SAAT ŞU AN TAM 23:39 VE BEN SIRF SİZİN İÇİN BÖLÜM YAZDIM ONCA MATEMETİK TESTİNDEN SONRA. YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI UNUTMAYIN!! İYİ OKUMALAR^^ ( acaba bu saate okuyan var mıdır beni??)
---------------------------------------------------------------
Son üç saattir yaşadıklarımız gerçekten rezaletti. Artık birilerini ayırmaktan yoruldum. Tabii merak ediyorsunuz. Kuzey beni sürükledikten sonra ne oldu? Kısaca anlatayım hemen.
Kuzey'i orada bırakıp olay yerine tekrar döndüm. Kantin resmen savaş alanına dönmüştü. Gözlerim ilk olarak Belma'yı aradı. Onu bulduğumda kafasının sağ tarafında uzun bir çizik vardı. Uçan tepsilerden birisi kafasına isabet etmiş. Uçan tepsi ne ya!? Her neyse... Belma'yı Zeynep ile revire yolladım. Ardından tekrar Ayaz'ı, dövdüğü çocuktan ayırmaya çalıştım.
Ben Ayaz'ı çektikçe Ayaz beni kucağına alıyor, kendinden uzak bir yere koyduktan sonra ise kavgasına devam ediyor. Bu olay 3-4 kez tekrar edince sinirlerim artık iyice bozuldu.
AH! Seni nasıl unuttum!? Tabii bir yandan da Kuzey beni kolumdan çekeliyor. Artık öfkemi kontrol edemeyeceğimi anladığımda, yıllarca aldığım tüm o nezaket derslerini çöpe atarak bir yumruk da Kuzey'e geçirdim. Bu sefer onun da burnu kanadı. Bunun üzerine Ejder geri zekalısı da aptal gibi hesap sormaya başladı bir yandan.
Tam en karmaşık anda da İbrahim ve arkasında iri yapılı iki korumam girdi kantine. İbrahim bir kıza olayı sordu. Kız da pat diye anlatınca zavallı çocuk bu kez de İbrahim'den dayak yedi. Artık çocuğa acımaya başlamıştım.
Sonrasında ise adının Kerim olduğunu öğrendiğimiz çocuk dövülmekten bayıldı. Uyanınca ise en az 1000 kez özür diledi benden. Ben de el mecbur kabul ettim özrünü ona acıdığımdan.
---
Şu an ise revirdeyiz. Ayaz, Belma, Ejder, Kuzey, 10. sınıf iki çocuk ve ben. Aslında Ejder'e bir şey olmamıştı. Sadece sevdiceği Kuzey'i ziyarete geldi.
10. sınıf olan iki oğlanın bana bakmasından rahatsız olarak,
"Siz ne bakıyorsunuz sabahtan beri?" dedim sitemle. Nezaket dersleri ağlıyor...
"Abla çok güzelmişsin. Boşuna ayağa kaldırmamışlar okulu." dedi birisi sırıtarak. Gözlerimi devirdikten sonra alayla,
"Eyvallah." dedim. Bunun üzerine Kuzey burnundan güldü.
Ayaz'a baktım. Sakinleştirici yapmışlardı, uyuyordu. Manyak gibi dövdü o iki çocuğu ya! Aklıma geldikçe sinirlerim oynuyor!
Belma'nın da başına tepsi çarpmıştı. Sürekli başı döndüğünden revir doktoru ona bir serum yaptı. Ben de zaten serumun bitmesini bekliyorum.
İbrahim ise o çocukların kaydını sildirdikten sonra önemli bir işi olduğunu söyleyip gitti. Böylece okuldan ayrılmamış oldum ben de.
Düşüncelerimi silikleştiren şey Ejder'in sesi oldu.
"Eğer bir daha Kuzey'e dokunacak olurs-" diye tehditkarca konuşurken lafını böldüm.
"Doktor Bey, daha çok sürer mi serumun bitmesi?"
"Yaklaşık on dakika daha sürer kızım."
"Peki."
Sonrasında ise telefonumla uğraşmaya geri döndüm.
"Kime diyorum kızım? Yaklaşmayacaksın Kuzey'e." Gözlerimi devirdim. Ejder artık canımı sıkıyordu. Ejder'e dönüp,
"Bi' gelsene Ejder. Bir şey göstereceğim sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVUKAT KIZI
Teen Fiction''Kısa bir süre düşün... Ölen bir annen var... Annenin ölümünden seni sorumlu tutan, Türkiye'nin en meşhur avukatlarından biri olan baban... Babanın senden çok sevdiği, sinir bozucu bir neşesi olan üvey bir abin... Tam 13 yıl sonra değiştirdiğin 34...