-3-

34.4K 2.1K 267
                                    

Yasemin'in onu tüm okulun önünde düşürdüğü duruma inanamıyordu. Ayrılmak isteyen kendisi olduğu halde herkes terk edildiğini sanıyordu ve buna rağmen herkes kurbanın Yasemin olduğunu düşünüyordu. Kızın bunu nasıl başardığını bilmiyordu ama hakkını teslim etmesi lazımdı; kafeteryada sergilediği oyun gerçekten iyiydi. Taha'yı herkesin içinde küçük düşürmekle ve itibarına zarar vermekle kalmamış; onu kendisinden daha az arzulanan biri olarak göstermişti. Bu da Harun'un deyimiyle 'Taha'yı ezip geçtiği' anlamına geliyordu.

Sinirini kızdan çıkaramayacağından -ki böyle bir durumda ancak onu döverse rahatlayabilirdi- dolayı tüm öfkesini kendine yöneltmeye çalışıyordu. Kendisini dövebileceğinden ya da dövmek istediğinden değildi de sakinleşmesine yardımı olur diye yapıyordu bunu. Şu an ne kadar öfkeli olduğu düşünülürse pek işe yaradığı söylenemezdi.

Derin bir nefes daha aldıktan sonra -bugün bunu kaçıncı kez yapıyordu acaba- açıklama yapmaya kalkışmasa şu an bu durumda olmayacağını düşündü. Suçu kıza yüklemeseydi, cevap vermeseydi... Kafeteryadakilere o saçma sapan soruyu yöneltip tuzağa düşmeseydi...

Yasemin'i terk etmesinin -okulun bildiği şekliyle terk edilmesinin- üzerinden üç saat geçtikten sonra bile sakinleşememişti. Zor bir ders atlatmıştı, herkesin gözü üzerindeydi ve aptal arkadaşları onunla dalga geçip duruyordu. Aksi nasıl mümkün olabilirdi ki bu şartlar altında?

"Benimle nolamazsın!" diye nostaljik ama epey başarısız bir taklidini yaptı Harun. Sabahtan beri bininci kez yapmıyor olsa belki tebessüm edebilirdi ama şu an içinden sadece suratına yumruk atmak geliyordu. "Nasla nelde edemezsin beni Yasemin!"

"Canım benim," dedi Alara bir kez daha Yasemin rolünü üstlenerek. Sevgilisinin yaptığı Taha taklidinin aksine onunki baya iyiydi. Yasemin'in ses tonunu birebir taklit etmeyi ve hatta o ses tonu içindeki vıcık vıcık tatlılığı bile tutturmayı başarmıştı. "Seni istemiyorum kiii artık!"

Harun kahkahalarının arasından zar zor duyulan bir sesle sordu:

"Peki ya, ne istiyorsun?"

Kızdan önce davranarak dişlerinin arasından cevap verdi Taha:

"Dayak." Arkadaşları bunun üzerine bir kez daha kahkahalara boğulurken ters ters baktı. "Cidden çocuklar, içinizden birini feci şekilde dövmek üzereyim. Yeter artık. Ondan ayrılanın ben olduğunu biliyorsunuz. O sadece bunu kendi gösterisi haline getirmeye çalıştı. Her zaman yaptığı gibi yani..."

"Seni rezil etti dostum. Kız seni bitirdi resmen."

Selim'e bakarak tısladı. "Söylediğin iyi oldu, unutmuşum."

"Kızman gereken biz değiliz Taha." diye araya girdi Alara aniden ciddileşerek. "Yasemin'in nasıl biri olduğu ortada, hepimizin gözü önünde ondan ayrılmak istediğini söyledin. Elbette biraz sinirlenecekti. Ve bir de rezillik çıkacaktı. Bir de..." Kısa bir an düşündükten sonra söyleyeceği her neyse vazgeçti. "Hayır, sondaki olay olmamalıydı aslında. Onu fena sinirlendirmiş olmalısın."

"Biraz mı? Kafeteryanın ortasında terör estirdi resmen. Sen buna biraz mı diyorsun?" dedi Taha alaylı bir sesle. "Siz beni delirtmeye mi çalışıyorsunuz el birliğiyle? Eğer öyleyse, amacınıza ulaşmak üzeresiniz. Daha kaç defa söyleyeceğim, sizin önünüzde konuşmak için ısrar eden oydu." Parmağını, suçlarcasına Harun'a doğrulttu. "Kafeteryada konuşmamı söyleyen sivri zeka da sendin."

"Bunun suçunu bana yüklemeye kalkma. Yasemin'in bu kadar ileri gidebileceğini nereden bilebilirdim ki?"

"Senin suçun değildi tatlım." dedi Alara şefkat dolu bir sesle, bir yandan da sevgilisinin kolunu okşuyordu. Tekrar konuşmaya başladığında bakışları da sözleri de Taha'yı hedef almıştı. "Dürüst olmak gerekirse bu senin suçun Taha... Sana açıklama yapmaman gerektiğini bin kez söyledim. O ne derse desin cevap verme dedim. Sen gittin 'sorun sende değil, bende' dedin kıza ki olayı rayından çıkaran bu oldu bence."

Mavi Kulübeli ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin