Bölüm 19

525 25 3
                                    

Herkesle son kez sarılmıştık ayrılmadan önce. Belki babamın şirketini soracaksınız. Onların bir mimarlık şirketi vardı. Babam beni 18 yaşıma geldiğimde CEO yapacaktı yanında. Bir kaç evi ben yapacaktım (iç tasarım) ama olmadı işte. Artık Charli'lere bakacağız. Belki daha da büyür şirket.

Uçak için anons yapıldı. 

-Hadi Beth gidelim.( Louis)

- MİLİİEEEEĞ NOAAAHHHH FİİİİNNN SAADİİEEE HADİİİ.

-Geldik geldik hadi.

Uçağa binmek üzere bilet kontrolüne girdik ki bazı hayranlar gelip fotoğraf çekilmek istedi. Hemen çekildik. Sıra bize gelene kadar konuştuk. Sıra bize geldiğinde sıramız gelmiş. Keşke daha çok zamanımız olsaydı ama gitmemiz gerekiyor dedim. Ve biletimizi görevliye uzattık. 

Business classta gidiyorduk. Üçümüzde. Louis ve benim koltuğum yan yanaydı. Millie ve Finn'inki yan yana Sadie ve Noah'nınki yan yanaydı. Biz kenarda oturuyorduk. Louis'in koltuğu cam kenarındaydı. Louis'e dönüp...

-Senin için sıkıntı olmazsa ben geçebilir miyim?

- Tabi ki. Geç.

Hemen cam kenarına geçtim. Boyum biraz kısaydı. En azından Louis'e göre. Ya aslında ben kısa değilim ki Louis çok uzun. 1.68 boyum var zorlasam 1.70 olurum. O 1.80se benim suçum ne?.

Çantamdan kalem, defter ve telefonumu aldım. Üstümde şöyle bir şey vardı.

Defter ve kalemimi aldıktan sonra kulaklığımı unutmadan aldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Defter ve kalemimi aldıktan sonra kulaklığımı unutmadan aldım. Şarkı dinleyecektim. 4 saat başka ne yapılacaktı ki? Beklemeye başladık. Çok sıcaktı. Ne bekliyordun ki?  Elimdeki tokayı aldım. Saçımı dağınık topuz yaptım hemen. Kaptan konuşmaya başladı. Kalkış yapacaktık. Oturduk. Kalkış yaptık. Bir 15 dakika sonra kulaklığı taktım. Louis uyumadan çantamdaki gözlüğü istemem gerekiyordu. Gözlük kullanmıyordum. Ama dinlenme gözlüğü takıyordum. Bilgisayarla çok işim alıyordu. Gözüm çok yoruluyordu. O yüzden takıyordum.

-Louis senden bir şey isteyebilir miyim?

-Tabi ki noldu?

-Çantamdan gözlüğümü verebilir misin?

- Tabi ki bir saniye. Al bakalım küçük hanım.

- Teşekkür ederim uzun bey.

Güldük. Ben gözlüğümü taktım şarkımı açtım. Defterimi elime alıp şarkı yazmaya başladım. Bizden başka biri yoktu businessta. Bu beni biraz mutlu etmişti. Çünkü daha rahattım. "Wake Up İn The Sky" şarkısını yazdım. Louis beni izliyordu.

- Bak bakalım olmuş mu dedim. 

-Ben mi?

-Yok arkanda hayalet var ona diyorum.

-He tamam o zaman.

Elimi alnına götürdüm Louis'in.

-İyi misin Louis?

-Noldu ki.

-Az önce sana yok arkanda hayalet var ona soruyorum dedim tamam dedin? İyi olduğuna emin misin?

-Hee pardon dalmışım.

-Peki o zaman al bak olmuş mu.

 Deyip Louis'e uzattım kağıdı. Okumaya başladı. 

- Yapıyorsun sen bu işi. Daha iyi yerlere gelmeyi çok hak ediyorsun. Hak ediyorsunuz.

- Teşekkürler. 

-Resim yapabiliyordun sanırım değil mi?. O odanda görmüştüm. Duvara asılıydı.

- Yani çok yapamıyorum.

-Benim için çizsene bir şeyler. 

-İyi peki.

Deyip çizmeye başladım.

Bir buçuk saat boyunca çizim yapıp bunu çizdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir buçuk saat boyunca çizim yapıp bunu çizdim.

Never Stop Dreaming~ Louis PartridgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin