1. BÖLÜM: YENİ OKUL

2.4K 268 421
                                    

 Ben Tuana. 12 yıllık eğitim hayatım boyunca değiştirdiğim 34. okulumdayım. Kayıt için babamın yanımda gönderdiği İbrahim'le müdürün okul hakkında verdiği aptalca bilgileri dinliyorduk. Gerçi ben dinlemiyorum. Odaya göz atarak burada ne kadar okuyacağımı hesaplıyorum. 1ay? 3 hafta? 7 gün? 1 saat?... En uzun okuduğum okul bir dönemdi. En kısası ise ... 20 dakika! Sonra ... Belki bir ara anlatırım...

 '' Şurayı da imzalarsanız kayıt tamamlanmış olacak. ''

 İbrahim babamın adına imza attıktan sonra kalem benim elime geçti. Saçma sapan bir imza attıktan sonra ayağa kalktık. İbrahim, adını az öğrendiğim Müdür Fevzi ile tokalaştı. Ben müdüre boş boş bakarken o, keyifli yüzünü bana döndü.

 '' BAYER Koleji 'ne hoş geldin Elif Tuana Hanım! Ay neredeyse unutuyordum. Bir de seçmeli ders seçmeniz gerek. '' Coşkuyla söylediği şey beynimden bir anda uçuverdi. İbrahim'e döndüm. Herhalde bir planı vardır değil mi? O da benden medet umarcasına bakınca aniden,

'' Ne? Bakma bana öyle. '' diye çıkıştım. İbrahim beni baştan aşağı süzdü ve basketbol dedi elindeki listeye bakarken. Anında gözlerimi devirdim. Egomdan dolayı koşmadığımı biliyor. Neyse ya, görür o. Sonra sınıfımı sordu İbrahim. 12 / D olduğunu öğrenmiş olduk böylece.

 İbrahim bir telefon konuşması yapacağını söyleyip benden uzaklaştı. Bu ender bir olaydı. Normalde telefonuyla bile yanımda konuşmaları için bağıra bağıra olan konuşmasını duyardım. Biraz uzaklaşınca onu izledim kısa bir süre. Bu yaptığımı saçma bularak okulda gezinmeye başladım. Normal bir okuldu işte. Ne bileyim... Kantini var, sınıfları var, koridoru var, laboratuvarı var ...

 Birden aklıma basketbol meselesi geldi. Okulun krokisinin asılı olduğu bir tablodan spor salonunun yerini öğrendim. Aşağı inip kapıdan içeri girecektim ki kapıyı açmamla yere düşmem bir oldu. Ağrıyan popomu ovalamayı bırakıp yukarı baktım. Sarıya yakın kumral bir oğlanın sırıttığını gördüm. 

''Ne bakıyorsun? Kaldırsana beni. '' diye söylendiğimde eğilip beni belimde ve kolumdan tutarak doğrulttu. 

''Yavaş yürü, düşersin. Ben hep buradayım. '' deyip göz kırptı. 

 '' Asıl sen yavaş yürü bence. '' dedim sakince mırıldanarak. 

'' Öyle mi? '' diye sordu son heceyi uzatarak. Sonra kendi kendine güldü. İç sesim istemsizce ''Kendi kendine gülene deli derler '' dedi. Ben zaten niye bununla diyaloğa girdim ki? Saçma erkek milleti ve aptal Üyeleri! Yukarı çıkıyordum ki beni kolumdan yakaladı. Kolumu silkeledim. 

 ''Lafımı bitirmedim.'' dedi öfkeyle. Ben de onun öfkesiyle aynı sakinlikte,

 "Seni dinlemiyordum ki zaten." dedim.

TAKTİK 1: EĞER BİR ERKEĞİ DELİRTMEK İSTİYORSANIZ KONUŞTUĞU SIRADA OLAY YERİNİ TERK EDİN.

dipnot: bu taktiği uygularken dikkatli olun. Erkekte size karşı kalıcı nefret ve tiksinti oluşabilir.

  Kelimenin tam anlamıyla ağzı açık kaldı. Sakinliğim ve umursamazlığım herkes gibi onu da şaşırtmıştı. Ona, acır gibi olan bakışlarımı fırlattım. Kızlar tarafından şımartılmış milyonlarca erkekten biri sadece. Diğerlerinden en ufak farkı yok ... 

 Merdivenlerden tüm asaletimle çıktığım mesaj seslendiğini duydum ama istifimi bozmadan devam ettim. 

 "Adın ne?" diye seslendi. Arkama bile bakmadan tüm umursamazlığımla,

 "Sana ne." dedim.

 Yukarıya çıktığımda İbrahim beni kollarımdan yakaladı. Ben epey korktuğunu düşünürken iç sesim ise cin çarptığını düşünüyordu. 

 '' Neredesin sen kızım mı? Fıldır fıldır her yerde seni aradım. Nereye gittin?'' dedi gözlerini kocaman açmışken. Kollarımı ondan kurtardım. 

 ''Sen amma korkmuşsun. Belli. Okula bakmayı da akıl etseydin keşke. '' dediğim halde bana hala o yüzündeki aptal ifadeyle baktığını görünce gözlerimi devirdim. Anlayamayacağını anladığımda okulun içinde olduğumu söyledim. 

 İbrahim 23 yaşında. Yani benden 6 yaş büyük. Babası ile annesi boşanmış. Babası ikinci baharını yaşarken ise yurtdışında oğlunu almadan gitmiş. İbrahim'in zekasından etkilenen babam ise onu evlatlık aldı. Ona benden daha yakındı. Bazen çalışma odasının kapısı açık unutulurdu. Bu fırsatı kaçırmayan ben ise hemen aralık olan yerden bakardım. Bazen ona sarılırdı ona babam... Bazen ise bana ''kızım'' diyemeyen dudakları ''oğlum'' derdi. O zamanlar 9 yaşındaydım ve İbrahim de 15 filan... Çok üzülür, çok ağlardım... Ama artık eskisi kadar üzülmüyorum. İbrahim'e olan kızgınlığım geçti geçmesine ama nefretimin ömür boyu benimle kalacağını en derinden hissediyorum. O bana hep abim gibiymiş gibi bir tavır takınırdı. Ama ben onu hep aşağılar, hakaret ederdim. Belki de kötü bir amacım yoktu... Belki sadece babamın ilgisini çekmek istemiştim...

 Düşüncelerimden sıyrılıp arabaya doğru ilerledim. Şuan arka kapısını açmakta olduğum araba İbrahim'in arabası. Babam ona arabayı 18 yaşına girer girmez aldı. Ben bu araba alındığında 12 yaşındaydım ve ergen hormonlarımla beraber kuduruyordum. 

 Araba hareketleneli yaklaşık 5 dakika olmuştu. O sırada İbrahim'in elinin radyoya gittiğini gördüm. Müziğin sesi yavaş artarken o da şarkıya eşlik ediyordu. Şarkının sesi iyice yükselince,

 '' Kapat şunu!'' dedim seslice. O ise beni duymayarak iğrenç sesini kulaklarıma doldurmaya devam etti. Bunun üzerine eğilip radyoyu kapattım. Kapattığım sırada ise İbrahim tarafından yanağımdan öpüldüm. Tabii öpülür öpülmez yanağımı sildim. 

 Bir insan aşağılandığı halde o kişiyi hala öpebiliyorsa o kişi, bana ve iç sesime göre yüzsüz geri zekalının tekidir.


------------------------------------------------


selam okurlarım. Sakın ola yorum yapmadan ve oy atmadan hikayemi terk etmeyin. SİZLERİ SEVİYORUM



AVUKAT KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin