_
Karavandan çıkıp çadıra ilerlerken titrek bir nefes vermiş, içini kaplayan endişe olayın ciddiyetini kavradığından beri git gide büyüyorken ve ilerleyen dakikalarda kendisini bile teselli edemeyeceğinden korkuyordu.
***
Kaç saat geçti bilmiyordu. Fakat zamanın geçmesini karavandaki camdan görünen batan güneşin havaya verdiği turunculuk ile anlayabiliyordu. İçinde hala süregelen bir korku var mıydı? Vardı, her geçen dakika, saniye; meraktan, endişeden deliriyor, bir yanı kapıyı açıp koşarak Tae'sine sarılmak onu bırakmaması için yalvarmak istiyordu.
Sonunda karavanın kapısı yavaşça açıldığında hızla yatakta doğruldu ve ayağa kalkarak ışığı açtı. O sırada içeri giren ve Tae'sinin çekingen yüzünü gördüğünde nefesini tuttu. Ampul ışığı bulundukları karavanı yeterli kadar aydınlatırken o kadar çok merak ediyordu ki ne konuştuklarını, gidip gitmeyeceğini..
"Taehyung.." Ona doğru titrek birkaç adım attı. Yanmaya başlayan gözleri tekrardan dolacağını haber verirken Tae'si de kendisine yaklaşmış, uzanarak bileğinden tutmuş ve kendisine çekmişti. Dudakları tekrar onun adını fısıldamak için aralandığında Taehyung ondan önce davranmıştı.
"Jeongguk, ben.." Jeongguk, Tae'sinin mahcup bakışlarından sanki kendisine kötü bir haber vereceğini belli ediyor gibiydi. Jeongguk onun bu bakışlarına ve yanaklarındaki kızarıklığa karşı seri bir hareketle dudaklarını ıslattı, ardından kafasını iki yana salladı burnunu çekerek.
"Gidecek misin? Onunla..?" Tereddütle sorduğunda Taehyung sessiz kalmış, bu sessizliği onu korkuturken bileğinden elini yavaşça beline çıkarmış, aniden kendisine çekerek göğüslerinin birbirine temas etmesini, Taehyung'un parmaklarının ucundan yükselmesine neden olmuştu.
"Gitme. Lütfen gitme Taehyung. Yalvarırım bırakma beni." Tae'sinin elleri omuzlarına yerleştiğinde daha sıkı sarıldı. Belki kendisini itme ve onu bırakıp gitme düşüncesi kendisine korkutucu gelmiş olmalıydı.
"Jeongguk, gideceğim-"
Kolları bir anda sıkılaşınca Taehyung susmuş, göğsüne yapışmış olan göğsünden kalp atışlarını çok net hissederken ne diyeceğini bilemiyor, kalbinde, Jeongguk'u böyle gördüğü için bir sızı peydahlanıyordu. Onunla birlikte nefesleri sıkılaşıyor, gözleri doluyordu.
"Taehyung. İstediğini yaparım, lütfen, gitme Taehyung." Taehyung daha fazla onun bu haline dayanamayacağını için ellerini omuzlarına koydu, güçlü bir şekilde kendisinden uzaklaştırdığında göz yaşlarıyla ıslanmış yüzüne baktı. "Jeongguk, gideceğim ama sende benimle geleceksin."
Jeongguk şaşkınca ona bakmış, akan burnunu bir kez daha çektiğinde dudaklarında 'ne' kelimesi çıkmış, Taehyung tebessüm ederek yanaklarını kavradığında, sıkıştırmış sonrada iki yana sallamıştı. "Şimdi de sen tam bir bebeksin. Vuy vuy de bakayım." Jeongguk kendisiyle dalga geçildiğini anladığında yanaklarındaki elleri kavramış, Taehyung aracılığıyla gözyaşlarını sildiğinde gözlerine baktı.
"Asla."
Taehyung dudak büzerken mızmızlanmış, Jeongguk ellerini kavrarken burnunu bir kez daha çekmişti. "Sen..- yani biz, nereye gideceğiz?" Taehyung yüzündeki üzgün ifadeyi silip genişçe gülümsediğinde elinden tutup yataklarına çekiştirdi.
"Yorgunum biraz. Uzanalım, öyle anlatayım."
Jeongguk onu onaylarken yataklarına ilerlemişler. Sırtını karavanın beyaz duvarına yasladığında beline yastık koymuş, bacaklarını araladığında Tae'sine hemen arasına girip göğsüne uzanmış kollarını boynuna dolamıştı. Jeongguk anında, bir süreliğine Tae'sini kaybetme korkusu yaşamış olduğunun da verdiği etkiyle hemen kollarını ona sarmış, elini mavi yumuşak saçlarına attıktan sonra burnunu yaslamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeon's Circus × TaeKook✔
FanficJeon Sirk'inin gözde üyesi Jeon Taehyung, Jeongguk'un minik Tae'si. 🥈kaplan 🥇sirk [29.12.2020] - [01.05.2021]