LÜTFEN bu bölümü ayaküstü okumayın. Uzun bir bölüm çünkü. Emek verdim, yarım yamalak okumanızı istemem. Neredeyse bir ay oldu. O yüzden uzun yazdım bölümü.
Zor bir dönemden geçiyorum yorumlarınızı okumak kadar hiçbir şey beni motive etmiyor.
Yine en çok yorum yapana bölüm ithafı var. Önceki ithaf ettiklerim hariç;)
İlk bölüme yani giriş bölümünü düzenleyeceğim. Oraya bir etiket parafı yazdım. LÜTFEN! 2-3 arkadaşınızı oraya etiketleyin. Okuyucu artsın^^
LGS ' ye gireceklere başarılar;)
Hayalet okuyucu olmayın. Oy verin ve yorum yapın. İyi okumalar^^
---------------------------------------------------
"Yok hocam, benim oturuş tarzım böyle."
Birkaç kişi lafıma sadece gülümserken çoğu kişi etrafımdan dağıldı. Uzaklardan sert ayak sesleri geldi. Lütfen Scott McCall olsun ve beni buradan alıp götürsün. Kurt adam olunca tipsiz olmasını bile önemsemeyeceğim, cidden. Lütfen...
"Kalksana kızım. Ne duruyorsun öyle yerde?" Kolumu çekiştirerek beni yerden kaldıran ayıya artık tahammül edemiyordum. Zaten geçen gün üvey kardeş olmadığımızı çok rezil bir an yaşayarak öğrendim. Ayrı bir gıcığım kendisine. Boşuna mı sinirlendim ben o kadar ya?
Benim kafa rengarenk tabii. Cevap bile veremiyorum Murat ineğine. Beni tıpkı kolumu çıkartmak ister gibi çekiştirmesine içinde insanlık kırıntıları hala yaşayan birkaç erkek sessiz kalmadı neyse ki.
"Kız kafasını vurdu yere, kör müsün oğlum?" Mal Kuzey! Bütün bu başıma gelenlerin başlıca sebebi sensin zaten.
Murat alayla gülümseyip Kuzey'e çevirdi başını. O nasıl bir gülüş öyle be? Tövbesteyşın! "İsterse kopsun başı. Seni ne ilgilendirir ki? Bu durumda da asılmazsın umarım." Kuzey'in yüz ifadesi kendisinden habersiz kızarıp kasılırken ben bile o pırıl pırıl kafamla gülümsedim. Aklıma şey geldi; Asılmadığı bir çamaşır ipi kalmış hala gerçek aşkı arıyorum diyorsun. La havle, la havle. Yemin ediyorum aptal bunların hepsi.
"Saçmalama, ne alakası var?" Kuzey'in süpersonik açıklaması Murat'ı pek tatmin etmemiş olacak ki gülüşünü daha da pis bir hale soktu. Murat 100 Lira vereyim, Allah rızası için sen bir daha gülme olur mu?
"Cevap verecek cümlesi yok ki. Bir de gelmiş adamlık rolü kesiyor. Hadi lan oradan." Kuzey, sanki içinde sindiremediği bir şey varmışçasına sesini yükseltti. "Murat senin o gözlüklerini alır götüne sokarım!" Keşke... Ama nerde? Bir de bana bakın Allasen, mal gibi bakıyorum bu iki geri zekalının diyaloğuna.
Murat'ın ellerini kolumdan hızla silkerek kurtardım. Boşluğuna gelmiş olacak ki bunu yaparken zorlanmamıştım. Ellerinden kurtulur kurtulmaz adımlamaya başladım.
"Hey! Burnundan haberin var mı senin?" Murat'ın seslenişi ile olduğum yerde durdum ve burnuma elledim. Parmaklarıma işleyen kırmızı sıvı ile daha da moralim bozuldu. Şimdi söküp atacağım ha şu burnumu! Anca kanıyor geri zekalı! İstikametimi değiştirip yürümeye devam ettim.
Kızlar tuvaletine ulaştığımda kapıyı kapatıp musluğa uzandım. İyi ki şu, "Oha, bu ceketi nerden aldın!?" diyen kızlardan hiçbiri yoktu. Musluğu açtığımda kapı da açılıp ardından hemen kapandı. Bir dakika... O duyduğum ses kilit sesi miydi? MURAT!
"Kızlar tuvaleti burası, çıkar mısın?" dedim burnumu musluğun ucundan çekerek.
"Evet öyle, ne işin var burada?" Sen... Sen kimsin de benim kızlığı sorguluyorsun inek! Fakat muhteşem iç sesimin dışarıya çıkmasına "yine" izin vermeyip farklı bir cevap verdim Murat'a.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVUKAT KIZI
Teen Fiction''Kısa bir süre düşün... Ölen bir annen var... Annenin ölümünden seni sorumlu tutan, Türkiye'nin en meşhur avukatlarından biri olan baban... Babanın senden çok sevdiği, sinir bozucu bir neşesi olan üvey bir abin... Tam 13 yıl sonra değiştirdiğin 34...