittik birlikte. Görevli kadına,
'' Ne yapılması gerekiyorsa yapın.'' dedim. O da,
''Elbette.'' deyip kediyi elimden aldı. Abartısız tam bir buçuk sonra kedim görevli kadının kucağında gözüktü. Görevli kadın kediyi kucağıma verirken tüylerinin kısaldığını ve çok güzel koktuğunu far ettim. Kasaya, hiç sorgulamadan 1000 TL'yi uzattım ve tekrar beraber otomobile bindik.
Erdem'e bizi Bebek Sahili'ne yakın bir yerde bırakmasını söyledim. Erdem'de bizi caddenin diğer tarafındaki kaldırıma bıraktı benim emrimle. Caddenin karşı tarafına kendi imkanlarımla geçtikten sonra bir banka oturup denizi seyretmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVUKAT KIZI
Teen Fiction''Kısa bir süre düşün... Ölen bir annen var... Annenin ölümünden seni sorumlu tutan, Türkiye'nin en meşhur avukatlarından biri olan baban... Babanın senden çok sevdiği, sinir bozucu bir neşesi olan üvey bir abin... Tam 13 yıl sonra değiştirdiğin 34...