yirmi dört

20.2K 1.3K 870
                                    

Merhaba,, bölüm 4000 kelime civarı uzun ve her şeyin açıklığa kavuştuğu bir bölüm her detay önemli. İyi okumalar 🤍

Çarşamba sabah 07

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çarşamba sabah 07.28, Aytun

Soğuk tenime işliyordu. O kadar çok üşüyordum ki ruhumun buz kapladığını hissedebiliyordum. Üşümeme esen rüzgarın mı yoksa yanımda oturan kadının mı sebep olduğunu bilmiyordum açıkçası. Midem bulanıyordu. Belki de soğuk zemine yatmalıydım. Sıcaklık, ruhumdan ve bedenimden uzaklaşalı çok olmuştu. Buz kesen ellerimi pantolonuma bastırdım.

Bakışlarım peronlara yanaşan otobüslere kaydığında bir kıkırtı döküldü dudaklarımdan. Yanımdaki kadının garip bakışları üzerimdeyken kendimi durdurmak işime gelmiyordu. Yüzümdeki gülümseme çatlayarak yerini ifadesiz bir yüze bıraktığında ruhumdaki çatlakları düşünüyordum.

"Otobüs perona yaklaşıyor, erkenden binelim." Çatlamış ses tonuyla birlikte konuşan kadına döndü bakışlarım. Yüzü kırışmıştı. Alnında ve boynunda yaşlanmışlığın çizgileri vardı. Tepede topuz yaptığı saçları kırlaşmış, akları her yere yayılmıştı. Ben bunların hiçbirisine şahit olamamıştım. İzin vermemişlerdi. Anne demek bile içimden gelmiyordu. Annem miydi sahiden? Annelik böyle mi oluyordu?

Ona baktıkça ruhumdan geriye hiçbir şey kalmamış gibi hissediyordum. Ruhum çekiliyor ve bir kavanoza hapsediliyordu. Kalbim göğüs kafesimi zorlayarak atış hızını arttırıyor yaşamımın tek güzelliğini hatırlatıyordu bana. Kalbim her attığında Balkır ve Akay'ı düşünüyordum.

"Hadi oğlum." Ona bağırmak istiyordum. Bana oğlum dememesini ve bir daha karşıma çıkmamasını. Kaç yaşındaydım onu en son gördüğümde? Belki belki on bir belki on iki. Bunca yıldan sonra hiçbir şey olmamış gibi karşıma dikilmiş, tekrar anne oğul olacağımızı söylemişti. Oysaki biz onunla hiçbir zaman anne oğul ilişkisine girememiştik. O benim biricik annemdi, ben ise hiçkimse.

Onunla gitme düşüncesi miydi beni buraya getiren? Balkır'ın kollarında gideceğim diye ağlarken bile hiçbir zaman onunla gitmeyi düşünmemiştim. Belki de sadece kendimi kandırmak istiyordum. Düşünmüştüm ki, her şeyi silebiliriz. Tüm geçmişi ve kiri. Onu görmek beni her bir hücreme kadar yakmıştı. Canım yanıyordu ve buna engel olamıyordum. Şimdi istiyordum ki bir şeyler yapsın, bir şeyler yapsın ve silsin atsın her şeyi. Annem değil miydi o benim? Biliyordu, her şeyi biliyordu. Yine de zehirlemeye devam ediyordu beni. Buraya hiç gelmemeliydi.

Gitmek, nereden gitmek? Bu dünyada ait olduğum tek yerden mi? Balkır'dan ve Akay'dan mı? Sadece yüzleşmek istemiştim. Kelimelerin arkasına sığınarak ağladığım gecelerin arkasında bir çocuk yatıyordu. O çocuk için ağlıyordum. Hiçbir şeyden haberi olmayan, parlayan gözlerle bana bakan Aytun için ağlıyordum. Geçmişi silebileceğimi düşünmüştüm. Oysaki temiz bir gelecek inşa etmek için acılarınızla yüzleşmeniz gerekiyordu.

lumière | bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin