"Bayan Jeon, şunları nereye koyalım."
Çalışanın sorduğu soru ile bakışlarımı ona çevirdim. Son olarak masalar kalmıştı davet için. Bir de benim giyinmem.
"Şuraya bırakabilirsiniz,zaten bir şey de kalmadı."
Dediğimi yapıp gittiklerinde bende etrafı iyice süzdüm. Açıkçası gayet güzel olmuştu ve tabiki Jeon ailesine de böyle bir davet yakışırdı.
"Lisa~ gel artık."
Bana seslenen Jungkook ile bakışlarım arkaya kaydığında gülmemi tutamadım. Odasının kapısında durmuş ve yakasında yamuk bir şekilde bağlanan kravat vardı.
Güldüm ve odanın içine girip kapıyı kapattım. Ona doğru yaklaşıp kravatı bağladığım sırada kollarını belime sarmıştı.
"Kaç yaşına geldin hala şunu bağlamayı öğrenemedin."
Söylediğim şey üzerine homurdandı. "Niye öyle diyorsun? Beni bu hale Jeongsan soktu. Onun yüzünden akıl mı kaldı bende?"
Güldüm. "Ne yaptı yine benim yaramaz oğlum?"
Kaşlarını çattı ve bana 'ciddi misin' der gibi baktı. "Ne mi yaptı? Lisa istersen saymayayım ne yaptığını."
Gülümsedim. "Saysana."
Başını salladı. "Dur sayayım. Kaç kere Yoora'nın bakıcıları yaşlı diye evden kovmamız için haltlar yedi. Ya da hatırla geçen sene gittiğimiz tatilde gecenin bir yarısı otel odasında parti vermişti, ya da bankaya gittiğimizde soyguncu girişi yaptı. Ya da dur, kaç kere annenin adına bana mesaj atıp 'kızımın peşini bırak' yazmıştı. Ya Lisa! Bir insan ne diye hırsızın cüzdanını çalar ya! Adam bizi şikayet etti resmen!"
Haklıydı, oğlumun yemediği halt kalmamıştı. Özellikle de annem adına hep Jungkook'a mesaj atıyordu.
"Pekala, kapatalım bu konuyu. Ben giyinmeye gidiyorum."
Sırıttı ve belimdeki kollarını sıkılaştırdı. "Bende geleyim mi-"
Daha sözünü biteremeden bilin bakalım ne oldu?
"Eller yukarı donlar aşağı!" dedi Jeongsan elini silah şekline sokarken.
Jungkook göz devirdi. "Çık lan dışarı."
Jeongsan orta parmağını gösterdi. "Nah çıkarım."
"Çıkayım da rahatça üçüncüyü yap öyle mi? Rüyanda görürsün dad."
Jungkook dişini sıktı. "Hay senin dad diyen ağzına."
Jeongsan tam bir şey söyleyecekken araya girdim. "Tamam yeter! Kavgayı kesin, ben giyinmeye gidiyorum. Yoora gel kızım."
Yoora'nın elini tutmuş tam odadan çıkacaktım ki, Jeongsan'ın sesini duydum. "Anne kurbanın olayım şu kıza kısa giydirme. Ruhumu teslim etmeme az kaldı resmen. Eteği Jimin amcamın boyundan kısa!"
Jungkook gülerken kaşlarımı çatarak Jeongsan'a baktım. "Karışma sen! Ayrıca çabuk ol sende giyin bir an önce, az kaldı başlamasına."
İkisi de beni onaylarken odadan çıktık. Yanımdan geçen çalışanlar saygı ile eğilip selam veriyorlardı. Bende başımı sallayıp gülümsemekle yetiniyordum.
"Anne, ben ne giyeceğim?"
Yoora'nın sorduğu soru ile gülümsedim. "Senin için güzel bir elbise var bebeğim." dediğimde heyecan ile ellerini birbirine çarptı.
💙
"Anne, olmuş mu?"
Başımı salladım. "Evet, bebeğim. Çok güzel olmuş."
İkimizde üstümüzü giyip öylece bekliyorduk. Açıkçası gayet şık görünüyordum (medya) Yoora da benim gibi siyah bir elbise giymişti.
Umarım Jeongsan görmez...
Aniden telefonuma gelen bildirim sesiyle kaşlarımı çatıp telefonu elime aldım.
Babası kılıklı:
Anneciğim, birazdan başlayacak olan kaosa hazır ol :DSiz:
Yine ne yapacaksın?Babası kılıklı:
Hiç bir şey, sadece izle ve gör :DSiz:
En son böyle dediğinde soluğu karakolda almıştık.Babası kılıklı:
Babamın suçu!Babası kılıklı:
Benim bir suçum yok! Kim ona diyor ki gidip her dövdüğüm çocuğun babasını dövsün?Siz:
Kim sana diyor ki, git Yoora'ya asılan her çocuğu döv?Babası kılıklı:
Antisiyim ben onun!Babası kılıklı:
Şey yani, abisiyim ehehehe :DSiz:
Öyle olsun..Babası kılıklı:
Görüşürüz kraliçem😎Siz:
Görüşürüz prensim😎Babası kılıklı:
Dur bari gitmeden..Babası kılıklı:
Babası kılıklı:
Hep babamı mı düşecek?Babası kılıklı:
Biraz da sen düş :DSiz:
Jeongsan!
(Görüldü✔✔)