•
Cumartesi 23.40
Aceleci adımlarla ıssız sokakta yürürken sağıma soluma bakınıp duruyordum. Geceleri genelde bu sokaklar çok ıssız oluyordu. Yani kesinlikle korktuğumdan değildi de sadece biraz temkinli davranıyordum. Kendime bile yalan söylememe güldüm içimden. Burada korkmamak aptallık olurdu! Çok güçlü bir yapım olduğu söylenemezdi ama yine de kolay kolay dayak yemezdim. Hep en az hasarla kurtulmanın çaresini bulur bir şekilde yoluma bakardım. Hayatım kocaman bir şanssızlıklar silsilesiyken bazen şans beni buluyordu işte.
Buralarda borç taktığım çok fazla insan olduğu için meydan dayağı yemem büyük bir ihtimaldi. Yine de mecburen her seferinde kendimi burada buluyordum çünkü aradığım her şey buradaydı. Özellikle kafanızın içinde sizi yiyip bitiren düşünceleri bir anda yok eden şeyler. Adımlarımı hızlandırdığımda sonunda gelmek istediğim yer karşıma çıkmıştı.
Önümdeki elit ve lüks olduğu her halinden belli olan barın önünde dikildiğimde yapılan ses yalıtımından dolayı dışarıya ses gelmiyordu. Gerçekten de burası dedikleri kadar vardı,şehrin en iyi mekanlarından biriydi. Gerçi ben pek anlamazdım böyle şeylerden,hayatın darbesini yemekten eğlenmeye pek vaktim kalmıyordu.
Kapıdaki güvenliğe kısa bir baş selamı verdikten sonra içeriye girerek geniş koridordan açıklığa çıktım. Öylece girişte dikilirken içerisini inceliyordum. Gürültülü bir müzik çalarken ortalıkta dans eden bir sürü insan vardı. Saat gece yarısını yaklaşırken çoğu kendini kaybetmişti bile. Bir köşede yiyişen sevgililer,eğlenmeye gelmiş olan gençler. Hepsi bana kaçırdığım bir yaşamı hatırlatıyordu. İnsanların eğlendiklerini görmeyi pek sevmesem de mecburen buradaydım işte.
İnsanlar yaşıyordu,ben ise sadece onları izliyordum. Garipti ama yine de onlar için mutlu olmalıydım belki de. Herkes hayatının en güzel çağlarını güzel geçirmeliydi. Ne yazık ki bazılarımız o kadar da şanslı olmuyordu. Yavaşça kalabalığa karışarak ağır adımlarla hedefime doğru ilerledim. İnsanlar delicesine dans ederken sürekli bana temas ediyorlardı. Yani bu biraz olsun iyi hissettirmişti,sanki ben de onların arasına karışmışım da eğleniyormuşum gibi.
Bar tezgahının oraya ulaştığımda istediğim yüzü görmemle sırıttım. Hızlıca yanına ulaşarak koyulan yüksek sandalyelerden birine oturdum. Beni görmesiyle onun da gülümsemesi genişlemişti. Yiğit nadir bulunan arkadaşlarımdan biriydi. Yani pek de arkadaş sayılmazdık aslında,biraz menfaat ilişkisiydi. Ama yine de güveniyordum ona,şimdiye kadar birbirimize bir yanlışımız olmamıştı.
"Buldun mu?" diyerek hevesli bir şekilde kollarımı masaya dayadım. "Bizden kaçar mı lan?" dedi ve etrafı kolaçan ettikten sonra elindeki küçük paketi tezgahın üzerinden bana doğru kaydırdı. Benim cennetim olan paketi görmemle yüzüm aydınlanmıştı. Anında tezgahın üzerinden alarak cebime indirdim. "Eyvallah." dedim otuz iki diş gülümserken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lumière | bxbxb
Short Story"Karanlığın içinde bir ışık parlıyor,artık yalnız değilsin Akay." gay kurgu,threesome