Yaşam

13 12 3
                                    

Tozlu sokaklarda yıllanmış fakirlik kokusu genzimden içeri giriyordu. Sabah güne şafak atarken genç çocuğun kararsız adımları köşeyi dönüyor, sonra vazgeçip demlenen kafasıyla dudağında içtiği ilk içkinin ekşimsi tadıyla , kafası karışık bir şekilde ne yapacağını kestiremiyordu. Gençliğin baharında sırtında eskidiği için yamalanmaktan mahvolan kapşonlu ceketi ve ucu sokakta gördüğü insanların ezici bakışlarını beraberinde getiriyordu. Hatta otobüse bindiğinde kır saçlı yüzü buruş buruş olan kadın, yaşlanmış kokusuyla ellerine para sokuşturmuştu. Kara gözlerini bana dikmiş, ağzımdan zorla çıkan kara kuru bir sesle ona teşekkür ettikten sonra yakamdan düşmüştü. Buruşmuş parayı saymaya gerek bile duymadan atıp yalın yapıldak buraya sürmüştü kambur bedenini. Bu kambur çok çalışmaktan oluşmamıştı vesselam, ailesinin borcuna yardım etmek amacıyla gönderilmişti. Çatı katında iki büklüm şekilde bu işten nasıl çıkacağını düşünür, önce düşünceleri kurşuni bir ağırlık kaplıyor bedenini, zihni de beraberinde taş gibi çöküyordu. Kaburgalarına ağrıtan açlık hissini bile hissetmiyordu. Geldiği ilk anı unutamıyordu.
Şehrin  yakasına  sığınan  gencecik bir oğlanın sırtında annesi tarafından yamalanmış montu ve şehre gelmesine neden olan ailesinin borçlarının kamburu sırtında birikiyordu. İçinden gelmeyen yaşam onu zorluyordu taki bu gidişatı değiştirecek olan, bir umut şavkının açan gülüşü görene kadardı. Tereddütlü adımları da bu sebeptendi. Ayın simasına bürünen küçük yüzü, gül pembesi dudaklarında şakıdığı şarkılar onun feleğini şaşırtmış, arkadaşlarının zoruyla geldiği gece kulübünün eşiğini beller olmuştu. Karanlık tenhalarına sığınan sıska bedeniyle dinlerdi ona söylenen aşk güftelerini. Çünkü odasında biriken aşk mektuplarını öper koklar bağrına basardı. Gidip gelişleri insanlar üzerinde aşinalık yaratmış, apansız sevdası çevresince alay konusu olmuştu. Köşeli suratında ağır gülümsemesiyle arkadaşı Said herkese duyurmuş onun adına maniler okur, gönderir ve alay ederdi.
"Güfteler okunur ahu sesine, şarap neye yarar senin güzelliğin karşısında , senin için daha ne yapsın bu eblek surat, kapının eşiğini çürüttü sevdan karşısında." O güler geçerdi yapabileceği başka da bir şey yoktu zaten. Ta ki onun aracılığıyla gelen mektuplarla cebindeki tüm paraları ona vermeye başlamıştı.
Kareli ceketi ve pazardan aldığı yeni gömleğiyle bir sevda düşünde iç cebindeki yüzüğü yoklayarak , tüysüz dudaklarını yaran yara iziyle gülümseyişi tavşanın ağzını andırırdı. Gizlice aşırdığı anahtarlarla arka kapıyı açarak, burada yaşayan güzeline sürpriz yapmak için elindeki kırmızı güllerle kırmızının cirit attığı bara giriş yaparak üstünü başını düzeltti. Masaların üstünde ters çevrilen sandalyeyi çevirirken elinden şiddetle düşürdü. İşte o an gördü. Kırmızı nasıl kahpece süzülüyordu ahşap döşemelere. Korku bedenini kaplumbağa gibi ruhunu içeri çekerken, siyah gözlerini korkuyla yukarı kaldırdı. Önce beyaz ayakları gördü, ayak bileğinin içinde virgül şeklindeki lekesiyle beyaz bir elbisenin içinde olan güzeliydi. Şiddetle sarsılan bedeniyle ayağa kalkarak kızın karnına saplanan demir çubuğa dehşet hissiyle yavaşça yaklaştı. Kül rengi saçlar aheste aheste dökülmüştü masadan aşağıya doğru. Elleri  bir yakarış  eşliğinde  birleştirilmiş,  sarı rengindeki  tek bir gül  vardı. Tenine  geçen  dikenlerle, yeşil  sapı  parmaklarını  yarmıştı.  Güz  dökümü  yaşamış  gibi yere dökülen  sarı  güllerin  yaprakları  floresan  ışığının  altında  renk değiştirip duruyordu.  Ondan sonrası ölümdü, önce canhıraş bir çığlıkla atıldığı bedenin katledilmesiyle ağzından dökülen intikam yeminlerinin sahibiydi o. O gecenin şafağında ölümü çiçeklerle taçlandırılan kızın masum kanını lekeleyen katil sessizce gülüyor ve avının kapana sıkışmasıyla gölgelere karıştı.

Meşe ağacından yapılan masasında otururken zamanın insafına kalmış bir şekilde harıl harıl çalışıyordu. Düşüncelerini yakalamak için gözlerinde biriken mor halkalar onu çalışmaya daha fazla sevk ediyordu. Yazdığı son cümleyle nüshasına gururla baktı. Perdeden sızan güneş ışığıyla zamanın çalışırken avuçlarının arasından kayıp gitmişti.
Kapının çalışmadan aralanmasıyla buna alışkın olan deneyimleri sayesinde kılını bile kıpırdatmadan kuzeninin konuşmasını bekledi.

ÖLÜ  UMUTLARIN  MÜKEMMEL  MEZARLIĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin