Genç kız odadan çıktığında vermek istediği izlenim için mutluydu mutlu olmasına ama 12 saat mi? Tanrı aşkına hangi cinayet dedektifi bir olayı 12 saatte çözerdi ki? Bu çocuk gerçekten bir Monster'dı. İlk olayında hem deneyimsiz hem ortaksız olarak bir canavardan daha kısa sürede üstelik de 12 saati aşmayacak şekilde olayı çözmesi gerekiyordu. Tam olarak istediği bu olmasa da elinden gelenin fazlasını yapması gerektiğini biliyordu. Bu iş düşündüğünden biraz daha zor olacaktı anlaşılan ama düşününce cinayet büronun en yetenekli dedektifi ile çalışmak için buna değerdi. Kendine bol şekerli ve sütsüz bir kahve alıp siyah uzun saçlarını tepeden at kuyruğu topladı. Önce şubeyi mi gezse yoksa birini bulup prosedürleri mi öğrense karar veremiyordu. Yanına yaklaşan 40'larının orlarında gibi görünen siyahi kadın dikkatini dağıtmıştı. Yaşına rağmen formda olduğu belliydi ama o kadar da zayıf sayılmazdı. Saçları kıvırcık ve yer yer beyazlamaya başlamıştı. Chanmi kadının gözündeki anaç ifadeyi gördüğünde sanırım nereden başlamam gerektiğini biliyorum diye geçirdi içinden. Kadın yavaş ve üzgün bir ifade ile yanına yaklaştığında yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti bile. Kadın aralarındaki mesafeyi birkaç adımda aştıktan sonra kızın önünde durmuştu. Önce baştan sona kızı süzdükten sonra derin bir nefes aldı ve girişe ihtiyaç duymadan konuşmaya başladı.
-Şefle ben konuşacağım diğer biriminle irtibata geçsin. Emim orada oldukça sevilen birisiydin. Seni geri almayı kabul edeceklerdir. Bugün git dinlen ve yarın eskisi gibi şubene git.
-Anlamadım.
-Evet, siz gençler çoğu şeyi anlamıyorsunuz zaten. Az önce orada oynadığın oyun çok tehlikeliydi küçük hanım. Monster o incecik boynunu kırabilirdi ve emin ol bunu daha önce senden çok daha yapılı insanlar üzerinde yaptığına şahit oldum. Tanrı aşkına ona o kadar yaklaşırken aklından ne geçiyordu senin!
Kadın elini kalbinin üstüne koymuş tekrar derin bir nefes almıştı. Belki de bu ofiste Monster'a en çok yaklaşabien dedektif oydu. Şubenin en yaşlı insanı olarak anne gibi görülürdü o da buradaki herkesi çocuğu gibi severdi ama Monster asi bir çocuktu. Annesine bile belli bir mesafe ile yakaşırdı. Mira bile daha önce bu çocuğa bu kadar yaklaşma cesareti göstermemişken bu kızın derdi neydi? Hiç mi duymamıştı Namjoon'un tehlikeli biri olduğunu?
-Ben cinayet dedektifi olmaya çalışıyorum efendim en azından ortağımdan kendimi koruyamazsam kendime nasıl dedektif diyebilirim ki?
Kız yüzündeki kocaman gülümsemesi ile hiç etkilenmiş görünmüyordu üstüne üstlük hala cinayet dedektifi olmak istediğini söylüyordu. Mira o gözlerle ben karşılaşsam çoktan tabanları yağlamıştım diye geçirdi içinden. Namjoon istediğinde bir bebek kadar sevimli olabilirdi. Mira bazen onu dizlerine oturtup yanaklarını sıkma isteği ile dolup taşıyordu ama daha sonra bir vampiri bile korkutan o öfkeli gözlerini düşününce bu hayali kurduğu için bile kendine inanamıyordu. O odada baktığı gözler kesinlikle bir bebeğin sevimli bakışları değildi ama bu kız anlaşılan 17 derece miyoptu ve hiçbir şey görmemişti.
-Ne yani devam mı etmek istiyorsun?
-Elbette ki. Bu benim küçüklüğümden beri hayalimdi.
-Bir dakika bekle bir dakika ver bana.
Kadın gözlerini kapatıp şakaklarını ovuşturduğunda Chanmi gülmemesi gerektiğini bildiği için dudaklarını ısırıyordu. Karşısındaki kadın gözlerini açtı ve yılgın bir ifade ile kendine bir tane kahve aldı.
-İsmin neydi?
-Chanmi efendim. Kim Chanmi.
-Sen de Monster gibi Asyalısın sanırım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsane İkili
AcciónBiriminde üstün başarılarına rağmen sorunlu kişiliği yüzünden canavar diye anılan bir başkomiser. Herkesin cıvıl cıvıl gördüğü yetenekli, inatçı ve zeki bir komiser. Bir arada kalmaları mümkün görülmeyen bu iki polisin çatışmaları arasında çözülen c...