Bölüm 13

600 29 1
                                    

- Her neyse sıkılmadınız mı ya?

Hep bir ağızdan: Evet.

- O zaman gelin sizi bir yere götüreceğim. Umarım korkak değilsinizdir.

Millie: Korkar değilsiniz derken? Nereye gidiyoruz?

- Korktun mu Millie şimdiden bak Sadie korkmuyor. Ona  yapış. 

Tam odamdan çıkıyordum. İlacımı almadığımı hatırladım. Leo'ya seslendim. 

-Leo ilacımı unuttum. masamın üstündeydi alabilir misin?

Leo: Tabi ki prenses.

İlacımı aldı. Aşağı iniyorduk. Plan değiştirdim nereye gideceğimizle alakalı.

-Siz aşağı inin ben bir şey unuttum alıp geleceğim.

Herkes tamam demişti. Spor çantamı aldım. Kocamandı bu daha rahat sığdırmama yardımcı oluyordu. Louis arkamdaydı. Fark ettim. 

-"Yardım etmeye mi geldin diye sordum" birden arkamı dönüp. Tam arkamda duruyormuş çok yakındık.

Louis: Evet.

 Gerileyip "O zaman kapıyı kapat" dedim. "Neden" diye sordu. "Çok soru soruyorsun sorma" dedim. O da hemen kapattı. Çantamı alıp o gizli odanın kilidini açtım. Birlikte aşağı indik. 

Louis: Neden geldik?

- Offff. Bir şeyi de sorma be.

Ve küçük bir kutumun içinde ninja starlarım vardı. O kutuyu hemen çantama attım. Louis beni izliyordu şaşkınlıkla. İki üç tane yayım vardı. Onları işaret edip okçuluk için kullandığım çantaya koymasını söyledim. O sırada gidip baltamı aldım. Louis sanki birini öldürmüşüm gibi bana bakıyordu. En son beyzbol sopamı aldım.

-Hadi gidelim.

Louis'in yutkunduğunu gördüm. Benden korkmuştu sanki biraz. Ona ani bir hareket yaptım. Cidden korkmuştu. Gülüp özür diledim.

-Bu kadar korkuttum mu ya?

Louis: Yoo ne alakası var.

-Bu dediğine sen inanıyor musun? Merak etme adam falan öldürmedim. Bazen içimdeki tüm siniri boşaltmam gerek o yüzden. Hadi daha fazla bekletmeyelim yoksa bu yerimi öğrenecekler.

Hızla onların yanına gittik. Leo'yla bir kaç kez gitmiştik o yere. Leo arabayı sürüyordu. 

Leo: Nereye gidiyoruz prenses?

- Sence? dedim ona dönüp.

Leo: Uhuhuuu anladım.

-Hadi bas gaza.

Oraya gitmiştik. Eski unutulmuş bir avm gibi bir yer. Tam olarak ne olduğunu bizde çözemedik. İçeri girdik. Bunlar etrafa bakınıyordu. 

-Korkmazsınız değil mi? Millie?

Noah: Sen burayı nerden biliyorsun? 

-Boşver.

Finn: Neden geldik buraya?

- Hiç sinirini çıkarmak istediğin bir şey yok mu?

Finn: Çok var.

- O zaman sus ve bekle. Şuraya oturun.

Eski bir iki koltuk vardı. "Leo sen benlesin". "Geldim" diye bağırdı. 

-Assana onları.

Louislere döndüm dip dibe girmişle. Sanki adam öldürmüşüz gibi bakıyorlardı. Yayımı aldım okumu da taktım. Louis'in tam yanında eski kullandığım hedef tahtası duruyordu. Onu görmüştüm korkulu gözlerle bakıyordu. Leo'ya döner gibi yapıp hızla Louis'e dönüp oku hedef tahtasına attım. Herkes bağırmaya başladı. 

- AZ SAKİN! 

Bağırdım. Herkes bana döndü.

Sadie: NASIL SAKİN OLALIM ÇOCUĞU GÖZÜMÜZÜ ÖNÜNDE OKLADIN!

-Emin misin? Bir bak istersen.

Arkasını dönüp baktı Louis'e bir şey olmamıştı. 

Hepsi: Ama nasıl olur?

Leo'yla bakışıp gülüyorduk. 

- Hatırlıyor musun oradakini?

Leo: Hatırlamam mı?

Daha çok gülmeye başladık. 

Diğerleri: Noluyor ya?

- Louis'in arkasındaki duvara bakın. O duvardaki hedef tahtasına bakın. O tahta benim hep vuramadığım tahtaydı. Yani şöyle ben hareket ederek atış yapıyordum. Hep orayı tam 12den vuramıyordum. Şimdi dönüp bakın.

- Eee ilk ne yapmak istersiniz? 

Noah: Neler var ki böyle sordun?

- Tabak, bardak kırma, beyzbol  sopasıyla atılana vurma, balta fırlatmak, ok fırlatma, ninja starla atış yapma.

-Hangisini isterseniz? Beğenmediyseniz poligona gidebiliriz.

Noah: Bana fark etmez ne dersiniz siz?


Never Stop Dreaming~ Louis PartridgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin