Namjoon ve Chanmi karanlık eve girdiklerinde genç adam bir şeye takılmış az kalsın düşecekken son anda duvara tutunabilmişti. İçerisi zifiri karanlık olan evde gözlerinin karanlığa alışmasını beklerken genç kız ustaca bir hareketle, Namjoon'un asla tahmin edemeyeceği yerdeki elektrik düğmesine basarak evi aydınlatmıştı. Sarı ışık gözlerini kamaşatırırken Namjoon yerdeki bu savaş alanını hayal ettiğini düşündü bir an. Chanmi, Namjoon'un anlam bile veremediği kıyafet çöp karışımının üstünden atlayarak salona geçtiğinde "Kendi evin gibi davran" demişti. Monster etrafına bir kez daha bakıp "Çok şükür çöplükte yaşamıyorum" demişti. Genç kızın kahkahasının geldiği yere yöneldiğinde özellikle hiçbir şeye dokunmamak için büyük çaba gösteriyordu. Burada üzerine bulaşan mikroplar saniyeler içinde onu öldürebilir gibi hissediyordu zira. Kız yarısı çürümüş elmanın daha sağlam görünen tarafından bir ısırık aldığında "Aç mısın?" diye sormuş ama karşılığında Namjoon'un kocaman olmuş gözleriyle karşılaşıp omuz silkmişti.
"Bu çöplükte mi yaşıyorsun sen gerçekten? Ruh çağıralım dediğimde yanlış anladın sanırım. Burası ayin için bile çok pis gerçi ama gerçekten ruh çağırmayacağız"
"Haha komik şey seni. Senin evini herkes biliyormuş. Hareketlerimizi fark etmeden merkez olarak kullanabileceğimiz bir yere ihtiyacımız var demedin mi? Ayrıca evde ihtiyacımız olan malzemeler var"
"Ufaklık bilmiyorum fark ettin mi ama Monster sadece lakabım. Gerçekte bir insanım ve burada yaşayamam"
"Seni burada yaşa diye davet eden de yok zaten. Bir süre idare et. Hadi gel şu ihtiyacımız olan şeyleri alıp planımızı yapalım"
"Sen burada gerçekten aradığını bulabiliyor musun?"
"Of ablamdan daha çok dırdır yapıyorsun"
"Bak ufaklık ben de öyle söz dinleyen biri değilim ama en azından türünün yaşama şartlarına uyum göster yoksa evrimleşirsin bu evde"
"Tamam, tamam bir ara toplarım gel hadi"
"Toplama TEMİZLE!"
Gözlerini deviren kız diğer odaya geçtiğinde Namjoon da burnunu kırıştırarak onu takip etmişti. Kırmızı duvarlar, sarkan parçasına bakarak siyah olduğunu tahmin ettiği yatak örtüsü, siyah mobilyalar ve yatağın üzerinde yığınlanmış kıyafetlerle tam olarak korku filmi seti gibi görünüyordu Chanmi'nin odası. Namjoon ağzını açmışsa da nasıl tepki vereceğini bilemediği için susmaya karar vermişti. Genç kız dolabın üst raflarını karıştırırken Namjoon'da kitaplarını ve filmlerini inceliyordu. Chanmi göz ucuyla ona baktığında "Ne o şaşkın görünüyorsun?" demişti.
"Şaşkınlık demeyelim de merak diyelim biz ona"
Elindeki kitabı kaldırıp "Sınırlı basımdır bu nereden buldun?" diye sormuştu. Chanmi tek kaşını kaldırırken "Sen de mi takip ediyorsun?" diye sormuştu. Monster okumak için yaş sınırı koyulmuş oldukça şiddet içerikli bir kitabı yerine koyarken kafasını sallamıştı.
"Sana benziyoruz demiştim ve sonunda buldum."
Kız çıktığı dolap tepesinden koca bir kutu indirip içindeki bir sürü boya kutusunu yatağın üstüne dökmüştü. Tüm tozu da beraberinde getirdiğini gördüğünü Namjoon engel olmaya çalıştıysa da başaramamıştı.
"Hayatımda senin kadar pis bir kız görmedim ben ya!"
"Ben de senin kadar titiz bir cinayet amiri görmedim. Tozları unutup şu boyalara bak bakalım istediklerin bunlar mı?"
"Bunlar da sende neden var bunlar?"
"Lisedeyken ablamı kızdırmaya bayılırdım. Bir iki kez duvarlarda sanat denemesi yapmıştım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsane İkili
AksiBiriminde üstün başarılarına rağmen sorunlu kişiliği yüzünden canavar diye anılan bir başkomiser. Herkesin cıvıl cıvıl gördüğü yetenekli, inatçı ve zeki bir komiser. Bir arada kalmaları mümkün görülmeyen bu iki polisin çatışmaları arasında çözülen c...