🎪20: "Worry and Fear"🎪

2.5K 301 44
                                    

_

"Sen de kimsin?" Seokjin kaşlarını çatarak sorarken hala geriliyordu. Ama karşısındaki adamdan pek hoşlandığı da söylenemezdi. Jeongguk alayla kaşlarını kaldırdı. 

"Ben onun babasıyım. Asıl sen kimsin?"

"Hah?! Asıl onun babası benim! Ben yarattım onu!"

"NE!?"


***


Bulundukları ortamın gergin bir havası vardı.

Taehyung sabırsızca karşısındaki adama bakıyor anlatacaklarını dinlemek için can atıyor, Jeongguk ise onun aksine deli gibi korkuyor, öğrenecek oldukları şeyler onu içten içe deli gibi korkutuyordu. Öyle ki geldiklerinden beri bacağını titretiyor, parmakları ile oynuyordu, aynı zamanda kalbi korku ile çarparken.

Kim Seokjin ise Taehyung'un kabanını ve şapkasını çıkarttığından beri gözlerini kulaklarından ve kuyruğundan alamazken nasılda bu kadar güzel büyüyebileceğini düşünüyordu. Gerçi bundan, onu ilk kucağına aldığı anda, gözlerine baktıktan sonra emin olmuştu. Pazardan, sirke geldiklerinde kırmızı çadırda oturmaya başlamışlar, o sırada hayvanları besleyen Jimin de olaya dahil olurken Jeongguk'a bir sürü ima içeren bakışlar atmıştı. Çoğu ise bu adamın kim olduğu ile ilgiliydi.

"Şişt, baksana buraya." Jimin oturduğu masada ayaklarını sallarken karşılarında oturduğu adama seslenmiş, kafası kendisine çevrildiğinde tek kaşını kaldırmış, Jimin'e konuşmaya devam etmişti. "Nereden bileceğiz senin bizim Tae'mizin yaratıcısı olduğundan? Belki de bir sahtekârsın?"

Seokjin ona ima edilen kelimeyi umursamadan gülümseyerek bakışlarını Taehyung'a çevirmişti. Aklına dolan anılar ise gözleri parlamıştı. "Vuy vuy.. ilk bu kelimeyi söylemiştin. İki yaşını geçiyordun ama hala o iki kelimeyi söyleyip duruyordun."

"Beşinci yaşını geçene kadar bir tek o kelimeyi söyledi zaten."

"İkinci söylediği kelime neydi peki?"

"Gguk."

"Gguk?"

"Jeon-gguk. Benim adım."

"Ah.. ona iyi bakmış olmalısın. Çok güzel yetişmiş."

"Öyle, minik Tae'mi en güzel şekilde, ben yetiştirdim."

"Tae? Ona bu ismi mi verdiniz?"

"Evet Tae. Ama kayıtlarda Jeon Taehyung diye geçiyor. Benim oğlum olarak yani."

"O halde Kim Taehyung olmalı. Çünkü o benim oğlum."

Jeongguk burnundan sinirli bir nefes verdiğinde hızla ayağa kalktı. Koltukta oturan adama doğru birkaç adım attığında Jimin hemen müdahale etmiş, onu omuzlarından tutarak durdurmuştu. Jeongguk bakışlarını ondan çekmeden sinirli bir şekilde konuşmaya devam etti.

"Sen, onu benden almaya çalışamazsın. O benimle büyüdü, benimle kalmalı. Bana alıştı." Bu sefer ayağa kalkan Seokjin iken, işaret parmağını ona doğrulttu. "Buraya adım attığım anda fark ettim. Siz benim oğlumu kullanıyorsunuz. Kendi çıkarlarınız için, onu bir soytarı olarak, para kazanmak için kullanıyorsunuz. Buna izin vermeyeceğim. Ama bir bakıma da teşekkür ederim. İyi ki oğlumu, seks objeniz olarak da kullanmadınız."

"Sen ne diyorsun be?!"

Jeongguk, arkadaşının kollarından kurtulmak için birkaç hamle daha yaptığında Taehyung ayağa kalkmış, onlara doğru ilerlediğinde Jimin'e Jeongguk'u buradan götürmesini söylemişti. Jeongguk dehşete düşmüş bir şekilde ona bakarken, şaşkınlıktan konuşamamış, göz bile kırpamamışken Jimin kendisini karavana doğru sürüklemişti bile.

Kapayı kapattığında Jeongguk'u yatağa oturtmuş, geri dönmek isterken arkadaşının titrek sesini duymuştu. "Jimin, Taehyung bizi bırakmaz değil mi? Onu benden almaya çalışıyor, lütfen engel ol Jiminnie, yalvararım Tae'miz gitmesin bizden, ben çok özlerim ki onu."

Jimin birkaç adımla yanlarına vardıktan sonra arkadaşının yanaklarına ellerini koymuş ve yukarıya kaldırmıştı. Ardından bir yandan da kendisini avutmaya çalışarak konuşmaya başlamıştı. 

"Bana bak pofuduk surat, Taehyung bizi asla bırakıp bir yere gitmez. Onun bizden uzağa gideceği tek yer, Daisy'nin samanlığı olur anladın mı? Şimdi onların yanına gideceğim ve o bilim insanı kılıklı moruğun Tae'mizin aklını çelmesine izin vermeyeceğim."

Jimin biraz da kendisine yalvarır gibi bakan arkadaşından destek alarak, kahverengi saçlarının üzerinden alnına sert bir öpücük kondurduğunda çatık kaşları aynı zamanda kararlı sesiyle konuştu.

"Oppana güven Jeongguk! Fighting!"

Karavandan çıkıp çadıra ilerlerken titrek bir nefes vermiş, içini kaplayan endişe olayın ciddiyetini kavradığından beri git gide büyüyorken ve ilerleyen dakikalarda kendisini bile teselli edemeyeceğinden korkuyordu.


_

Jeon's Circus × TaeKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin