"Lou?- Tanrım, Louis uyandığını söylemiştin!"
Pek de anlaşılır olmayan bir mırıldamayla cevap verdi çocuk. Kendisi de ne söylediğinden emin sayılmazdı. Sadece- üşüyor gibiydi, birisi battaniyesini mi çekiştiriyordu?
"Louis! Teslimatlar geldi sayılır uyanır mısın artık?"
"Daha yeni uyudum."
"LOUIS!"
Yatağında sıçrayarak gözlerini açtı. Az önceki çığlıktan sonra uyanmaması söz konusu dahi olamazdı.
"Jay? Bir şey mi oldu?" odasına dalan adamın kim olduğunu anlaması bir dakikasını almıştı. Annesinin kocası Daniel. Beyni uyandıktan yaklaşık 10 dakika sonra çalışıyordu.
"Ah? Bir şey yok Dan, Lou'yu uyandırıyordum sadece.
"Bana daha çok bir daha uyanmayacağından emin olmaya çalışıyormuşsun gibi geldi hayatım."
Louis kıkırdadı ve oturur pozisyona geçti. "Günaydın ikinize de."
"Saat 3 Louis." dedi Dan.
"Ve siparişler 15 dakikaya limanda olur." diye ekledi Johannah.
"Siktir." dedi Louis. Sonra ona dik dik bakan annesinin evinde olduğunu hatırlayıp "pardon." diyerek düzeltti kendini.
Ayaklanıp kapıda bekleyen Daniel'ı geçti ve banyoya fırladı. Yüzüne hızlıca su çarpıp diş fırçasını ağzına yerleştirerek odasına geri döndü ve dolabından eline gelen ilk tişörtü üzerine geçirdi.
"Mutfaktaki masada Bay Selley'e vereceğin para var. Kahvaltı yapmak için de benim cüzdanımdan alabilirsin. Kahvaltı sayılırsa tabii."
Annesine kafasını sallayarak banyoya koştu, gargara yaparak aşağı fırladı ve evden çıkıp bisikletine atladı.
Louis'nin annesinin Dan ile işlettiği bir lokantası vardı ve Louis Donny'de olduğunda sık sık -her hafta en az 3 kez- limandan balık almaya gelirdi. Liman eve bisikletle 10 dakika kadardı. Bu işi kesinlikle annesi ya da Dan de yapabilirdi ancak o, yaşlı balıkçı Brian'ın abartısız samimi hikayelerini dinlemeyi oldukça seviyordu. Yalnız bir adamdı, ailesinden uzakta çalışıyordu ve onun yanında olmak Louis'nin hoşuna gidiyordu. İhtiyarın da bu durumdan memnun olduğu söylenilebilirdi.
Limana giden yola saparak bacaklarını hızlandırdı. Daha hızlı orda olursa ne kadar beklediğinden yakınıp, ihtiyar Brian Selley'le biraz uğraşabilirdi. Hem uzun süredir onu görmemişti.
Limana vardığında aşina olduğu açık mavi teknenin kıyıya halatlanmış olduğunu gördü. İhtiyar ise ortalıkta görünmüyordu.
Bisikletinden inip tekneye yürüdü ve içeri sıçradı.
"İhtiyar, beni özlemedin mi yoksa?"
İçeriden gelen gülüşme seslerine anlam veremedi. İhtiyar o yokken arkadaş mı edinmişti?
"Ah, Louis!" Hızlı adımlarla ona doğru gelen adama baktı ve kollarını açtı. Saçları beyazlamış yemyeşil gözlü sevimli bir adamdı. Sürekli aynı sarı botu giyiyordu. Louis bundan en az 6 çifte sahip olduğundan emindi.
"Uzadın mı sen bakayım?" adam ona sarılmayı bırakıp omuzlarını tuttu ve bir adım geriledi. "Ah, hayır uzamamışsın."
"Bu şakalar bayatlamıyor mu sence de Brian?" dedi Louis sırıtarak. "Ayrıca yokluğumda arkadaş mı edindin bakayım, kim o içerdeki?"
İhtiyar gülüşünü unuttuğu şeyi fark ederek kesti. "Ah, sizi tanıştırmayı unuttum. Harry buraya gelir misin?"
"Harry?" dedi sorgular bakışlarla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when we slept together | Larry Stylinson
FanficDoncester'a gelen Harry, herkesin tanıdığı Louis'ye biraz fazla bağlanmış. Ama Louis'nin bu kadar tanınmasının sebebi düşündüğü kadar masum değil.