Bunu söylediğim de biraz üzülmüştü ama belli etmemeye çalıştı.
- He evet öyle oldu ama geçti senin sayende şarkıların sayesinde bitti dedi ve sonra iyi ki varsın dediğinde kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.
- Kızlara gitar öğreteceğim istersen sende gel dedim.
- Olur çok isterim, istersen piyano çalmayı öğretebilirim dedi ben ise sırıttım ve;
- Piyano çalmayı bilmiyorum. Ama şu an zaten piyano öğrenemem çünkü keman öğreniyorum.
- Keman mı?
-Evet? Noldu ki?
- Hiç daha zor bir şey denersin diye düşünmüştüm.
-Keman çok kolay mı sanıyorsun?
-Yani piyanoya göre kolaydır.
-Bak dır diyorsun olasılık veriyorsun. Hiç de kolay değil. Parmağını küçük bile oynattığında notalar karışıyor.
-Elinde ne var göster bakalım o zaman.
-Hiç bir şey.
Güldük. Sonra İssie
-İstersen ben öğretebilirim. Biraz biliyorum.
-Çok mutlu olurum.
-Hemen gidip kemanımı getireyim.
-Tamaamm.
İssie kemanını getirdi. Akordunu yaparken bende gitarın akordunu düzelttim. Uçakta giderken biraz sorun olmuştu akordu tamamen bozulmuş.
-Kemanın akordu tamam.
-Tamam ben gitarı halledeyim geliyorum.
-Tamamdır.
Yarım saat bunu düzeltmeye uğraştım. Şakasız bir şekilde bununla uğraştım.
-Yeter Beth parmaklarına bak dur biraz.
-Ama ne hale gelmiş güzelim gitar baksana Louis. Yarım saattir uğraşıyorum. Hala olmadı. Nesi var anlamadım.
Dedikten sonra gitara bakmaya başladım. Sonra başım aşağı düştü.
-Noldu Beth?
-Yakınlarda enstrüman düzelten yer biliyor musun?
-Noldu ki?
-Gitarım çatlamış. Kırılma yolunda ilerliyor. Kırılmadan götürmem lazım.
-Bir bakayım.
Gitarımı elimden aldı. Çok kötü durumdaydı. Ama yapılabilirdi.
-Yarın sabah kahvaltıdan sonra bırakırız. Ondan sonra Finn'lerle buluşuruz.
-Güzel fikir. Millie İssie sizde gelsenize.
-Aslında güzel fikir olur.(Millie)
- Benim yarın işim var gelemem. Size şimdiden iyi eğlenceler.
-Peki sen bilirsin.
-Millie sende kendi arkadaşlarınla takılsana?
-Ne olacak Louis bizimle gelse? Ölecek misin?
-Hayır da-
-O zaman geliyor.
-Ama-
Bak yarın ne olacağını bilmeden yaşıyoruz tamam mı? Kardeşin de gelse bir şey olmaz.
-Doğru diyorsun.
-Hem sana bir şey söyleyeceğim ben Louis.
-Ne söyleyeceksin?
-Şuan değil ilk önce bitirmem gereken bir şey var. Balkon gibi bir yer var mı ya da teras?
-Evet var gel.
-Burası çok güzel yalnız.
-Beğenmene sevindim.
Deyip defterimi ve kalemimi çıkarıp bir köşeye oturdum. Yarım kalan şarkımı yazmaya devam ettim. Dışarı bakıyordum. Millie ve İssie de geldi. Louis sessiz olun diye işaret etti onlara. Devam ettim yazmaya. Bir yanda da mırıldanıyordum. Olur mu diye.
-Eveet bitti.
-Yeni şarkı mı?
-Doğru bildiniz efendim. Al.
"Begonvil" şarkısını yazmıştım. (Aga şarkı çok iyi)
-Bunu nasıl okumamı bekliyorsun? Bu Türkçe. (Önceden dediğim gibi onlarla ingilizce konuşuyoruz)
-Haklısın. Bekle.
Yanına gittim. Şarkıyı çevirmeye başladım ona.
-Nasıl yazabiliyorsun? (Millie)
-Nasıl yani?
-Nasıl bu kadar iyi yazabiliyorsun.
-He onu diyorsun. Bilmem kafama esiyor yazıyorum.
-Ama Louis şöyle bir şey var.
-Noldu?
-Yardımına ihtiyacım var.
-Nasıl yardım edebilirim küçük hanım?
-Bilmem mesela piyano çalarak?
-Anlamadım?
-Şarkıyı piyano üstüne yazdım. Ama piyanistim yok. Piyanistim olmak ister misin?
-Olur.
-Tamam hadi gidelim. Sizde gelsenize.
-Tamam. Hadi İssie.
Hemen aşağı indik. Şarkıyı yapmaya başladık. Şarkıyı söylüyordum. Louis'te kafasına canlandırıyordu. Sonra birden piyanoyu çalmaya başladı. Uymuştu. Sonra kendine notları çıkarırken birden odama doğru koştum salak kafam ilacımı almayı unutmuştum.
-Noldu birden koşmaya başladı?
-Gelin bakalım.
Çantamdan ilacımı çıkarırken odaya girdiler.
-Yine unuttun dimi?
-Hmmmm belki evet belki hayır.
-Hadi çabuk iç
-Tamam içtim.
-Kahve yapalım mı?
-Olur.
- Filtre mi istersin yoksa-
-Ben size farklı bir kahve yapayım mı?
-Olur. Her gün abimin filtre kahve yapmasından bıktım.
Güldüm.
-Kahve süt şeker ve vanilin var mı?
-Evet .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Stop Dreaming~ Louis Partridge
Random16 yaşındaydım ailemi kaybettiğimde o gün hayatım tamamen değişmişti. Hep destek olan arkadaşlarım sayesinde artık mutlu olabiliyordum. Tabi hayat dersi veren piçleri unutmamak lazım. E tabi her zaman mutlu eden Louis'i unutmamak lazım. Hayatım arka...